Kısa sayılmayacak bir süreliğine internetten kopuktum ve birkaç gündür ne yazsam diye düşünüyorum. Çünkü haklı olmak üzücü bir durum konu bizim takımlarımız olunca, çünkü sistemleri hep yanlış temeller üzerine kurulu.
Efes yönetimi Ufuk Sarıca'yı koçluktan alıp idari yapının içine koymuş. Ne anlamı kaldı ki? Hedefi kendi evinde oynanacak Dörtlü Final'de olmak değil miydi? Aylar öncesinden istifa etmesi gerektiğine dair yazılar yazıyorum, kim okuyor bilmiyorum.. Ama yazıyorum... Zouros hamlesi çok iyi bir hamle mi bu da tartışılır ama top 16 öncesi yapılmış olsaydı belki de bugün Siena karşısında ne yaparız sorusuna yanıt arıyor olacaktık.
Fenerbahçe Ülker'in Gist, Jerrels ve Bogdanovic hamlelerini hep eleştirdim. Jerrels'in kadro dışı kalmasının etkisi kadro eksikliği yaratmasına rağmen pozitif sayılabilir. Gist içinse Mirsad'ın Milano deplasmanında mecburiyetten kenara gelmesi açıklayıcı olur. Son Milano maçında Gist yerine Mirsad oynayabilseydi ve Bogdanovic ile süreyi paylaşan Ömer Onan olsaydı Fenerbahçe Ülker- Barcelona eşleşmesini konuşuyorduk. Transferlerin yapılması sırasında Spahija'nın etkisi nedir bilmiyorum Thabo Sefolosha tercihini düşünüce sıfıra yakın olduğunu söylemek zor değil.
En sona Galatasaray MP'yi bıraktım. Çünkü onların son maça kadar gelebileceklerini tahmin etmemiştim. Onlarda da kronik sorunlar önemli bir yer kapladı. Efes'in kendi fişini çekmesinin ardından Olympiacos karşısında tek bir oyuncunun sakatlanması ile zor duruma düşmeleri başarılı sayılacak performanslarına gölge düşürüyor. CSKA Moskova'yı bu yıl Euroleague'de yenebilen tek takım olmaları geriye kalan tek şey olmamalıydı. Oktay Hoca'nın yıldız oyuncu-takım oyunu dengesini kuramaması yeniden kendini gösterdi bu noktada aslında. Birileri yeni takım olmadan, yıldızsız oynamaktan dem vurmuştur, hala vuruyordur ve vuracaktır. Ancak karşıdaki takım Olympiacos daha yeni, Spanoulis dışında Galatasaray kadrosuna eklense iyi olur denilecek kaç oyuncusu var ki? Sezon başından itibaren 4 numara pozisyonunda bir sıkıntı olduğu ortada ancak bu sorunun giderilemeyişi tuhaf. Benzer dertlerden muzdarip Olympiacos'un Dorsey hamlesi ne etki yaptı çok açık görüldü sanırım.
Top 16 başlamadan önce tahminlerde bulunmuştum gruplar hakkında.. Onlar üzerinden bir değerlendirme yapmak daha hoş olur sanırım..
E GRUBU
Grupta ağır favori CSKA idi zaten. Mağlup olmaları ise biraz sürpriz gibi oldu. Olympiacos'un koç farkı ile önde olduğunu söylemiştim Efes karşısında ve öyle oldu. Şaşırtıcı olan ise Galatasaray MP'nin performansı oldu tabii ki. İlk maçtaki yenilgiden sonra galip gelmeleri zor diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Son maçta da gördük ki dış atışların etkisizliği çok canlarını yaktı.
F GRUBU
Beklediğim gibi biten bir gruptu bu. Siena rahatlıkla liderliği aldı ve Unicaja son sıradan kıpırdamak için çaba göstermedi. Real Madrid ve Bilbao'nun kapışmasında ise sürpriz bir farkla rakibini yenen Bilbao galip geldi. Dişe diş bir mücadele olmasını bekliyordum ve Bilbao beni yanıltmadı. Eğer tercihlerinde daha dikkatli olup sistemlerini korurlarsa gelecek yıllarda bir dönemin TAU'sunun etkisini yaşatırlar.
G GRUBU
Grup kuraları sonrası pek çok yerde rahat bir kura olduğu söylendi FB Ülker açısından. Sonuçta gördük ki hiç de öyle değilmiş. Unics büyük sürprizlere imza attı bu grupta ama ben son maçta iddiasız Milano'yu yenemeyen temsilcimizin en büyük sürprize imza attığını düşünüyorum.
H GRUBU
Grup liderliğinde bu yıl sıkıntılı bir süreç geçiren Barcelona vardı. İyice bireyselleşen oyunları onları keyifsiz bir takım haline getirdi. Dengi olan takımların kolayca kırabileceği bir düzende oynuyorlar. Mağlubiyet almamaları şaşırtmamalı.
Maccabi ise 3 yenilgiyle ikinci sırada gruptan çıkarken hiç iyi sinyaller vermiyor. Pana için rahat bir play-off dönemi bile olabilir.
Cantu ise beklentimin üzerindeydi, 3 galibiyetle. Zalgiris ise puan tablosuna bakınca çok kötüymüş gibi duruyor ama çoğu maçı son anlarda kaybettiklerini söylemeliyiz. Şansları yanlarında olsaydı ikinci olarak çıkabilirlerdi.
7 Mart 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder