30 Haziran 2012 Cumartesi

Birkaç kez daha yazmıştım, yine yazmak zorunda kalmak gerçekten kötü.  bir süredir vakit ayıramadım buraya... İki hafta sonra  daha güncel bir  içerikle  bir şeyler karalamayı düşünüyorum...

28 Mart 2012 Çarşamba

EUROLEAGUE'DE GÜNÜN MAÇLARI

Bizkaia Bilbao 94-81 CSKA Moskova / CSKA 2-1 Bilbao

maçın rakamsal özeti

Bu maçı yayınlamayan Doğuş Grubu büyük bir alkışı hak ediyor.


Olympiacos 75-55 Siena/ Siena 1-2 Olympiacos

Aslında çok şey  yazılabilir bu maç hakkında. Özellikle Siena için. Yanlış transfer tercihleri,  sakatlıklar vs.. Ancak bu maçtaki en büyük etken Efes'de gördüğümüz vurdumduymazlık benzeri havaydı.  Olynin 18 hücum ribaundu varken Siena'nın savunma ribaundları 26.  Şu oyuncu maç istiyordu diyecek olsak isim yok. Rakocevic örneği... Takımı uzun süre sayı atamadı,  dört oyuncu pozisyon için savaşıyor, kendisi eli belinde top bekliyor..  Bu bile yeterli sanırım.

Son çeyrekte Siena basketlerinde alaycı alkışlar da yüz gülümsetti, belirtmek gerekirse.

maçın rakamsal özeti

BLATT'A RAĞMEN

MACCABI ELECTRA 65- 62 PANATHINAIKOS

PANATHINAIKOS 1-2 MACCABI ELECTRA



Maç öncesinde bol skorlu bir basketbol maçı izleyeceğimizi düşünüyordum. İlk çeyrek sonu itibari ile de bu fikrim kuvvetlendi. Maccabi Ohayon önderliğinde, iç dış dengesinde müthiş  bir uyum sağlayarak bir resital sundu. Bir çeyrek boyunca Pana karşısında top kaybı olmadan oynadılar. Tsartsaris'in hücum ribaundlarını  Maccabi'ye  basit hatalarla iade etmesi de buna kolaylık sağladı.

İkinci çeyrekten itibaren oyunu gerek fauller gerekse hücum süresini sonuna kadar kullanarak yavaşlatan Pana Maccabi'nin dengesini bozdu. Bu süreçte sürekli ağır Sofo üzerinden oynamaya çalışan Blatt da takımını etkiledi. Üzerine ikinci ve üçüncü çeyrekte neredeyse 0 üçlük denemesi ile iç-dış dengesinin bozulması Maccabi'yi iyice oyundan soğuttu. Bu da Obradovic'in hedefiydi. Blatt da buna yağ sürdü.

Özellikle Nokia Arena gibi çabuk coşan bir seyirci önünde üç sayılık atışlardan kaçınma yanlış bir tercihti.  En stresli anlarda bile iki üçlük isabeti o taraftarı coşturur. Sıkıcı oyunla seyirci etkisi de oldukça azaldı. Zemin Pana için uygunlaştıkça verdiği tepkilerle yüzümüzü güldüren Obradovic'in de rengi açıldı. İlk peryottaki bir oyun karşısında karşılık veremeyecek durumdaki Pana son saniye üçlüğüyle maçı uzatmaya götüremese dahi bu bir başarıdır. Satrancın  parkeye yansımasında Blatt  sadece oyunun pota altını düşünürken Obradovic farklı yanlarına da baktı.

Blatt'ın yaptığı güzel işlerden de bahsetmek gerekir. Bu sezonun başından itibaren, top 16 dahil olmak üzere,  oyun kurucu konusunda çok sorun yaşadılar. Top kaybı oranları yüksekti. Bu seri ile birlikte Ohayon'un gereçk kimliğinin ortaya çıkmasında en büyük pay Blatt'ın.  Elindeki her oyuncu takımı için nasıl yararlı olurum derdinde. Blatt'ın en iyi yaptığı şeylerden biri de bu.. Oyunu güzelleştirme çabası da biz seyirciler için sempati toplayan bir artısı.

Ve Ohayon... Nasıl dökülür ki yazıya... İzlemek gerek... Eidson gibi yoktan bir yıldız var etme projesi.. Daha gidecek yolu var, yok değil ama Diamantidis karşısında hiç geri adım atmadan oynamak....

maçın rakamsal özeti

27 Mart 2012 Salı

İSTANBUL'A İLK BİLET BARCELONA'NIN

UNICS KAZAN 56- 67 REGAL FC BARCELONA

 UNICS KAZAN 0-3 REGAL FC BARCELONA

Maç öncesi belirttiğim gibi Unics Kazan savunma ağırlıklı çıktı maça.  Bunu oldukça belli ediyorlardı. Özellikle son dönemde Barcelona cephesindeki skor kısırlığı da bununla birleşince  skor anlamında kısır bir maç oldu.

İlk çeyrekte Navarro ve dış atışlarla sayı bulmaya çalışan bir Barcelona vardı, bu plana yanıt veren ise yakından tanıdığımız Domercant idi. Bu çeyrek 19-17 Kazan üstünlüğü ile biterken Barcelona uzunlarının hücumda pota altından geri püskürtülmesi göze çarptı, Lorbek'in kaçırdığı 5 üçlükle birlikte.

İkinci çeyrekte Mickeal dışındaki oyuncularını değiştirerek başladı Barcelona.  Bu çeyreğin son anlarında gelen karşılıklı basketler dışında faul atışlarından skor buldu takımlar.   Bu kısımda özellikle Jawai'nin aldığı fauller kritikti.  Peryot  Lorbek'in 3 sayılık isabeti ile 34-28 sonuçlandı. Özellikle son 4 dakikada fark 6-10 sayı arasındayken bu atış Barca'ya bir rahatlık kazandırdı.

Üçüncü çeyrek Barcelona Victor Sada'nın kattığı hızla oyunu domine etmeye başladı. Fark eridi önce ardından da Huertas'ın girişiyle oyun tamamen Barcelona'ya döndü. Bu dönemde Unics sadece 11 sayı atarken Jawai'nin ilk dakikada 4. faulü alması ve Veremeenko'nun da faul problemine girmesi etkendi. Bu faul problemlerini iyi değerlendiren Wallace ve Sada  Unics'in girilmesine izin vermediği pota altını maden gibi işledi.  Huertas da madeni çıakrtan kişi oldu..

Son çeyrekte  bir Marcelinho Huertas resitali izledik. Savunması, pas dağıtımı, özgüvenli hücumlar, son saniye üçlüğü...  Gerçekten muazzamdı. Bu yıl pek izleyemesem de izlediğim Barcelona maçlarından en fazla keyif aldığım kısımdı. Zaten onun öldürücü darbesi önderliğinde  diğer oyuncuların savunma dozajını arttırması ile fark 10'a ulaştı ve bir anlamda Unics'in fişi çekilmiş oldu.

maçın rakamsal özeti

28 MART 2012 EUROLEAGUE TAHMİNLERİ

Bilbao Basket-CSKA Moskova:

Seride durum 2-0. Bilbao'nun son şansı ve evinde oynuyor.  Evinde Athletic Bilbao'nun San Mames'de yaşadığına benzer bir tablo çiziyorlar, seyirciyle birleşiyorlar. İkinci maçta deplasmanda CSKA'ya zor analr yaşatan Bilbao'nun önündeki tek engel Cajasol karşısında iki uzatma sonunda kazandıkları maç. Eğer bunun yorgunluğunu taşırlarsa işleri zor.  Ancak bu yorgunluğa rağmen galibiyete yakın taraf olarak Bilbao'yu görüyorum. Yenilseler bile ilk yarı 5 ikinci yarı da 9 farktan az bir farkla yenilirler. Sayı barajı bu maçta 153.5. Yenildikleri Galatasaray maçı dışında 77 altında sayı atmayan bir takım CSKA.  Bu maçtaki skorun 70li sayılarda olacağını düşünüyorum. Sayı sınırı ya kıl payı aşılır ya da alt olur. Bence CSKA'yı durdurmayı deneyecek olan Bilbao CSKA'nın 80lere çıkmasını istemeyecektir. Bu maç alt olur diye düşünüyorum.

Olympiacos-Siena:

Seride durum 1-1. Ancak bu maçı bağımsız olarak düşünmek lazım.  Bir sistem takımı olan Siena özüne dönecektir. Olympiacos'un zor sayı bulduğu ve Siena'nın  etkili savunma yaptığı bir maç bekliyorum.  Şahsi görüşüm iddaa'nın Olympiacos'u galibiyete yakın görmesi iddaaseverlerin yüzünü güldürecektir. Siena hem ilk yarıyı hem de maç sonunu önde geçecektir.  Ayrıca Siena yüksek bir sayıya ulaşsa da Olympiacos geride kalacaktır ve  bu maç alt bitecektir. 155.5 barajının geçilmesi bence çok zor.

Serinin üçüncü maçlarında Siena cephesinde Kaukenas'ın sakatlığı sürerken, Olympiacos'da Vasilopoulos yok. CSKA ise 3 oyuncuyu kadro dışına bırakmak zorunda. Bu isimler büyük ihtimal Ponkrashov, Sokolov ve Meija.  Unics'de Mike Wilkinson oynayamacak ayrıca, bunun haricinde diğer takımlarda bir sakatlık sorunu yok.

26 Mart 2012 Pazartesi

27 MART 2012 EUROLEAGUE TAHMİNLERİ

Bu yorumlara yarın maçlardan önce edit geçeceğim. Çünkü henüz iddaa yarının programını açıklamadı.

Unics-Barcelona:

Handikap oranlarını bilemediğim için Barcelona'nın kazanmaya yakın taraf olduğunu  söylemekle yetineyim. Hatırlayacağımız üzere grup aşamasında iki takım D grubunda yer almış ve ligin 3.haftasında Kazan'da oynanan maçı Barcelona 93-65 kazanmıştı. Ama Barcelona sezon başındaki formunda değil ve Unics de tecrübelendikçe  iyi skorlar aldı.  Şahsi görüşüm bu maçta verilecek olan sayı barajı aşılamayacaktır. Çünkü Unics'i çalıştıran tecrübeli Pashutin yolun savunmadan geçtiğini biliyor ve ilk iki maçta bu anlayışla oynattı takımını. Maç sonu hakkında ise  8-10 farklı bir Barca galibiyeti bekliyorum.


İddaa bülteni açıkladıktan sonra yaptığım yorumlara dayanarak  ilk yarı ve maç sonu için 2 seçeneğini uygun görüyorum. Barcelona için verilen 1,5 ve 3,5 (ilk yarı/maç sonu) handikaplar aşılır. Unics genelde evinde önde bitirebiliyor böyle maçlarda ilk yarıyı,  bu yüzden direkt maç sonu 2 oynamak daha mantıklı olabilir. 135.5 sayı barajı ise  sözü kısıtlıyor.  Ben Kazan'ın 60lı sayılarda kalacağına inanıyorum. Ama bu bir ölüm kalım savaşı. Sayı yağmuruna da dönebilir bir noktada. Bunu unutmadan  geçmiş maçlara bakarak alt tercihini daha makul buluyorum.

Maccabi Electra-Panathinaikos:


Deplasmanda bir galibiyet alarak moral depolayan Maccabi evinde  sahip karmaşasına düşen Pana'yı ağırlıyor.   Handikaplar açıklanmadan bir tahmin yürütmek ne kadar doğru olur bilemiyorum ama evinde yüksek skorlu maçlar oynamayı seven Maccabi ve onlara karşılık vermekte tereddüt etmeyecek bir Pana. Nokia Arena'daki seyirci ile iletişimi güçlü olan Big Sofo da etkili olacaktır bence.  Bunun karşılığı bana üst seçeneğini getiriyor.. İki takımdan  en az biri 80 barajını geçecektir.   Maç da yakın bir skorla bitecektir. Şahsi fikrim  Top 16'daki Maccabi-Barcelona maçı gibi olmazsa  5-6 sayı farklı bir Maccabi galibiyeti.  O maçı hatırlamayanlar için son çeyreğe Barcelona'nın sadece iki sayı önde girip maçı 20 sayıyla kazandığını not düşelim.

İddia bülteni editi olarak hem ilk yarı hem de maç sonu Maccabi tercih edilebilir. İlk yarı 0,5 maç sonu 1,5 sayı önde bitirmesi gerekiyor Maccabi'nin. Seyirci desteğiyle bunu başarmaları yüksek olasılık.  Üst olur tercihimizi iddaa da duymuş olacak ki bu maça sayı barajı olarak 153.5'i koymuşlar. Şahsi görüşüm  bu baraj aşılacaktır.


ACB LİGA ENDESA'DA GÜNÜN SONUÇLARI

72 - CAI Zaragoza (22+16+17+17): Wright (13), Hettsheimeir (24), Stefansson, Almazán (1) y Cabezas (10), Van Rossom (6), Marín, Archibald (8), Fontet (3) y Toppert (7).

71 - Assignia Manresa (24+8+20+19): Asselin (14), Rodríguez (4), Montáñez (7), Doellman (23) y Downs (11), Hernández, Gladyr (7), Hanga (5), Achara y Oriola.

Maçın verimlilik puanı en yüksek olan oyuncusu 24 sayı, 8 ribaudluk performansı ile 24 verimlilik puanı toplayan Hettsheimeir olurken Josh Asselin 14 sayı 12 ribaund ile double-double yaptı.

108 - Banca Cívica (31+12+15+21+12+17): Calloway (19), Jasen (10), Urtasun (13), Triguero (6), Bogdanovic (24) -cinco inicial-, English (17), Davis (6), Satoransky (2), Rubio (6) y Tepic (2).

110 - Gescrap Bizkaia (28+7+21+23+12+19): Hervelle (5), Blums (3), Mumbrú (14), Fischer (10), Jackson (24) -cinco inicial-, Banic (17), Vasileiadis (11), Grimau (11), López (5), Mavroeidis (0) y Fisher (10).

İki uzatma sonunda biten maçın verimlilik puanı en yüksek oyuncusu 24 sayı, 5 ribaund ve 7 asistle 28 puana ulaşan Aaron Jackson olurken, Earl Colloway da 19 sayı,  ribaund ve 9 asistle 26 puan topladı.

 70 - Gran Canaria 2014 (20+9+20+21): Haynes (12), Bellas (6), Bramos (17), Nelson (14) y Savané (-) -equipo inicial-, Alvarado (3), Beirán (2), Rey (12), Palacios (2) y Dowdell (2).

65 - Mad-Croc Fuenlabrada (13+25+12+15): Mainoldi (5), Penney (11), Laviña (3), Joseph (-), Colom (10) -equipo inicial- Hall (15), Blanco (9), Diouf (4), Cortaberría (3) y Sánchez (5).

Spencer Nelson ve  Mike Hall 21'er verimlilik puanı toplamışlar bu maçta. Son çeyreğe kadar maçı geride götüren Gran Canaria kazanarak evindeki üstünlüğünü devam ettirdi.

89 - Caja Laboral (22+22+15+30): Prigioni (13), Ribas (9), San Emeterio (4), M. Bjelica (8), Lampe (14)-cinco inicial-, Heurtel (7), Teletovic (22), Oleson (9), N. Bjelica (3).

74 - Asefa Estudiantes (17+28+12+27): Deane (8), Lofton (4), Kirksay (3), Gabriel (21), Clark (6) -cinco inicial-, Simonns (2), Jiménez (4), Granger (20), De la Fuente (6), Fernández.

Maçın verimlilik puanı en yüksek oyuncusu German Gabriel olmuş 21 puan ile.



98 - Lagun Aro GBC (27+23+24+24): Neto, Panko (19), Baron (18), Vidal (20), Betts (4) -cinco inicial- Salgado (17), Ogide, Lorant (4), Doblas (13), Lasa, Papamakarios (3).

90 - Real Madrid (15+26+29+20): Llul (15), Singler (8), Suárez (4), Velickoviv (10). Tomic (4) -cinco inicial- Sergio Rodríguez (16), Sanz, Pocius (2), Reyes (5), Mirotic (10), Begic (4), Carroll (12).


Beni şaşırtan sonuçlardan biriydi. Gerçi ben tahmin yaptığım zaman ACB'de hep sürprizler oluyor.  Ama bu maç Lagun Aro'nun son dönemde evinde kazandığı tek büyük maç. Eski takımına karşı 20 sayı ile oynayan Sergi Vidal ve Javier Salgado 24'er verimlilik puanı toplamışlar.

73-Blusens Monbus (16+22+18+17): Andrés Rodríguez (4), Javier Bulfoni (4), Alberto Corbacho (10), Stephane Lasme (21), Oriol Junyent (-) -cinco inicial-, Bernard Hopkins (6), Mario Cabanas (-), Ebi Ere (4), Milt Palacio (2), Deron Washington (12), Levon Kendall (10) y Richard Nguema (-).

60- FIATC Joventut (16+19+9+16): Pooh Jeter (18), Fede Van Lacke (2), Derrick Obasohan (11), Nacho Llovet (4), Latavious Williams (10) -cinco inicial-, Jordi Trías (4), Albert Oliver (-), Henk Norel (3), David Jelinek (8) y Lubos Barton (-).

26 verimlilik puanı toplayan Lasme  21 sayı, 7 ribaund ile oynamış.

25 Mart 2012 Pazar

ACB LİGA ENDESA 26.HAFTAYA YÖNELİK




Caja Laboral | Asefa Estudiantes 1 |  





Lagun Aro GBC | Real Madrid 2 | 2  
CAI Zaragoza | Assignia Manresa 1| 2  









Blusens Monbus | FIATC Mutua Joventut 2 | 2  
Gran Canaria 2014 | Mad-Croc Fuenlabrada 1| 1  
Banca Civica | Gescrap Bizkaia 1 | 1






Caja Laboral  rahatlıkla galip gelecektir, kümede kalma savaşı veren rakibini. Valencia'nın soluğunu enselerinde hissetmeleri bnu kolaylaştıracaktır

Real Madrid Son haftalarda sadece Valencia'ya kaybetti. Euroleague'den elendikleri için şampiyonluk tek hedefleri. Bu hedef doğrultusunda kazanmak için oynayacaklar. Ayrıca Lagun Aro böyle rakipler karşısında dış sahada daha iyi.



Zaragoza çetin play-off yarışında rakipleri kazanırken  kendisini riske etmeyecektir. Özellikle arasında tek galibiyet fark olan bir rakiple oynarken. Ama maç sonunda handikapı aşmaları bence zor.

Blusens kümede kalma mücadelesi veriyor, Joventut ise deplasman karnesi iyi olan bir takım.

Gran Canaria en son evinde Barcelona'yı iki uzatma sonunda yenmeyi başarmıştı. Kendi evinde yenilmesi zor bir takım.

Bilbao gelecek hafta tarihlerinde önemli bir viraja girecek olan bir takım. CSKA maçlarının  etkisiyle bu maça konsantre olmaları çok zor.




ACB LİGA ENDESA'DA GÜNÜN SONUÇLARI

Unicaja-Lucentum Alicante

Unicaja 5 maç aradan sonra galip geldi. Geçtiğimiz hafta Caja Laboral'e yenilerek play-off grubu sışına çıkmıştılar. Bir ara Barcelona ve Real Madrid'in ardından üçüncü sıradaydılar.






72 - Unicaja (21+17+17+17): Valters (14), Devries (5), Peric (2), Zoric (13), Freeland (12) -cinco inicial-, Lima (8), Rodríguez (10), Darden (6) y Rowland (2).

60 - Lucentum Alicante (12+18+13+17):
Llompart (3), Stojic (-), Ellis (5), Ivanov (10), Kone (8) , Barnes (8), Dewar (10), Rautins (8), Freire (8) y Jodar (-).

 Unicaja'da iki hafta öncesinin en fazla sayı atan oyuncusu olan Alex Abrines'in oynamadığını ekleyelim.




Valencia-Murcia


Valencia üst üste dördüncü galibiyetini alırken son 7 maçta 6 galibiyet almış oldu. Bu seri ile birlikte play-off iddiası yerine ilk sıralar için mücadele etmeye başladılar. 4. sıradalar. Ayrıca bu çıkışın  sebebinin de geçtiğimiz yıl Efes'i çalıştıran Perasovic'in takımın başına geçmesi  olduğunu söylemek gerekir. Murcia ise son 8 deplasman maçında enilmiş oldu bu mağlubiyetle.

87 - Valencia Basket (23+19+28+17): San Miguel (8), Martínez (7), Claver (14), Faverani (11), Lishchuk (4) -cinco titular- Markovic (-), Ogilvy (4), Newley (13), Pietrus (13) y De Colo (13).

80 - UCAM Murcia (16+30+17+17):
Franch (12), Grimau (8), Udoka (12), Barlow (9), Sekulic (7) - Augustine (12), Douby (17), Miso (3) y Rejón (-).





Valladolid-Barcelona

Ligin zirvesindeki Barcelona ve ligin dibine demir aran Valladolid arasındaki maç uzatmalar sonunda Barcelona lehine bitti.Bu maçın önemli noktalarından biri Juan Carlos Navarro'nun ACB'deki 500. maçıydı.

86 - Blancos de Rueda (23+15+11+25+12): Uriz (7), Diego García (23), Robinson (11), Martín (9), Borchardt (19) Hernández-Sonseca (6), Isaac López (-), Songaila (7) y Udrih (4).

92 - FC Barcelona Regal (20+15+18+21+18):
Sada (3), Navarro (23), Eidson (7), Lorbek (22), Vázquez (8) , Perovic (2), Ingles (19), Wallace (3), Huertas (5) y Rabaseda (-).


FINAL-8 İLK İKİ MAÇIN ARDINDAN

Sınavlar filan derken pek vakit bulamadım yazmaya ve izlemeye.. Zaten şu hafta kaçırdığıma en çok üzüldüğüm şeydi Euroelague maçları.  Sadece ikinci CSKA-Bilbao maçını izleyebildim ve Pana-Maccabi maçının uzatmasını.

Çok fazla şey söyleyemem haliyle seriler hakkında. 


Pana-Maccabi ve CSKA-Bilbao serilerinin eğlenceli devam edeceği dışında.  Diğer iki seri benim gözümde bitti sayılır çünkü. Ancak burası Euroleague ve her zaman sürprizler olur.  O yüzden bitti diyemiyorum. Ne Kazan'a ne de Olympiacos'a şans vermiyorum. Olympiacos deplasmanda ilk maçı kazandığı ve ikinci maçı sadece bir sayıyla kaybettiği halde.



Panathinaikos'da kulübün geleceğindeki belirsizlik takıma yansımış gibi bir izlenim edindim.  Bunca zamandır bu kadar kopuk bir Pana izlememiştim.  Belki de Obradovic hakkında çıkan ayrılık haberleri etkendir ya da bir parçasıdır bilemiyorum. Bildiğim tek şey Maccabi'nin karşısında o bildiğimiz Pana yoktu.  Nokia Arena'da Maccabi en az bir maç kazanacaktır, ayrıca Big Sofo OAKA'daki kadar etkisiz olmaz Tel Aviv'de.

CSKA-Bilbao serisinde eğer iyi bir şutöre sahip olsaydı Bilbao farklı şeyler söylüyor olurduk. Şimdi Bilbao tek galibiyet alsa başarılı sayılıyor ya bir keskin şutör olsaydı Final Four diyecektik.  Vasiliadis'in ikinci maçta sayısı yok. Takımın en önemli üçlük silahı bu isim.  Bilbao yine de evinde bir galibiyet alacaktır, belki Moskova'ya bile kalabilir tur.  Mumbru bence çok önemli bir isim bu yıl, 33 yaşında yeniden yıldızlaşıyor.  Universal Sport Arena'da oynanan bir maçın ne kadar sıkıcı olduğunu bilsem de bu seri beşinci maça kalırsa o salona rağmen çok zevkli olur.


Barcelona-Kazan serisi ise sonucu belli bir seri gibiydi. Her ne kadar Pascual takımını çok kötü yönetse de  takımın yıldız sayısı çok.  Kazan'ın yılın yorgunluğunu her geçen gün daha fazla hissetmesi de Barcelona için bir avantaj. Bence seri 3-0 bitecek.  Büyük sürpriz olmazsa da final göremeyip üçüncülük maçına çıkacak.

Siena-Olympiacos serisi geçen yılın en ses getiren serisinin rövanşı niteliğinde. İlk yarısının 47-9 bittiği maçın ardından 3 tane Siena galibiyeti gelmiş ve seri 3-1 bitmişti.  Olympiacos'un o takımından Spanoulis,  Keselj, Papanikolaou ve Pelekanos var bu yıl takımda ve bir de koç Ivkovic. Siena ise neredeyse aynı kadroyu koruyup üzerine eklemeler yaptı. Sakatlıklar takımı etkilemiş olsa da Avrupa'nın en iyi sistem takımı olduklarını hatırlayacaklardır.


Üçüncü maçlar 27-28 Mart 2012 tarihlerinde oynanacak. Pazartesi görüşlerimi, salı günü ise iddaanın verdiği  handikaplar ve sayı limitleri üzerinden yorumlarımı yaparım.

24 Mart 2012 Cumartesi

Uzun süredir yoğun bir maraton içindeydim.. Haliyle biraz bloğu ihmal ettim.   Artık düzenli olarak yazmaya çalışacağım.. İhsan Bayülken'e tahammül edebildiğim kadarıyla:)))

10 Mart 2012 Cumartesi

ACB LE 24. HAFTA TAHMİNLERİ

Pek iddialı olmadığım bir konu ve dünyada tahmin yürütmenin en zor olduğu liglerdne biri.. ACB Lga Endesa..  Fikirlerimi ufaktan aktarmak istiyorum bu satırlara ama izleme olanağı bulamadığım için çoğu takımı istatistik seviyesinde kalacağım muhtemelen...

Blancos de Rueda Valladolid | Assignia Manresa  

Son beş maçında sadece deplasmanda Bilbao'ya yenilen  Manresa ile son beş maçında sadece tek galibiyet  alıp ligin dibine demir atan Valladolid'i karşı karşıya getirecek olan maç  10 Mart cumartesi 20'de oynanacak. Bir ara düşme  hattında yer alan Manresa şimdi ise büyük bir play-off rekabetinin içinde.  Kazanmaya yakın taraf onlar. ( 1 %10/ 2 %90/ 142.5 alt %80)

CAI Zaragoza | Lucentum Alicante

Play-offda yer alma mücadelesi veren iki takımın mücadelesi pazar günü 1:15de.  İki takımda ne yapacağı kestirilemeyen takımlardan.  Bu hafta ilk 8 dışına itilen Zaragoza maçı kazanır diye tahmin ediyorum. Alicante'nin son dört maçını kaybetmiş olması da göz önüne alındığında çekişmeli bir maç olacaktır. Fazla fark olmasını beklemiyorum. İddaada  verilen handikaplar aşılır. (1 %70 2%30 143.5 alt %30 üst %70)




Unicaja | Asefa Estudiantes


Son dönemin iki kötü takımı arasındaki maç pazar günü 1:30da oynanacak.  Unicaja  Euroleague'de 0 çektikten sonra lige döndü. Kısa süre önce 3. sıradaydılar ve bu hafta bir mağlubiyet alırlarsa play-off grubu dışında kalabilirler.  Son 7 maçtır galibiyete uzak olan rakipleri toparlanmaları için bir fırsat olabilir. Maç sonunda handikapın aşılmasını beklemiyorum. (1 %90 2%10 149.5 alt %95 üst %5)


Lagun Aro GBC | Caja Laboral

 Bir Bask derbisi. Pazar günü 1:30da oynanacak bir diğer maç.  Lagun Aro play-off mücadelesi sürdürdüğü haftaların ardından şu anda 4. sıraya kadar yükselmiş durumda. Caja Laboral de Euroleague'den elenmesinin ardından 3. sıraya tırmandı. Lagun Aro galip gelir ve altta hata bekleyen rakiplerini bir haftalığına daha atlatır. (1 %70 2 %30  145.5 alt %40 üst %60)


Gran Canaria 2014 | FC Barcelona Regal


Barcelona'nın rahatlıkla galip ayrılacağı bir maç olacaktır yine pazar 1:30da başlayacak bu maç. Barcelona handikapları aşar.  (1 %10 2 %90 137.5 alt %35 üst %65)


 Banca Civica | FIATC Mutua Joventut


Bir ara rehavete girdiğini düşündüğüm Cajasol evinde dalgalı bir tablo çizen Joventut'u ağırlıyacak. Pazar 1:30da oynanacak maç   pabucun pahalı olduğunu gören  Cajasol galibiyeti ile biter. Çok yüksek skorlu oyunların takımı olmayna Cajasol'un galibiyeti ile birlikte alt seçeneği de düşünülebilir.. (1 %80 2 %20 146.5 alt %90 üst %10)


Gescrap Bizkaia | Mad-Croc Fuenlabrada


Euroleague mesaisi nedeniyle son 3 maçını kaybeden Bilbao CSKA Moskova maçları öncesi bir galibiyet alıp nefes almak isteyecektir.  Ben 10-15 sayı fark bekliyorum.  (1 %95 2%5 147.5 alt %80 üst %20)


Valencia Basket | Real Madrid

 Pazar günü 19'da başlayacak mücadele Euroleague defterini kapatıp artık ligi düşünen Madrid ile ilk sekize girme derdindeki Valencia'yı karşı karşıya getiriyor.  Rahat bir Madrid galibiyeti bekliyorum. 150.5 gibi bir toplam sayı sınırı olmasına rağmen bu barajın aşılacağını düşünüyorum. (1 %25 2 %75 alt %30 üst %70)


 Blusens Monbus | UCAM Murcia


İki tane 7 galibiyetli takımın mücadelesi pazar günü 9da başlayacak.  Asefa'nın 6 galibiyeti var. Bu  takımlar son ikinin hemen üstünde sıralanıyor ve enselerinde düşme tehlikesinin sıcak izini hissediyorlar.  Ev sahibi seyirci desteğiyle birlikte kazanıp rahat bir nefes almak isteyecektir.  (1 %70 2 %30 144.5 alt %35 üst %65)

7 Mart 2012 Çarşamba

SARICA'YA GEÇ GELEN ELVEDA

Ufuk Sarıca'yı en çok eleştirenlerden biri gibiydim sanırım.  Efes Euroleague'den elenince bileti kesildi. Bu ileri görüşlü yönetim mekanizmasını ayakta alkışlıyorum. Ev sahibi olarak artık şampiyonu alkışlarlar.

İlias Zouros da yeni koç oldu.  Bir not.. Bu yıla Zalgiris ile başlayan koç 15 bin taraftarı önünde CSKA'dan alınan ağır yenilgi sonrası kovulmuştu.  Efes'in CSKA'ya yenildiği maç bu sezon Euroleague'de baş antrenör olarak çıktığı ikinci maçtı. İki maç, iki takım, aynı rakip ve aynı sonuç. Tek farkla Zalgiris daha az fark yemişti.

TOP 16'YA BAKIŞ

Kısa sayılmayacak bir süreliğine internetten kopuktum ve birkaç gündür ne yazsam diye düşünüyorum. Çünkü haklı olmak üzücü bir durum konu bizim takımlarımız olunca, çünkü sistemleri hep yanlış temeller üzerine kurulu.

 Efes yönetimi Ufuk Sarıca'yı koçluktan alıp  idari yapının içine koymuş.  Ne anlamı kaldı ki? Hedefi kendi evinde oynanacak Dörtlü Final'de olmak değil miydi? Aylar öncesinden istifa etmesi gerektiğine dair yazılar yazıyorum, kim okuyor bilmiyorum.. Ama yazıyorum... Zouros hamlesi çok iyi bir hamle mi bu da tartışılır ama top 16 öncesi yapılmış olsaydı belki de bugün Siena karşısında ne yaparız sorusuna yanıt arıyor olacaktık.

Fenerbahçe Ülker'in Gist, Jerrels ve Bogdanovic hamlelerini hep eleştirdim. Jerrels'in kadro dışı kalmasının etkisi kadro eksikliği yaratmasına rağmen pozitif sayılabilir. Gist içinse Mirsad'ın  Milano deplasmanında mecburiyetten kenara gelmesi açıklayıcı olur.  Son Milano maçında  Gist yerine Mirsad oynayabilseydi ve Bogdanovic ile süreyi paylaşan Ömer Onan olsaydı   Fenerbahçe Ülker- Barcelona eşleşmesini konuşuyorduk. Transferlerin yapılması sırasında Spahija'nın etkisi nedir bilmiyorum Thabo Sefolosha tercihini düşünüce sıfıra yakın olduğunu söylemek zor değil.

En sona Galatasaray MP'yi bıraktım. Çünkü onların son maça kadar gelebileceklerini tahmin etmemiştim. Onlarda da kronik sorunlar önemli bir yer kapladı. Efes'in kendi fişini çekmesinin ardından  Olympiacos karşısında tek bir oyuncunun sakatlanması ile zor duruma düşmeleri başarılı sayılacak performanslarına gölge düşürüyor. CSKA Moskova'yı bu yıl Euroleague'de yenebilen tek takım olmaları geriye kalan tek şey olmamalıydı. Oktay Hoca'nın yıldız oyuncu-takım oyunu dengesini kuramaması yeniden kendini gösterdi bu noktada aslında.  Birileri yeni takım olmadan, yıldızsız oynamaktan dem vurmuştur, hala vuruyordur ve vuracaktır. Ancak  karşıdaki takım Olympiacos daha yeni, Spanoulis dışında Galatasaray kadrosuna eklense iyi olur denilecek kaç oyuncusu var ki?  Sezon başından itibaren 4 numara pozisyonunda bir sıkıntı olduğu ortada ancak bu sorunun giderilemeyişi  tuhaf. Benzer dertlerden muzdarip Olympiacos'un Dorsey hamlesi ne etki yaptı çok açık görüldü sanırım.

Top 16 başlamadan önce tahminlerde bulunmuştum gruplar hakkında.. Onlar üzerinden bir değerlendirme yapmak  daha hoş olur sanırım..


E GRUBU

Grupta ağır favori CSKA idi zaten. Mağlup olmaları ise biraz sürpriz gibi oldu.  Olympiacos'un koç farkı ile önde olduğunu söylemiştim Efes karşısında ve öyle oldu. Şaşırtıcı olan ise Galatasaray MP'nin performansı oldu tabii ki. İlk maçtaki yenilgiden sonra  galip gelmeleri zor diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Son maçta da gördük ki dış atışların etkisizliği çok canlarını yaktı.

F GRUBU

Beklediğim gibi biten bir gruptu bu. Siena rahatlıkla liderliği aldı ve Unicaja son sıradan kıpırdamak için çaba göstermedi. Real Madrid ve Bilbao'nun kapışmasında ise sürpriz bir farkla rakibini yenen Bilbao galip geldi.  Dişe diş bir mücadele olmasını bekliyordum ve Bilbao beni yanıltmadı. Eğer tercihlerinde daha dikkatli olup sistemlerini korurlarsa  gelecek yıllarda bir dönemin TAU'sunun etkisini yaşatırlar.

G GRUBU


Grup kuraları sonrası pek çok yerde  rahat bir kura olduğu söylendi FB Ülker açısından.  Sonuçta gördük ki hiç de öyle değilmiş.  Unics büyük sürprizlere imza attı bu grupta ama ben son maçta iddiasız Milano'yu yenemeyen  temsilcimizin en büyük sürprize imza attığını düşünüyorum.

H GRUBU

Grup liderliğinde bu yıl sıkıntılı bir süreç geçiren Barcelona vardı.  İyice bireyselleşen oyunları onları keyifsiz bir takım haline getirdi. Dengi olan takımların kolayca kırabileceği bir düzende oynuyorlar.  Mağlubiyet almamaları şaşırtmamalı.
Maccabi ise 3 yenilgiyle ikinci sırada gruptan çıkarken hiç iyi sinyaller vermiyor. Pana için rahat bir play-off dönemi bile olabilir.

Cantu ise beklentimin üzerindeydi, 3 galibiyetle. Zalgiris ise puan tablosuna bakınca çok kötüymüş gibi duruyor ama  çoğu maçı son anlarda kaybettiklerini söylemeliyiz. Şansları yanlarında olsaydı ikinci olarak çıkabilirlerdi.

29 Şubat 2012 Çarşamba

TOP 16'DA SON HAFTA ÖNCESİNDE

Artık Top16 aşamasının sonuna geldik. Sırada play-off turu, yani çeyrek final ve ardından Final-Four var. İstanbul'da düzenlenecek Final-Four organizasyonu için hala iki takımımızın şansı sürüyor. Anadolu Efes ise maalesef bu yıl için Euroleague defterini kapadı. Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Medical Park'ın Top8 aşamasına geçip geçemeyeceğini ise, bu hafta oynanacak maçlar belirleyecek. Son hafta oynanacak 8 maçın değerlendirmesine başlayalım:

Unics Kazan - Panathinaikos: Geçen hafta Fenerbahçe Ülker karşısında uzatmaya kalan maçı kaybeden Kazan, pek de iyi bir görüntü vermemişti. Takımda ilk hücum opsiyonlarından olmayan Greer ve Wilkinson'un çok çok ekstra performansları neredeyse 50 sayıyı bu ikiliden bulmalarını sağlamıştı. Bu hafta evlerinde lider Panathinaikos'u ağırlayacaklar. Deplasmanda rahat geçtikleri PAO'yu yenerlerse, gruptan lider çıkıp Maccabi Electra ile eşleşecekler. Yine evinde bir sürpriz yapıp, EA7 Milano'dan fark yiyen Panathinaikos'ta da hedef Kazan'ı deplasmanda yenip, liderliği korumak. Grupta ikinci sırayı alacak takımın Top8'de Regal Barcelona ile eşleşecek olması, iki takımı da liderlik için oynamaya sevk edecektir. İki takımda da eksik yok ve bu maçı çok önemsiyorlar. Panathinaikos'un en önemli iki silahı Diamantidis ve Batiste'in hafta sonu sadece 5 dakika oynamış olması, bu maça hazırlandıklarının bir kanıtı gibi. Kazan'ın hücum stratejisi biraz dış şut sokmaya endeksli gibi. İçeriden oynamak gerektiği anlarda, PAO uzunlarının direnciyle karşılaşacaklardır. Panathinaikos, konsantre olduğunda muazzam savunma yapan bir takım ve deplasmanda daha iyi oynadıklarını söylemek mümkün. Bence bu maçı Yunan ekibi kazanacaktır. Kolay bir maç olacağını söylemek imkansız. Muhtemelen düşük ve yakın skorlu bir maç olacaktır. PAO favori.

EA7 Milano - Fenerbahçe Ülker: Grupta iddiası kalmayan EA7'nin birkaç haftadır düzelme belirtileri gösterdiğini görmek mümkün. Fenerbahçe Ülker'de ise tek hedef galibiyet, yarıca Fenerbahçe'nin gruptan çıkabilmesi için, Kazan-Panathinaikos maçının deplasman ekibi tarafından kazanılması gerekiyor. Geçen hafta Drew Nicholas'ı gönderen Milano ekibinde herhangi bir eksik yok. Hairston da döndü ve takımına ciddi katkı verdi. Aslında kadro olarak Euroleague'in en iyi takımlarından biri olan EA7 Milano'nun bir türlü düzen oturtamaması, onları bütün sezon büyük sıkıntılar içine soktu. Bu düzensizliğin tamamen bittiği söylenemez, ayrıca takımın Euroleague'de bir hedefi de kalmadı. Onlar artık sadece İtalya Ligi'ni düşünüyor. Fenerbahçe Ülker'de ise Ömer Onan yine yok ve Jerrells da kadro dışı. Fenerbahçe Ülker'in, küçük de olsa bir çıkış içinde olduğunu söyleyebiliriz. Sezon başından beri sefilleri oynayan Vidmar ve Ukic'in form durumları son derece yükseldi ve takımda moral anlamında bir düzelme söz konusu. Grup aşamasının son maçında Bennet Cantu'yu yenerek liderliği elde ettiği İtalya'da yine tur vizesi arayacak Fenerbahçe. Bu maçta uzunlarının katkısına çok ihtiyacı olacak Fenerbahçe'nin. Bu pozisyonda rakibinden çok üstün. Bence bu maçı Fenerbahçe kazanacaktır. Kolay bir maç olmayacağı kesin, ancak hedefsiz bir rakip karşısında oynamak gayet olumlu bir faktör maç öncesinde. Skor yakın ve yüksek olur.

Zalgiris Kaunas - Bennet Cantu:  Grupta oynadığı tüm maçları kaybeden Zalgiris, artık iddiası kalmayan bir diğer ekip olan Cantu'yu ağırlıyor. Formalite mücadelesinde, ev sahibinde eksik yok. Bennet Cantu'da ise, takımın etkili silahlarından Vladimir Micov ve veteran Basile yok. Maç hakkında söylenecek çok şey yok, iki takım da çok asılmayacaktır. Ev sahibi avantajlı görünüyor. Bence Zalgiris ilk galibiyetini alır. Yüksek skor beklemek mümkün.

Barcelona Regal - Maccabi Electra: H Grubu'nu lider bitirmeyi garantileyen Barcelona ve 2. sırada çıkması kesinleşen Maccabi'nin mücadelesi. Maçın sıralamayı değiştirecek bir tarafı yok. Sadece prestij için, yüksek yoğunluklu antrenman maçı şeklinde geçecektir. Barcelona'da Chuck Eidson, Maccabi'de ise James uzun süre yoklar. Maçın favorisi Barcelona, amaçsız mücadelede çok ağır basıyorlar. Yüksek skorlu bir maç olur. Barça fark yapabilir.

Anadolu Efes - CSKA Moskova: E Grubu'nun lideri CSKA, sonunculuğu kesinleşen Efes deplasmanında. Tamamen bir formalite maçı olacaktır. Ufuk Sarıca'nın gidişinin ardından göreve gelen Zouros için ilk maç zor geçecek. CSKA ağır favori. Sinan Erdem'den şov yapıp giderler. Fark olabilir.

Olympiakos - Galatasaray MP: İki takım açısından da son derece önemli, hatta sezonun en önemli maçı. Galatasaray, 1 farkla kaybetse dahi, Top8'e yükselecek. Olympiakos için ise tek çıkış yolu galibiyet. En az 2 farkla kazanmaları gerek gruptan çıkmak için. Olympiakos'un içeride büyük bir seyirci baskısı kurduğunu söyleyemeyiz. Dengeli bir maç olacaktır. Tutku GS'deki tek eksik. Pire ekibinde ise Keselj, Printezis ve Vasilopoulos'un durumları belirsiz. Maç için tahmin yapmak imkansız. İki takım da çok denk ve inançlı galibiyet için. Şimdiye dek yaptığım tahminlerin en zorlarından biri olacak ama ev sahibi ufacık bir adım da olsa önde görünüyor. Tecrübeleri ve uzunlarının etkinliği bunda sebep. Dilerim aksi gerçekleşir ama yakın bir skorla Olympiakos galibiyeti mantıklı görünüyor. Skor yüksek olmaz.

Unicaja Malaga - Bizkaia Bilbao: F Grubu'nda oynadığı 5 maçı da kaybeden Malaga, gruptan çıkmak için mutlak galibiyet peşinde olan Bilbao karşısında. Aslında Bilbao'nun mutlaka kazanması gerekmiyor. Grubun diğer maçı olan Siena-Real Madrid maçından gelen sonuçlara göre, kaybetseler de Top8'e çıkabilirler. Ancak, ihtimalleri beklemektense, kazanıp garantilemek isteyeceklerdir. Bilbao rahat kazanır. Skoru yüksek bir maç bekleyebiliriz.

Montepaschi Siena - Real Madrid: Real Madrid için çok kritik bir maç. Elenme tehlikesini oldukça net biçimde yaşıyorlar. Eğer Bilbao kazanırsa, Real Madrid'in deplasmanda en az 22 sayı fark yapması gerekecek. Buna ihtimal vermiyorum. Bu maçı Siena yine profesyonelce ciddi biçimde oynayacaktır. Az farkla da olsa, Real Madrid galibiyeti olur diye düşünüyorum. Real Madrid'in bence tek umudu, Bilbao'nun Malaga'ya kaybetmesi. Skoru yüksek bir maç olması kuvvetle muhtemel.

22 Şubat 2012 Çarşamba

TOP 16'DA 5. HAFTA ÖNCESİ

Top16 turunda son iki haftaya giriyoruz. Üç takımımız için de Top8 şansı var ama henüz kolaylayan veya garantileyen bir takımımız bulunmuyor. İşleri oldukça zor. İşte sondan bir önceki haftada Euroleague Top16 turunda haftanın maçları ve görüşlerim:

CSKA Moskova - Olympiakos: 4. hafta mücadelesinde ilk mağlubiyetini alan CSKA, bu maçta kendini biraz daha zorlayacaktır. Galatasaray deplasmanında zorlanmayı onlar da bekliyordu ancak yenilginin pek hesapta olduğunu sanmıyorum. CSKA'da Victor Khryapa kesin yok, Olympiakos'ta ise Printezis, Keselj ve Vasilopoulos yok. Ancak, Acie Law iyileşti ve maça hazır durumda. Olympiakos'un giderek yükselen bir gidişatı olduğunu görüyoruz ancak CSKA karşısında hiç şansları yok. Yüksek skorlu bir maç olur. CSKA çok ağır favori.

Bizkaia Bilbao - Montepaschi Siena: Bir defa muhteşem bir maç olacağı kesin. Grupta 4 maçını da kazanan Siena, tecrübeli koçu Piangiani ve Kaukenas dışında eksiği bulunmayan güçlü kadrosuyla kendinden oldukça emin görünüyor. Bilbao'nun ise Top8 için mutlaka kazanması gerekli. 4. hafta mücadelesinde Real Madrid'i 24 sayı farkla dağıtan Bilbao, yine seyircisine güveniyor. Takımda eksik yok ve şutör guard Janis Blums da takıma katıldı. Siena için gevşeklik ve rahatlık gibi bir problem söz konusu değil, onlar her maçta tecrübeli ve iyi birer profesyonel olan oyuncularıyla aşağı yukarı aynı oyunu oynamaya çalışıyorlar. Burada Bilbao tempoyu yükseltmeye ve rakibi zorlamaya çalışan taraf olacaktır. Aaron Jackson ve Bo McCalebb gibi birbirine stil olarak çok benzeyen iki oyun kurucunun takımlarına ne verecekleri çok önemli. McCalebb, inanılmaz formda ve kolay demoralize olabilen Jackson'u bugün denize dökebilir. Ancak ben yine de Bilbao galibiyetine sürpriz gibi görünse de, daha fazla şans veriyorum. Bunu yapacak silahları var. Yüksek skor beklenebilecek bir maç olabilir.

Galatasaray MP - Anadolu Efes: Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanacak, çok ama çok yüksek atmosferli ve önem arz eden bir mücadele. Galatasaray için rüya, Efes içinse kabus sürüyor. Olympiakos'un muhtemel mağlubiyeti dolayısıyla, iki takım için de tek hedef galibiyet. Efes kaybederse havlu atacak, Galatasaray kazansa da, kaybetse de işini Pire deplasmanına bırakacak. Galatasaray'da Tutku, Efes'te ise Ermal Kuqo sakat. Galatasaray'ın yine o bilindik, potaya giden, sert ve inatçı oyununu oynayacağı aşikar. Efes cephesinde ise, çemberi korumak adına büyük sıkıntılar var. Kelimenin tam anlamıyla bir dev olan Stanko Barac'ın yumuşaklığı ve dirençsizliği, Efes taraftarını çıldırtıyor. Orada Batista dışında sertliğe cevap verecek fazla da bir oyuncusu yok Efes'in. Ancak Savanovic'in ribaund özelliği ve hücumda dış şut kozuna da Galatasaray'ın cevap vermesi kolay görünmüyor. Boris Savovic burada dış şut müdafaasında kilit oyuncu olacaktır uzunlar içinde. Efes'in kozu ise dış adamları. Galatasaray'ın en tehlikeli iki silahı olan Jamon Gordon ve Jaka Lakovic'i kilitleyebilecek oyuncuları mevcut lacivert-beyazlı ekibin. Tarence Kinsey ve Sinan Güler son derece iyi savunmacılar ve onlara ek olarak Vujacic ve Cenk gibi de iki skoreri var. Ancak benim kilit oyuncum Lafayette. Kerem Tunçeri'ye alternatif olarak getirilen Oliver Lafayette, oyunda olduğu anlarda muhtemelen pota altını çok kullanamayacak ancak takımı oynatması ve uzak mesafeli şutlarıyla Efes'in kaderini belirleyecek. Her ne kadar Galatasaray çok açık favori de görünse, ben maçı Efes'in kazanacağını düşünenlerdenim. Zor ve düşük skorlu bir maç olacaktır. Şanslı olan taraf bence Efes.

Fenerbahçe Ülker - Unics Kazan: Fenerbahçe Ülker, son şansını kullanacak. Kazan deplasmanında inanılmaz bir şekilde verdiği maçın rövanşında, bu kez farkı da lehine çevirmek için sahaya çıkacak. En az 7 farkla kazanması gereken bu maçın ardından, yine Panathinaikos'un son hafta Kazan'ı deplasmanda yenmesini bekleyecek. Üstelik de EA7'yi İtalya'da yenmek şartıyla. Gereksiz optimizmin alemi yok, Fenerbahçe gerçekten çok kötü oynuyor ve sezon başından beri, biraz Bennet Cantu deplasmanı hariç, hiçbir maçta doğru dürüst bir basketbol izletmedi. Kazan da çok muazzam bir takım değil. Şutörlerinin gününde olmadığı günlerde, en zayıf rakibe bile maç kaybedebilecek bir takımlar. Fenerbahçe'de Ömer Onan kesin yok, Marko Tomas'ın durumu ise belirsiz. Kazan'da ise Samoylenko ve Lyday hastaydı ancak ikisinin de iyileştiği ve oynayabileceği söyleniyor. Maçın bir favorisi yok. Kesin olan bir şey varsa, o da sahada kötü bir basketbolun oynanacağı. Vidmar'ın son birkaç maçtır toparlanması ve Ukic'in zor anlarda garip şekilde fazlaca iyi oynayabilmesi beni maçın Fenerbahçe lehine sonuçlanacağını düşünmeye sevk ediyor. Uzunların maçı olmayacağı kesin ancak onlardan gelen ekstra skor, galibi belirler. Maç Fenerbahçe'ye yakın.

Maccabi Electra - Zalgiris Kaunas: 4 maçını da kaybeden Zalgiris, artık formalite maçları oynuyor. Maccabi ise, geçen hafta evinde Cantu'yu 15 sayıyla geçse de, son periyoda dek inanılmaz zorlandı. Grupta 4 maçını kazanan Regal Barcelona'nın ardından ikişer galibiyet ve mağlubiyetle Maccabi ve Bennet Cantu geliyor. Maccabi'nin mutlaka ama mutlaka kazanması gereken bir maç bu yüzden Zalgiris maçı. Maccabi'de Shawn James dışında bir eksik yok. Zalgiris'te ise, tecrübeli guard Popovic iyileşti ve maça hazır. Nokia Arena'dan çıkabilecek tek sonuç, Maccabi Electra galibiyeti. Açık farkla kazanırlar.

Real Madrid - Unicaja Malaga: Top16'nın hayal kırıklığı yaratan takımlarından birisi de Malaga. Onlardan bu zor gruptan lider çıkmasını beklemiyordum ancak bir iki galibiyet çalabileceklerini düşünmüştüm. Henüz olmadı, oynadıkları 4 maçı da kaybettiler. Siena grupta 4 galibiyetle lider ve peşinden Bilbao ve Real Madrid geliyor. Bilbao'nun ikili averajda Real Madrid'e karşı üstünlüğü var ayrıca. Hafta sonu Copa del Rey finalinde Barcelona'yı darmaduman eden Real Madrid'de Sergio Llull ve Jaycee Carroll çok formda. İki takımın da herhangi bir eksiği yok. Kısalarıyla çok ağır basan taraf Real Madrid. Bu maçı farklı kazanarak, son haftayı beklerler.

Bennet Cantu - Regal Barcelona: Haftanın hatta sezonun kilit maçlarından biri. Bennet Cantu'nun rüya sezonunun devam etmemesi için hiçbir sebep yok. Deplasmanda Barcelona ve Maccabi'ye nasıl kafa tuttuklarını gördük. Bu takımda müthiş bir düzen ve hırs var. Oyun kurucuda yaşadıkları sıkıntıyı da Doron Perkins ile telafi etmeyi planlıyorlar. Perkins, geçen sezon Maccabi'de forma giymiş ve revaçta olan tabirle, 'delici' bir oyun kurucu. Bu tür bir oyuncusu olmayan Cantu'ya büyük katkı verebilir Perkins. İlk maçına Barcelona karşısında çıkacak Perkins için sınav, son derece zorlu. Copa del Rey finalinde Velickovic'in sakatladığı Chuck Eidson, Barcelona'da forma giyemeyecek. Bu da Cantu için bir avantaj olabilir. İki takımda da başka bir eksiklik veya sakatlık yok. Maçı şöyle bir kafamda canlandırdığımda, içeri bolca gömülen bir Cantu savunması olacak diye düşünüyorum. Barcelona'da ise şutörlerin şutörü Navarro var. Lorbek'in de içeriden ekmek çıkaramayınca, dışarıdan şut kullanması olası. Bildiğiniz gibi, Cantu'yu sahasında yenebilen tek takım, hala Fenerbahçe Ülker. Rakip Barcelona da olsa, tüm güçleriyle maçı almaya çalışacaklardır. Cantu'nun hücumu biraz dış şut sokmaya dayalı gibi görünüyor. Micov dışında driplingle penetre eden fazla adamı yok. Belki Perkins de bu işi yapabilir ama diğer oyuncular şut atmaktan çekinmeyen isimler. Eidson'un yokluğunda, tahminimce Rabaseda ve Ingles daha fazla süre alır. Onların yapacağı savunma da maçın kaderini belirler. Ben ciddi ciddi Cantu'nun kazanacağını düşünüyorum. Yine düşük skorlu, bol itiş kakışlı, nefis bir maç olmaya aday.

Panathinaikos - EA7 Milano: Düzen ve düzensizliğin maçı. PAO kazanırsa, gruptan çıkmayı garantiliyor. EA7 ise, bu maçta son şansını deneyecek. Açıkçası, onların Kazan'ı yenmelerini sürpriz olarak karşılamıştım 4. hafta maçında. Scariolo'nun başını çektiği gariplikler takımından böyle bir başarıyı asla beklemiyordum. Maç öncesinde EA7, Drew Nicholas ile yollarını ayırdı. (Bir dedikodu olarak şunu ekleyeyim, Nicholas, Caja Laboral'e gidebilir.) Bunun dışında Malik Hairston ve Ioannis Bourousis forma giyebilecek. PAO'da ise, uzun süre sakat olan Steve Smith iyileşti ve takıma katıldı. Maç için söylenecek fazla bir şey yok. Panathinaikos çok ağır favori ve bu maçı çok farklı kazanırlar.

8 Şubat 2012 Çarşamba

TEK MAÇ İKİ VEDA

Uzun uzun yazmak isterdim ama sürekli kendimi tekrar ediyorum artık.  Ufuk Sarıca ve Engin Özerhun gururla sundu ve bu akşam evinde Olympiacos'a 67-65 kaybeden Efes hem kendisinin ipini çekti hem de Galatasaray'ın işini mucizeler ötesi bir hale soktu.

Ufuk Sarıca'nın diğer maçlardan farklı olarak bu akşam yaptığı ise üç sayı isabetine çok ihtiyaç duyulan anlarda Vujacic'i yanında oturtmaktı.  Geçmiş Efes maçı analizlerinde ne kadar hata varsa birebir sahada gördük, yazmaya  yetmiyor içim.  Eğer böyle devam edecekse bu düzen kulübün kapısına kilit vurup   Türk basketboluna katkı verebilirler.

TOP 16 4. HAFTA TAHMİNLERİ

Çarşamba günü maçları....


Anadolu Efes-Olympiacos:  Efes'in bu kez kazanmaya yakın olduğunu düşünüyorum.  Kaç fark olur sorusunun yanıtı hakkında fikir yürütmek bile zor, ama fazla bir fark olmaz maçta.  5-6 sayılık bir fark beklenebilir.


 Montepaschi Siena-Malaga: Ben 10-15 sayı arası bir farkla Siena galibiyeti bekliyorum ancak bu sistem takımı sakatlıklardan çok çekti bu yıl, bu yüzden oyuncu dinlendirebilme ihtimalleri var, fark açılırsa...


Bilbao Basket-Real Madrid: Hafta sonu ACB'deki maçta deplasmanda 3 sayı farkla Bilbao kazanmıştı.  Ben bir kez daha kazanmaya yakın olduklarını düşünüyorum.


Armani Milano-Unics:Unics deplasmanda kazanır, bu kez üst olur.

Perşembe günü maçları....


Zalgiris-Barcelona: Kazanmaya yakın taraf Barca ama  farkın beşten fazla olmasını beklemiyorum. Üst olur.

Galatasaray-CSKA Moskova: Favori tabiiki CSKA.. Bu maçı kazanacaklardır ama  dirençli bir Galatasaray izlersek maç sonu fark 8den az olur.

Maccabi Tel Aviv-Cantu: Geçen iki haftada son peryotta  alacağı maçları veren bir Maccabi tablosu ile karşı karşıyayız. Bu kez kazanırlar  hatta seyirci desteğini hissedebilirlerse 15 sayı civarı bir fark olur.

Panathinaikos-Fenerbahçe Ülker: .Panathinaikos kazanmaya yakın taraf. Alt seçeneği düşünülebilinir.

6 Şubat 2012 Pazartesi

ACB LIGA ENDESA'DA 19.HAFTA SONUÇLARI


Asefa Estudiantes | FC Barcelona Regal 65 | 80
UCAM Murcia | FIATC Mutua Joventut 76 | 54
Assignia Manresa | Baloncesto Fuenlabrada 80 | 59
Real Madrid | Gescrap Bizkaia 90 | 93
Lucentum Alicante | Banca Civica 86 | 82
Caja Laboral | Gran Canaria 2014 71 | 67
Unicaja | Blusens Monbus 54 | 69
Lagun Aro GBC | Blancos de Rueda Valladolid 71 | 62
CAI Zaragoza | Valencia Basket 71 | 63





Bu sonuçlarla birlikte Regal Barcelona Real Madrid mağlubiyeti ile kaptırdığı birincilik koltuğunu geri aldı.  Son haftaların formda takımı Bilbao Real Madrid deplasmanında aldığı galibiyetle 8. sıraya yükselip play-off mücadelesinde mesafe kaydetti.

Haftanın en değerli oyuncusu 19 sayı(8/11 2 sayı denemesi), 10 ribaund, 4 asist ve 4 top çalma ile Bilbao forması giyen D'or Fischer oldu.

Haftanın diğer önemli sıra değişimleri Unicaja Malaga'nın  mağlubiyeti ile  hem Caja Laboral'e  hem de Lucentum Alicante'ye geçilip 5. sıraya gerilemesi ve  Lucentum'a  yenilen Cajasol'un Lagun Aro'ya geçilerek 7.liğe gerilemesi şeklinde oldu.

Bu hafta itibari ile 3 Bask temsilcisinin ilk 8 içinde yer alması  İspanya'nın kuzeyinden  esen rüzgarın şiddetleneceğine bir işaret mi bekleyip göreceğiz.


























1 Şubat 2012 Çarşamba

BİREYSELLİK DE BİR YERE KADAR

 Olympiacos 83-65 Anadolu Efes


Bu yazıda takımdaki oyuncuları eleştirmeyeceğimi de baştan söyleyeyim..

Olympiacos  rüzgarı arkasına almış, henüz maçın başı olmasına rağmen farkı açmış koçun aklına mola almak  kendi oyuncusuna faul yapılınca  geliyor. Henüz maçın ilk dakikaları...
Dusko Savanovic gibi bir silah nasıl kullanılmaz sorusunun yanıtı sahada gizli.. Pota altında etkili olabilecek uzunların neden  bir şey üretemedikleri de sahada gizli..  Çünkü takımı yöneten kişi bu oyuncuları nasıl kullanacağını bilmiyor.  Big Sofo karşısına sizeli bir uzun denemeyi maçın son çeyreğinde aklına getirmiş bir koç için bunları çözdüğünü söylemek  zordur zaten.

Esteban Batista ve Stanko Barac sezon başındaki hazırlık maçlarında  kendilerine hayran bırakıyorlardı bizleri.  Esteban Batista'nın  Prkacinvari  dip çizgiden dönüşleri  ve esnekliği  hayranlık uyandırıyordu da  bu özelliklerin yavaş yavaş kaybolması  düşündürücü.  Hadi diyelim Batista tembellik yaptı da Barac'daki form düşüklüğü??? Bu iki oyuncu da geçen yıl Caja Laboral forması giydi. Oyunun temeli  pota altı organizasyonlara dayanır klasik CL organizasyonunda. Geçen yıl da öyleydi.. Diğer bir uzun oyuncu, Savanovic... Geçen yılın Euroleague'deki en iyi 10 oyuncusundan biriydi.  Euroelague yılın en iyi ikinci takımına seçildi.   Fenerbahçe Ülker karşısında da Efes karşısında da izledik bu oyuncuyu.  Bizim takımlarımızda olsa demeyen var mıydı acaba?

Bugün rakipte Sloukas isimli bir oyuncu vardı. Efes kadrosunda olsa süre almazdı.  Ama Efes'i yıkan isim oldu. Peki ya Efes benchi. Doğuş Balbay'ın süresi yok.  Neden???  Sinan Güler sadece 13 dakika oynamış.  Sezon başı  Kinsey ve Sinan aynı anda oynayınca rakip takımlar hücum yapmakta zorlanıyordu.   Lafayette'nin 25 dakika süre aldığı bir ortamda sezon başından beri kadroda olan oyuncular neden süre alamıyor?

Ufuk Sarıca dört aydır ön alanda baskı deniyor. Ama nedense Euroelague'de bunun bir kez dahi sonuç verdiği görülmedi.  Bunun uygulandığı takımlar 3-4 saniye sonra  savunmaya geçiyorlar, çünkü ya pota altında boş bir smaçla ya da  boş bir üç sayılık şutla bitiyor bu denemeler.  Rakip Olympiacos ise  bu yıl Euroleague'deki ilk maçlarından sonra   en kötü organizasyona sahip takımalardandı bugün ise iki hafta önce takıma katılmış oyuncular NBA'e özgü hareketler deniyorlar.

Daha yazacak çok şey var da neyse.. 

Maçın ilk çeyreği  Efes'in hücumdaki özel organizasyonlar yerine oyuncuların zekası temeline daynadığı ve savunmada  oyuncualrın  bireysel gayretlerine dayandığı için 20-12 ile  atlatıldı.  Aslında bu bir şanstı..   İkinci çeyrekte bireysel olarak Lafayette'nin katkıları ve Kerem'in asist çabaları ile 24-21 Efes üstünlüğü ile son bulurken skor da 41-36 oldu.  Üçüncü çeyrekte ise  12-17lik Efes üstünlüğü vardı ve skor 53-53 olmuştu. Skorları yazınca aslında Efes üstünmüş izlenimi oluşuyor ama bu dönemde zorlama şutlar ve  rakip konsantrasyonundan doğan boşluklarda bulunan sayılarla bir şeyler yapan Efes karşısında  pota altına kamp kurmasına rağmen sayı atmakta zorlanan bir Olympiacos vardı.  Son çeyreğe girerken ne kadar Murat Kosova ve İbrahim Kutluay gaz verse de sonucun pek iç açıcı olmayacağı belliydi.  Ivkovic gibi bir koçun  bu savunma yapamayan takım karşısında  iki çeyrek boyunca yararlanılamayan kolay  hücumlara çare bulacağı belliydi ki üçlükler olarak sahaya yansıdı.  Hani maç boyu Olympiacos kırılganb ir takım denildi ya  tamamen saçmalık. CSKA ve Galatasaray maçlarında kırılma anlarında dik durmuş bir takım nasıl kırılgan olabilir ki?   Kendi kadrosuna yakın  takımlarla oynadığı  her maçı tonlarca sayı yiyerek kapatan ve kırılma anlarında sahaya gömülen  Efes karşısında kırılma anında Olympiacos'un  saçmalamasını beklemek de saçmaydı.  Kırılma anı olan ilk üç sayılık isabet sonrası  kırılgan takımın kim olduğu da zaten ortaya çıktı.  Son çeyrekte  18 sayı fark yiyen bu takımı yöneten ve bu olaya müdahale etmek yerine  sürekli hangi oyuncuyu transfer etsek diye kara kara düşünen tüm idarecilere bravo. Ancak bu kadar  saçmalayabilirlerdi..

Ve bir özür... Ilievski'yi çok eleştirdik ama bu yönetimle bu kadar olacağı belliydi..

 Ayrıca Ufuk Sarıca'nın aldığı molalarda dikkatli bakılırsa İngilizce'ye çok hakim olduğu görülebilir..  O kadar hakim ki tüm molayı  önce oyuncu ismini söyleyip sonra da  oyun tahtasına bir şeyler çizerek geçiriyor.. Bu da  kenar yönetimi konusunda bir etkendir sanırım...






TOP 16 3. HAFTA (ÇARŞAMBA)

Euroleague'de Top 16 aşamasının üçüncü haftasındayız. Bu gece sadece 3 maç olacak. İşte maçların öncesinden analiz ve tahminlerim:

Olympiakos-Anadolu Efes: CSKA Moskova'nın birinciliğinin kesin gibi göründüğü grupta, diğer 3 takımın ikincilik için umudu var. Bildiğiniz gibi, grubun diğer takımı da Galatasaray MP. Geçen hafta deplasmanda kaybeden iki takımın mücadelesinde sakat oyuncu sorunu yok. Efes'in CSKA karşısında dağılacağını tahmin ediyordum ancak ilk yarı fena oynamadılar. İki dağınık takımın mücadelesi şeklinde geçecek bir maç olacaktır. Uzun rotasyonunda iki takım da sorunlu ancak Savanovic çok formda. Bence bu maçı Efes beklenmedik şekilde rahat kazanacaktır. Tek soru işareti Barac, ancak onun karşısında üstünlük sağlayacak bir Olympiakos uzunu göremiyorum.



Real Madrid-Bizkaia Bilbao: F Grubu'nda çok kritik bir maç. Geçen hafta Siena deplasmanında mağlup olan Madrid'in mutlaka kazanması gereken bir maç. Bilbao ise, Unicaja'yı beklenenden daha rahat geçti. Özellikle uzunları çok formda olan iki takımın maçı olacak. Real'in büyük kozu Mirotic iyi durumda, Bilbao'da ise şutör guard Janis Blums'un durumu belirsiz. Çok zor maç olacağını düşünüyorum. Ancak Real Madrid'in bir psikolojik üstünlüğü var Bilbao'ya karşı. Real Madrid kazanır ancak zor bir maç olur.



Unics Kazan-EA7 Milano: Şu anda oynanmakta olan maçı Unics Kazan rahat biçimde kazanacaktır.

31 Ocak 2012 Salı

EUROLEAGUE TOP 16 3.HAFTA TAHMİNLERİ

Unics Kazan-Olimpija Milano: Unics'in Pana deplasmanından sürpriz bir galibiyetle dönmesi ile grupta işler iyice çığrından çıktı.  Olimpija Milano yani Emporio Armani Milan   grubun en zayıf halkası.  İlk yarı için 3,5 maç sonu için 7,5 handikap verilmiş iddaada.. Bence  geçmiş iki maçın ilk yarılarını geride kapatan bir  Unics varlığında sadece maç sonu tercihi daha mantıklı. Milano temsilcisinin bu maç son şansı.. Bunu da unutmamak gerek.  Önümüzde iki senaryo var.. Ya Unics aşırı sert savunma yapacak  ve Milano buna karşılık vermeye çalışacak ya da   Milano oyunun  başından itibaren kötü oldukları savunma yerine hücumu düşünecek.. İlk seçenek bize Milano'nun çok  düşük bir skora çakılı kalması olarak dönüp 143.5 sayı altını işaret eder ama ikincisi  ise üstü.. Benim görüşüm bu maç üst bitecektir..

Olympiacos- Anadolu Efes: Bence uzak durulması gereken bir maç. Ne olacağı hiç belli değil. Sezon başında oynanan Two Nations Cup'da iki takım arasında büyük bir uçurum vardı.  Geçen sürede Efes yerinde sayarken Olympiacos  bir tkaım olma yolunda adımlar attı. Tek şans Efes pota altının daha güçlü olması... İlk yarı için 2,5 maç sonu için 4,5 handikap verilmiş Efes lehine..  153,5 da toplam sayı sınırı..  Bu yıl şu ana kadar oynadığı 5 büyük maçtan  0 galibiyet çıkarıp en farklı mağlubiyet rekorunu genişleten bir Efes'in Atina deplasmanında ne yapacağı aslında  içimde bir yerlerde  bağırıyor ama düşünmek dahi istemiyorum.


Real Madrid-Bilbao Basket: İddaada Bilbao lehine ilk yarı için 5,5 maç sonu için ise 9,5 handikap verilmiş.. Bu maçı Madrid kazanacaktır büyük ihtimalle ama  10 sayı fark olmaz.   Özellikle Alex Mumbru bu dönemde çok formda ve  rakibin şutörlerini kilitleyebilecek yetenekte bir oyuncu. 157.5 gibi bir toplamn sayı alt/üst seçeneği var ki çok rahat değil söyleyebilmek.. 

CSKA Moskova-Galatasaray: Bu maçta maç sonu için 17.5 handikap verilmiş..  İyi bir risk değil.. İlk yarı sonucu için verilen 9.5 handikap daha mantıklı. Galatasaray 10 sayı gibi bir farkla yenilirse dahi önemli bir sonuç elde etmiş olacaktır.

Fenerbahçe Ülker-Panathianikos: Panathinaikos için geçen haftaki büyük sürprizin ardından kazanılması gereken bir maç. Özellikle oyun kurucu ve pota altı konusunda çok ağır basıyor Pana.   Maç sonu için FB Ülker'e verilen 6.5 handikap bence seyircinin desteğiyle  geçilmeyecektir.. Ufak farklarla biten bir maç olması muhtemel..  Ayrıca toplam sayı 147'yi geçmez ve alt olur.

Barcelona-Zalgiris: Zalgiris bu grupta büyük ihtimal üçüncü olacak takım. Handikap olarak maç sonuna verilen 15.5 büyük bir fark.. Bence 10 sayıyı aşmaz fark..  Aşarsa da 11-12 gibi bir fark olur.   143.5 sayı barajı da aşıllır.

Cantu-Maccabi Tel Aviv:  Maç sonu için 5,5 ilk yarı için ise 2,5 handikap verilmiş..  Şahsi görüşüm Cantu kadrosunda Maccbi'ye sorun çıkarabilecek tek oyuncu Basile. Bunu Blatt da görüyordur ve  tecrübesi ile  bu sorunu oluşmadan önleyecektir..  İlk yarı ve maç sonu iin tercihim Maccabi'den yana.  148,5 ise toplam sayı da pek mantıklı değil, alt olur.

Malaga- Siena: Siena'nın kaybetmesi sürpriz olur. Malaga lehine verilmiş 0.5 handikap  da Siena'yı tercih etmek için uygun bir ortam yaratıyor.. Maç sonu için 152.5  barajı aşılır.

TOP 16 3.HAFTA YAYIN PROGRAMI


01 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA
 
20:45 - OLYMPIACOS – ANADOLU EFES 
 
02 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE  

18:15 - CSKA MOSKOVA – GALATASARAY MEDICAL PARK
20:30 - FENERBAHÇE ÜLKER – PANATHINAIKOS

 Maçlar NTVSPOR'da olacak.

27 Ocak 2012 Cuma

MUCİZEYE İZİN YOK

Galatasaray Medical Park, evi Abdi İpekçi'de oynadığı ilk Top16 maçında Olympiakos'un uzatmada 78-77 mağlup ederek, ikinci maçında ilk galibiyetini aldı. Baştan sonra yüksek atmosferde geçen, çok kaliteli basketbolun oynanmadığı ancak son derece heyecanlı bir maç izlediğimizi söylemek yanlış olmaz. Ancak maçın uzatmaya gitmemesi gerekirdi, Galatasaray maçı 40 dakikada kazanmayı hak edecek kadar iyi bir oyun ve mücadele sergilemişti keza.

Bu sezon, son yıllarda alıştığımız görüntüsünden uzak olan Yunan devi Olympiakos, neredeyse grup aşamasında Euroleague'e havlu atacakken, son maçlarda toparlanmış ve Fenerbahçe Ülker'in ardından A Grubu'nu ikinci sırada tamamlamıştı. Bourousis, Teodosic, Papaloukas, Nielsen, Halperin gibi birçok önemli silahını kaybeden Olympiakos'un güvencesi, önce efsane koç Ivkovic, ardından da yıldız oyun kurucu Vassilis Spanoulis gibi görünüyordu. Özellikle uzun rotasyonunda yaşadığı sıkıntının ardından, Caja Laboral'den Richard Dorsey ve Banvit'e gönderilen oyun kurucu Kalin Lucas'ın yerine Partizan'dan gelen Acie Law'ın takıma bir şeyler katması bekleniyordu. Galatasaray Medical Park ise - özellikle iç sahada - Oktay Mahmuti önderliğinde, tam onun kişiliğini yansıtan bir takım görüntüsü sergiliyordu. Sert savunması, topa uyguladığı sıkı baskı ve büyük mücadelesi ile içeride oynadığı maçlarda taraftarını memnun eden bir görüntü sergileyen Galatasaray ise Darius Songaila ile yolları ayırma kararı almadan birkaç gün önce, genç Sırp uzun Boris Savovic ile anlaşmıştı. Zaza Pachulia'nın Atlanta Hawks'a dönmesine Songaila'nın formsuzluğu da eklenince, Galatasaray MP için uzun rotasyonu sıkıntısı baş göstermişti ve Savovic'in vereceği katkı merak konusuydu.

Geçen hafta CSKA karşısında iyi direnen Olympiakos - en azından kendi adıma - tam bir kapalı kutuydu. Yeni transferlerin takıma intibak edip etmediği dışında, ne yapacağı asla belli olmayan Pero Antic, Printezis ve Papanikolaou gibi oyuncular, maçı öngörülemez bir hale sokuyordu. Ve elbette ihtiyar Ivkovic'in müthiş basketbol aklı... Galatasaray'ın ise aşağı yukarı ne yapacağı belliydi, maç sonuna kadar kavgayı sürdüreceklerdi. Fark açılsa da, kapansa da, özellikle geçen yıl Olympiakos forması giyen Jamon Gordon'ın ve Jaka Lakovic'in önderliğinde bütün oyuncuların mücadeleden vazgeçmeyeceği artık bilinen bir gerçekti. Maça iyi başlayan Galatasaray oldu. Özellikle Lakovic'in hücumdaki etkinliğine Andric'in de katılmasıyla öne fırladılar. Olympiakos ise özellikle kısaları ile skor bulmaya gayret ediyor, pota altı savunmasında açıklar veriyordu. İlk çeyrek 15-15 eşitlikle bitti ancak ikinci çeyrekte Galatasaray fırtınası esti. Özellikle Cevher Özer'in beklenmedik derecede agresif ve iyi oyunu ve hızlı hücumlardan bulunan kolay basketler ile fark bir anda 10 sayıyı buldu ve ilk yarı 42-28 Galatasaray üstünlüğüyle neticelendi.

Yeni transfer Savovic için yorum yapmak için henüz çok erken ancak bir Zaza etkisi yapmayacağı çok aşikar. Yine de Shipp'in içeriye verdiği destek ve Furkan'ın insanüstü gayretiyle Galatasaray ilk yarıda pota altında gayet iyi göründü. Bunun bir diğer nedeniyse, Kyle Hines dışında bütün Olympiakos uzunlarının adeta sefilleri oynamasıydı gerçekçi olmak gerekirse. Üçüncü periyotta da Galatasaray üstünlüğü sürdü ancak maç henüz kopmamıştı: 57-47. Son çeyrekte Euroleague'in en acı (elbette rakipler için) gerçeklerinden biri olan Spanoulis sahneye çıktı. Printezis ve genç Sloukas'ın da yardımlarıyla üst üste sayılar bulan Pire temsilcisi, farkı kapadı ve maç dengelendi. Galatasaray'ın hücumda tıkanmasının başlıca nedenleri Lakovic'in yorulması ve sürekli denediği zorlama atışlar ve ribaundlardaki üstünlüğün sona ermesiydi. Tam maç elden gidiyor derken Gordon sahne aldı. Sezon başındaki ön eleme maçlarını gözlerimin önüne getirdi Jamon Lucas'ın inanılmaz oyunu. Hücumda tamamen tıkanan Galatasaray'ı, adeta tek başına maçta tutmayı başardı. Olympiakos ise, son dakikalara 3-4 sayı geride girmesine rağmen, faul haklarını doldurmadığı için peş peşe 4 defa Lakovic'e faul yapmak zorunda kaldı onu faul çizgisine gönderebilmek için. Maçın bitmesine 3 saniye kala, serbest atışı sokan Lakovic, Galatasaray'ı 3 sayı öne geçirdi: 69-66

Artık maç bitmiş gibiydi ancak Sloukas orta sahanın çok gerisinden attığı üçlükle maçı uzatmaya götürdü. Bu inanılmaz bir atıştı ve bir Euroleague sezonunda belki bir veya iki kez gerçekleşebilecek bir şeydi. Yunan ekibi çok morallenmiş, Galatasaray ise büyük bir şaşkınlık içindeydi. Açıkçası uzatmada maçın kaybedileceğini düşündüm o şut girdiğinde. Ancak Mahmuti inadı uzatmada da sürdü. Gordon'un hücumda inisiyatifi tümüyle ele aldığı ve takımın geri kalan oyuncularının son derece candan savunma yapmaya devam ettiği uzatma periyodunda çok sayı izleyemedik. Olympiakos'un Kyle Hines ile sıkça hücum kullanması, onlar adına dikkat çeken hücum stratejisiydi. Yine Hines'ın kaçırdığı bir serbest atışın ardından Gordon, rakip potaya yüklendi ve sol eliyle bıraktığı atışla maçı Galatasaray'a getirdi: 79-78.

Uzatmanın sonucu 9-8 Galatasaray lehineydi ve maç kazanılmıştı. Seyircilerin büyük tezahüratı altında, Galatasaray MP belki de bu sezon ilk kez bir 'hedef' maçtan galip ayrılmanın coşkusunu yaşıyordu. CSKA ve Efes'in ardından grupta 3. sıraya yerleşen Galatasaray için artık daha ileriye bakmak adına bir fırsat var. Efes'in çok iyi olmayan görüntüsü, Galatasaray'ı ve hatta hala Olympiakos'u grup ikinciliği için iştahlandırıyor. CSKA'nın bu gruptan birinci çıkması garanti gibi görünüyor. Belki de ikincilik düğümünü onların düşük motivasyon ile çıktıkları ve kaybettikleri bir maç çözecek. Kim bilir, bu grupta hala her şey ortada...

26 Ocak 2012 Perşembe

SALON YENİ TAKIM ESKİ


Fenerbahçe Ülker, yeni salonun açılış maçında dün gece Euroleague’in en büyük hayal kırıklıklarından biri olan EA7 Milano’yu konuk etti. Özellikle muhteşem skorbordu ve modern görünümüyle oldukça etkileyici görünen Fenerbahçe Ülker Sports Arena, tıklım tıklım dolu tribünler önünde güzel bir maça sahne olamadı maalesef. Fenerbahçe Ülker, uzun zamandır ilk defa tam kadro ile maça çıktı. Parmağı kırılan Roko Ukic’in de katılımıyla, özellikle hücumda daha düzenli bir takım izleyeceğimizi umuyordum açıkçası maç öncesinde ve kolay bir galibiyet bekliyordum.

Fenerbahçe Ülker, maça Roko Ukic, Ömer Onan, Bojan Bogdanovic, James Gist ve Gasper Vidmar beşiyle başladı. EA7 Milano ise, Omar Cook, Alessandro Gentile, Stefano Mancinelli, Antonis Fotsis ve Ioannis  Bourousis ile sahaya çıktı. Atletik ve skorer forvetleri Malik Hairston’un olmaması onları hücumda olumsuz anlamda etkileyecekti ancak ben bunun defansif açıdan Milano’ya bir katkı ve düzen katacağını düşünenlerdendim. Özellikle altını çizmek istediğim noktalardan biri de, potanın çemberlerinin çok sert olması. Hatırlayanlar olacaktır, Darüşşafaka Ayhan Şahenk Spor Salonu’nun ilk açıldığı zamanlarda da, şut sokmak müthiş zordu. Fenerbahçe Ülker Sports Arena da aynı sıkıntıyı oyunculara yaşattı. Özellikle çembere temas ederek sayı olan atışlar çok azalıyor doğal olarak bu sertlik düzeyi fazla olunca. Buna bir önlem olarak, iki takım da dış şuta fazla ağırlık vermeden, potaya yüklenerek, yakın atışlar bulmayı hedefledi maç boyunca. 

Maçın ve salonun ilk basketini de Marko Tomas, içeri drive edip yaptığı jump-shot ile kaydederek tarihe geçti. Sezon başından bu yana kadrosunun kalitesine oranla çok başarısız bir seyir izleyen Milano temsilcisi, oyunun her bölgesinde çok dağınık ve savruk bir takım olarak değerlendiriliyordu. Bununla doğru orantılı olarak, yetenekli Yunan pivot Bourousis, belki de kariyerinin en kötü maçlarından birini oynuyor, geçen yıl Valencia formasıyla başımıza bela olan oyun kurucu Omar Cook ise çok silik görünüyordu. Ukic'in dönüşüyle daha organize olmasını beklediğimiz Fenerbahçe hücumları ise, onun oynamadığı maçlardan pek de farklı görünmüyordu. Uzunların istisnasız hiçbiri - rakibin uzunlarının kötü oyununa rağmen - bir varlık gösteremedi maç boyunca. Buna koç Spahija'nın anlamsız rotasyon hamleleri de eklenince, maçta kaliteli basketbol adına hiçbir şey ortaya koyamadık. EA7 Milano'nun maç boyunca yaptığı en iyi şey, savunmada iyi geri koşmaları oldu. Öyle ki, sadece 3-4 fast-break atabildi Fenerbahçe Ülker ve bu yüzden skoru koparmayı bir türlü başaramadı. İlk yarıda Stefano Mancinelli'nin fizik üstünlüğünü kullanmak adına yaptığı post-up'lar ve genellikle bire bir oynanan Fenerbahçe Ülker hücumlarıyla geçti: 30-28

İkinci yarıda maçı koparmak adına birkaç hamle deneyeceğini düşünüyordum Spahija'nın ancak pek umduğumu bulamadım. Hücumda Ukic ve Bogdanovic'in bireysel denemeleri dışında bir stratejimiz yok gibiydi ve topu dolaştırmayı bir türlü başaramıyorduk. Zaten bunu, maçı (toplamda) sadece 7 asist ile bitirmemizle rahatça görebiliyoruz. EA7 ise, Drew Nicholas'ın üçlükleri ve Fotsis&Rocca ikilisinin giderek artan mücadelesi ile oyuna tutunuyordu. Maçı sadece 8 oyuncu oynatarak tamamlayan EA7'ye karşı, 11 oyuncu kullanıp belli bir oyun tutturamamak ve farkı arttıramamak ise Fenerbahçe Ülker adına çok eksi bir faktör olarak göze çarptı. Son periyotta kopacak gibi olan maçta Fotsis ile ayakta kalan EA7, fark 2 sayıyken yine Fotsis'in kaçırdığı üçlükle maçtan 65-63 mağlup ayrılmaya razı oldu. 

Maç hakkında gerçekten söylenecek çok olumlu şey yok iki takım adına da. Son derece kalitesiz ve kötü bir oyun oynandı. Özellikle koç Spahija'nın Vidmar'ı, sonra da bir ara Tomas ile Bogdanovic'i resmen benche gömmesi izleyenlere saç baş yoldurdu. İkinci oyun kurucu Curtis Jerrells ve power forvet James Gist'in dağınık ve sorumsuz oyunları da buna tuz biber ekti. En azından rahatlıkla TOP8'e kalmasını beklediğim Fenerbahçe Ülker, Unics Kazan'ın deplasmanda Panathinaikos'u mağlup etmesiyle gruptan çıkamama tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bundan sonra her maç final ve bu takım finalleri hiç iyi oynamıyor...

25 Ocak 2012 Çarşamba

KAÇ KEZ İFLAS ETMEK GEREKİR DEFTERİ KAPATMAK İÇİN??

CSKA Moskova 96 -68 Anadolu Efes

Maçın çok az bir kısmını izleyip kapattım. Gerçekten de dayanılacak bir durum değil gördüğümüz.  Sezon başından itibaren yaptığım analizlerin aynısını görüp aynı şeyleri yazmak gerçekten bunaltıyor bir yerden sonra.  Ufuk Sarıca diyoruz her hafta.. Kim çıkıp Olympiacos'un kadrosu Efes'den daha iyi diyebilir..  Gelecek hafta göreceğiz ki Olympiacos iyi bir takım, kaybetseler bile bunu diyeceğiz. Çünkü başlarında bir koç var  takımı hangi sisteme uyguni nasıl oynamalı bunun hesabını yapıyor kaç aydır.  Takım kadrosuna bakınca ya beklenen patlamayı yapamamış oyuncular  ya da altyapıdan gelen yıldız adayları var.  Ufuk Sarıca ile Ivkovic yer değiştirse Olympiacos galibiyet alamazdı Euroleague'de, Anadolu Efes de birinci bitirirdi o grubu. Ama ne oldu, Efes son yılların en kötü Maccabi'sinden  kendi Avrupa kupaları tarihinin en ağır mağlubiyetini aldı.  Real Madrid'in sezonun ikinci 100 sayı barajını aşan maçının galibi olmasını sağladı ki ilk maç da yine Real Madrid'indi, ama rakibi Spirou idi.  Aynı takımlara İstanbul'da da boyun eğdi Efes. Çünkü karşısındaki takımı çözebilecek bir taktiği yoktu. 

Efes yönetimi anlaşılan parayı çok bulmuş, batıracak yer arıyor.  Şu kadro Messina, Pesic gibi isimlerin elinde  ters eşleşme olmasa çok rahat dörtlü final görebilir.. Ilievski filan da konuşmazdık büyük ihtimalle. İstanbul'da oynanacak bir dörtlü finalde de bu takım çok şanslı olurdu. İşin ilginci iki koç da boştaydı ve iki koç da  Efes bu bütçeyi sağladığı takdirde düşünemden gelirdi.  İzlerken bunalıyorum ama en çok Savanovic ve Kerem Tunçeri'ye üzülüyorum.  Böyle bir işin içinde olmayı hak etmiyorlar..

Başta sorduğumu tekrar sorma ihtiyacı hissediyorum; KAÇ KEZ İFLAS ETMEK GEREKİR DEFTERİ KAPATMAK İÇİN??





TOP16 2. HAFTA TAHMİNLERİ

Anadolu Efes'in Sinan Erdem Spor Salonu'nda Galatasaray MP'ı mağlup ettiği ve Fenerbahçe Ülker'in Unics Kazan deplasmanından anlamsız bir şekilde mağlubiyetle ayrıldığı ilk haftanın ardından, TOP16 heyecanı 2. hafta maçlarıyla sürüyor. Bugün de maçların öncesinde takımların durumlarını ve tahminlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

CSKA Moskova - Anadolu Efes: Euroleague'in tartışmasız favorisi CSKA, 2. haftanın ilk maçında temsilcimiz Anadolu Efes'i ağırlıyor. 11 maç sonunda hala kaybetmeyen CSKA'da, coach Kazlauskas'ın şikayet edecek fazla bir şeyi yok gibi görünüyor. Asi oyun kurucu Milos Teodosic bile, tam anlamıyla olmasa da, sisteme ayak uydurmuş görünüyor. İki takımda da herhangi bir eksik bulunmuyor. Ermal Kuqo ve Tarence Kinsey yavaş yavaş maç ritmi bulmaya başladı ve Kerem'i dinlendirebilmek adına transfer edilen Oliver Lafayette, ile maçta fena bir görüntü vermedi. Efes cephesinde Vujacic ve Savanovic'in katkılarının bariz bir şekilde arttığını görüyoruz ancak pota altındaki Barac sıkıntısı hala sürmekte. CSKA, adeta kusursuza yakın bir takım ve bu maçı rahat kazanacaktır. Anadolu Efes için ise sonuçtan ziyade, maksimum performanslarını test edebilme adına, gelecek için önemli bir maç. Ne kadar direnecekleri, gelecekleri adına bir gösterge olacak. Yüksek skorlu ve farklı bir CSKA galibiyeti sürpriz olmaz.

Real Madrid - Montepaschi Siena: TOP 16 F Grubu'nda ilk haftayı galibiyetle kapatan iki ekibin mücadelesi, haftanın en güzel maçlarından biri olmaya aday. Unicaja Malaga karşısında Nicola Mirotic'in son saniye basketiyle galip gelen Real Madrid, çok iyi bir görüntü sergilemedi ilk haftada. Siena ise, Bizkaia Bilbao'yu sanılandan kolay geçti. Maç öncesinde, Real Madrid cephesindeki en büyük sıkıntı Mirotic'in sakatlığı. Onun durumunun belirsizliği dışında bir sorun yok kadroda. Siena'da uzun süredir sakat olan Kaukenas yine yok ancak Ksistof Lavrinovic'in bir ihtimal sahaya çıkması söz konusu. Real Madrid'in uzunları gerçekten çok kaliteli ancak Siena'nın buna verecek cevabı var. Bence maçın kilidini dış savunmalar çözecektir. Rodriguez, Suarez, Singer, Llull ve Carroll'un performansları, özellikle savunmada çok önemli. Bo McCalebb ve özellikle Rakocevic'in ne yapacakları da Siena açısından hayati derecede önemli. McCalebb'ı durduracak bir atletik kısası yok Real Madrid'in ve buna ek olarak, Rakocevic'in iki ucu keskin bir bıçak olduğunu hepimiz biliyoruz. Siena, Real Madrid'e göre daha iyi savunma yapan bir takım olarak görünüyor kağıt üzerinde ve bu maçta da bu özelliklerini ortaya koymak isteyeceklerdir. Çok çekişmeli, düşük ve yakın skorlu bir maç bekliyorum. Favorim Siena.

Fenerbahçe Ülker - EA7 Milano: Fenerbahçe Ülker, yeni inşa edilen salonunda ilk maçını oynatacak. Taraftarın bu maça olan ilgisi yüksek olacaktır. Bu sezon istikrarsız ve güven vermeyen bir çizgisi olan Fenerbahçe Ülker'de, parmağından sakatlığı bulunan Roko Ukic'in iyileştiği ve maçta görev yapabileceği söyleniyor. Emporio Armani'ye baktığımızda, skorer forvet Malik Hariston kesin yok, Stefano Mancinelli'nin durumu ise belirsiz. TOP 16 takımları arasında belki de en büyük hayal kırıklığı yaratan takım EA7 Milano. Takım inanılmaz derecede dağınık ve savunma kavramından yoksun. Ribaundlarda, asistlerde ve şut yüzdelerinde adeta yokları oynuyorlar. Hepimizin yakından tanıdığı, çok kaliteli oyunculardan kurulu bu ekip, Scariolo gibi tecrübeli bir koça rağmen bir türlü düzenli bir oyun ortaya koymayı başaramıyor. Fenerbahçe Ülker, bence bu maçı kolayca kazanacaktır. Fark ve yüksek skor bekliyorum. Aksi büyük bir sürpriz olur.

Bizkaia Bilbao - Unicaja Malaga: İspanyolların kapışması, F Grubu'ndaki iddialarını sürdürebilme açısından her iki takım açısından da büyük önem taşıyor. İlk haftayı mağlubiyetle kapayan iki ekip de, Euroleague'in inatçı ve zor takımlarından olarak kabul ediliyor. Unicaja Malaga'da Joel Freeland ve Tremmell Darden forma giyemeyecek. Bilbao cephesinde şutör Janis Blums ve Mumbru'nun durumları kritik ama Mumbru'nun oynaması kesin gibi. Malaga'da geçen hafta muhteşem bir oyun oynayan ve 32 sayı kaydeden Luka Zoric'in üzerindeki sorumluluk yine çok büyük. Banic gibi kurnaz ve dış şutu olan bir uzun ve D'Or Fischer gibi bir güce karşı, tecrübeli Garbajosa'nın desteğine çok ihtiyacı olacak. Bilbao, seyircisinin müthiş desteğiyle içeride son derece coşkulu ve baskılı bir oyun oynuyor. Malaga'nın ise bu atmosfere aşina olmasına rağmen, özellikle  faul problemine girmesi muhtemel. Kısa oyuncuları daha iyi durumda olan Bilbao, Blums oynamaz ise biraz zorlanacaktır ancak yine de Bilbao'nun ipleri, her zaman guardları Aaron Jackson'un elinde. Çok yüksek bir skor beklemiyorum bu maçtan, oldukça sert ve bolca faule sahne olmaya aday bir maç. Bilbao, zor da olsa kazanır.

Panathinaikos - Unics Kazan: PAO, Obradovic, Diamantidis ve Batiste önderliğinde yılların alışkanlığını sürdürüyor. Gelenlere gidenlere rağmen, takım hala son derece düzenli ve tehlikeli. Geçen hafta da EA7'yi deplasmanda farklı geçtiler. CSKA haricinde ikinci favorim de kesinlikle Panathinaikos'tur bu sezon. Ev sahibinde herhangi bir eksik yok. Tarihinde ilk kez Euroleague'e katılan Kazan ise, beklentilerin üzerinde bir başarıyla yoluna devam ediyor. Gruba baktığımız zaman, hiç istemesek de, Fenerbahçe Ülker'i geçip ilk sezonlarında TOP 8'e kalmaları da kimseyi şaşırtmaz sanırım. Kadrosunda çok büyük yıldızlar bulunmayan, takım halinde oynamaya gayret eden ve zaman zaman inanılmaz savunma yapabilen bir takım Unics. Keskin şutörleri de devreye girdiğinde onları durdurmak kolay olmuyor. Ancak geçen haftaki Fenerbahçe maçının ilk yarısında da gördük ki, evinde dahi dirençleri kırılabilen, dağılabilen bir takım. TOP 16 için yaptıkları tek takviye olan Bostjan Nachbar'ın geçen hafta oynayacağını yazmıştım ancak vize sorunu nedeniyle forma giyememişti. Bu hafta Nachbar'dan faydalanabilecekler OAKA'da, ancak o salondan kolay çıkış olmadığını hepimiz biliyoruz. Özellikle oyun kurucu mevkisinde zayıf olduğunu düşündüğüm Kazan, Diamantidis-Calathes ikilisine karşı koyamaz. Farklı PAO galibiyeti beklemek abes olmaz.

Bennet Cantu - Zalgiris Kaunas: H Grubu'nun ilk haftayı mağlup kapatan iki takımının mücadelesi, bol mücadele vaadediyor. Öncelikle iki takımın da sakatlık sorunu yaşamadığını belirteyim. Grup aşamasında çok iyi bir görüntü veren Cantu, pek etkileyici bir yıl geçirmeyen Zalgiris'i ağırlayacak. İhtiyar delikanlıları ve iyi seyircisi ile sahasında çok iyi maçlar çıkaran Bennet Cantu'yu evinde tek devirebilen takım Fenerbahçe Ülker oldu şimdiye dek. İçeride Marconato, Shermadini, Leunen ve Micov gibi iri yarı adamlara sahip Cantu, Greg Brunner'ı da alarak, boyalı alan savunmasına güç kattı. Onların zaten en büyük silahı savunma; geçen hafta Regal Barcelona gibi sonsuz skor opsiyonuna sahip bir takımı, sahasında 65 sayıda tutmaları bunun en güzel göstergesi. Disiplinli, basit ve savunma basketbolu oynayan (bence) sevimli bir takım Cantu. Öte yandan, istikrarsız ve tahmin edilemez Kaunas, fırtınalı bir sezon yaşıyor. Brose Baskets'e deplasmanda fark atıp gruptan çıkmaları hala aklıma. Takımın öne çıkan oyuncularından Sonny Weems, savunulması çok zor ve skor yapma potansiyeli yüksek bir kısa. Bennet Cantu'yu bu ismin zorlayacağını düşünüyorum. İçeride ise resmen kavga olacak. Kudretli Javtokas ve Rakovic'in içeride Marconato ve Shermadini ile verecekleri mücadele sıkı olacaktır. Bennet Cantu iyi savunma yapan bir takım ve Zalgiris'i bu maçta rahat bırakacaklarını sanmıyorum. Zalgiris kısalarının ne vereceği bu maçın kilidi olacaktır. Bence düşük skorlu ancak Cantu'nun kazanacağı bir maç olacaktır.

24 Ocak 2012 Salı

EUROLEAGUE TOP 16 2.HAFTA TAHMİNLERİ

CSKA Moskova-Anadolu Efes:  Anadolu Efes'in sezon başından beri çizdiği portre nedeniyle CSKA galibiyeti uzak bir seçenek değil.  İlk yarıda için verilen 6.5, maç sonu için verilen 12.5 handikap Efes'in bireysel performansa dayanan oyununda sivrilen oyuncu sayısı fazla olmazsa geçilecektir.

Real Madrid-Montepaschi Siena: Siena için ilk yarı 3,5 maç sonu 6,5  sayı handikap verilmiş. Siena'nın oyun düzeninde Real Madrid'in hızlı oyununu durdurabilecek bir sistem takımı olması Siena'nın Madrid'e evinde ilk yenilgisini tatmasını sağlayabilir.

Fenerbahçe Ülker-Emporio Armani Milano: Fenerbahçe Ülker'in handikaplı kazanacağını düşünüyorum. Milano gibi takımlar karşısında  zaman zaman zorlansa da kazanıyor.  Özellikle Ömer Onan'ın sert savunması belirleyici olacaktır. İlk yarı  için 3.5, maç sonu için verilen 7.5 handikap aşılacaktır.

Bilbao -Malaga:  Geçen hafta  Siena deplasmanında beklenen bir mağlubiyet alan Bilbao  Real Madrid karşısında  son anda kaybetti.  Pota altı savunması konusunda Real Madrid'den daha iyi olduğunu düşündüğüm  Bilbao maçı kazanmaya yakın taraf. Yaklaşık bir ay önce oynanan ACB maçında evinde Malaga Bilbao'yu 78-73 yenmişti. Maç sonu için verilen 4,5 handikap aşılır.

Cantu-Zalgiris: Koç değişikliğinin ardından düzelme belirtileri gösteren ve Top 16 turuna kalmayı başaran Zalgiris bu deplasmandan galibiyetle dönebilecek kapasiteye sahip. Özellikle Kalnietis ve Popovic ile oyun kurucu  düzeyinde Cantu'nun önünde.  Beklenenin aksine Zalgiris galibiyeti bekliyorum. Üst seçeneği de düşünülmeli.

Panathinaikos-Unics Kazan: Maç sonu için verilen 11.5 sayı handikapı biraz fazla gibi görünse de  ilk tur maçlarındaki durgunluğu Top 16 ile birlikte  atmış gibi ve haliyle  bu sayı farkını aşabilecek düzeyde. Obradovic  CSKA'nın öne çıktığı bir mücadelede yarışta olduklarını göstermek isteyecektir.  Alt da bir seçenek olarak düşünülmeli.

Galatasaray-Olympiacos: CSKA önünde oldukça toparlanmış görünen Olympiacos  takımlarımız adına biraz korkutucu. Özellikle Hines ile Pero Antic'in artan formaları pota altı savunmasında sorun yaşayan Galatasaray için kötü haber, Dorsey takviyesi de  özellikle Shumpert'den alıamayan katkıyı sıfıra yaklaştıracaktır.  Temsilcimizin tek avantajı seyircisi gibi görünüyor.  Umarım geçen hafta izlediğimiz Olympiacos kendini göstermek için aşırı motive olmuş bir takımdır da bu hafta  sezon başındakine benzer bir takım izleriz.


Maccabi-Barcelona: Barcelona'da Navvarro dönerken Maccabi de  oyun kurma konusundaki sorunlarını büyük ölçüde gidermiş gibi. Maç sonu için Maccabi'ye verilen 0.5 handikap zaten takımların birbirine yakın olduğunu gösteriyor. Maccabi özellikle seyirci desteğiyle galibiyete yakın taraf. Üst seçeneği de düşünülmeli.

EUROLEAGUE'DE HAFTANIN CANLI YAYINLARI

25 Ocak 2012 ÇARŞAMBA
18:15 - CSKA MOSKOVA – ANADOLU EFES
21:00 - FENERBAHÇE ÜLKER – EMPORIO ARMANI MILANO

16 Ocak 2012 PERŞEMBE

20:00 - GALATASARAY MEDICAL PARK – OLIMPIAKOS
21:45 - MACCABI ELECTRA – BARCELONA
 REAL MADRID – MONTEPASCHI SIENA maçı çarşamba günü saat 23:00 itibari ile banttan  yayınlanacak.


Bütün maçlar NTVSPOR ekranlarında olacak.

23 Ocak 2012 Pazartesi

ACB 17.HAFTA SONUÇLARI

Sonuçların ardından 7. ve 8. sıradaki takımlar olan Valencia Basket ve CAI Zaragoza play-off çizgisinin dışına çıktı, yerlerine ise Fuenlabrada ve Lagun Aro yerleşti.