28 Ekim 2011 Cuma

DOMERCANT'IN İNTİKAMI:GALATASARAY -UNICS KAZAN

Uzun cümleler kurmak bu maçtan çıkarım yapmak için gereksiz bir hamle olacaktır.  Oktay Mahmudi iyi bir koç ama kronikleşmiş sıkıntıları var. Jaka Lakovic'e muhtaş olması da bunlardan biri. Efes Pilsen'i yönetirken de benzer hataları yapıp takımı birkaç oyuncunun üstüne yıkmıştı.  Tutku Açık bu maçta  sanki olmaması gerken bir yerdeymiş gibiydi. Hiç umudu yokken birden sahaya sürülmüş ve eline teslim edilen de basketbol topu değil bombaydı sanki. Sadece 10 dakika sahada kaldı Tutku.  Maç 12 sayı fark ile seyrederken bile göze batan bir durumdu Jaka Lakotirdi ama aynı hataları devam ediyor. Kendisi için keşke şimdiki Efes'in başında olsaydı deniliyor ama bu kadroyu yönetemeyeceğini anlamak çok zor değil. vic'e bağlı kalma durumu. Maçı yorumlayan İhsan Bayülken de bizlere sahadaki zihniyetin gerçek yüzünü aktarıyordu.  O top kullanmalı bu top kullanmalı diye bir şey olur mu?  İşte o zihniyet yüzünden Tutku gerekli süreyi alamıyor, Furkan Aldemir faul problemi yaşamadığı halde 16  dakika sahada kalıp tek atış denemesi yapıyor. Pek çok yorumcunun yorumu Galatasaray maç sonlarını getiremiyor şeklinde olacaktır ama Galatasaray hücumda tek ele bağlı kaldığı sürece  istediği kadar maç oynasın yine maçın sonunu getiremeyecektir Euroleague'de. Savrasenko Kazan pota altında en önemli isim, beş faul alıp kenara geliyor ama uzunlar yerine tercih dış oyuncular oluyor.  Oktay Mahmudi kendini çok geliştirse de eski yanlışlarından çoğunu tekrarlamakta ısrar ediyor.

Montepaschi Siena deplasmanına gidecek Galatasaray ki bence  ilk gerçek sınavlarına çıkacaklar.  Sonucu oldukça üzücü olabilir.

Ayrıca grupta Galatasaray ile aynı koltuk için yarışan Unics Kazan yine Türkiye'den galibiyetle dönüyor.

Domercant'ın son saniyelerde attığı iki basket için de bir şey söylemek lazım. Belki fark edilmemiştir ama Domercant bir serbest atış sonrası parmağını  yukarıda Allah var der gibi yukarı doğrulttu.  Efes Pilsen'de oynadığı dönemde Willie Solomon'un zorda kaldığı yerde topu atacak adam modundaydı kendisi. Belki de Oktay Mahmudi'nin kendisini kariyer açısından engellediğini düşünüyor, kim bilir....

64-68

26 Ekim 2011 Çarşamba

EUROLEAGUE MAÇ OYNAMA LİDERLERİ

Euroleague'de 200 maçı geçen ilk oyuncu  AEK ve CSKA formalarını terletmiş olan JR Holden idi. 200ler grubunun son üyesi Nancy karşısında Cantu forması giyen  Gianluca Basile oldu. Basile bu rakama ulaşan 4. isim. 200 rakamına en yakın Türk oyuncular 162şer maçla  Kaya Peker ve Kerem Gönlüm. Bu iki ismi Ender Arslan 158 maç ile takip ediyor.  Yaş itibari ile en avantajlı oyuncumuz da kendisi 200 rakamı için.  Aradaki büyük farka rağmen oyuncularımız 19,20 ve 21. sırada yer alıyorlar.  İlk 10 sıraya baktığımızda karşımıza çıkan tablo şu şekilde:


1. Theodoros Papaloukas       216 maç

2. JR.Holden                          209 maç
  
3. Jaka Lakovic                      203 maç

4. Gianluca Basile                  200 maç

5. Kostas Tsartsaris                195 maç(Pana forması altında bu rakamı geçecektir bu yıl içinde)

6. Derrick Sharp                     195 maç (Geçtiğimiz sezon 40 yaşındaki oyuncunun son sezonuydu)

7. Juan Carlos Navarro          193 maç (Barca forması altında bu yıl sakatlanmazsa 200 ü geçer)

8. Nikola Vujcic                    192 maç (33 yaşındaki oyuncu bu yılı KK Split'te geçirecek)

9. Sergi Vidal                        190 maç(  Gipuzkoa BC'de oynuyor. Euroleague'de bir daha zor maça çıkar)

10. David Andersen              182 maç


 Bu listeyi zorlayacak isimler:


11. Nikos Zizis                     181 maç

14. Pablo Prigioni                174 maç

17. Mike Batiste                  165 maç

İlk 10 dan çıkabilecek gibi görünen iki isim var. Bu isimler Sergi Vidal ve Nikola Vujcic.  Eğer Sergi Vidal geçtiğimiz yıl 21 maçın 10'unda hiç oyuna girmeme durumuyla karşılaşmasaydı belki de kendisi ilk 10 içinde olacaktı.

25 Ekim 2011 Salı

İKİNCİ HAFTAYA NOSTRADAMUSSAL YAKLAŞIM

Unicaja-Zalgiris:  Zalgiris 15 bin seyircisinin önünde aldığı ağır CSKA yenilgisi (13 sayı fark böyle nitlendirildi, 15 bin seyircinin yaşadığı hayal kırıklığı olsa gerek)sonrası göreve geçici olarak sportif direktörü  Vitoldas Masalskis'i getirdi. Unicaja ilk maçında 21 fark yemişti Pana deplasmanında ve bu maç onlar için önemli..  Futbol olsa gazla bir şeyler olur derdim ama Euroleague seviyesinde gaz pek işlemez, +10 bir Unicaja galibiyeti.

CSKA Moskova-Brose Basket: İlk maçında ilk beşi ile korku salan CSKA yine ilk maçında 31 sayı farkla galip gelen Brose'yi +10 sayıyla geçecektir.

KK Zagreb-Panathinaikos: İlk maçında 31 sayı fark yiyen ve bunu zayıf bir takım olan Brose'den yiyen KK Zagreb 15-20 sayı arası bir farkla mağlup olacaktır. Pana işi ciddiye alırsa daha farklı olabilir. 38 yaşına merdiven dayamış Mulaomerovic'in 15 dakika gibi bir süre alması da ilginç bu takımda.

Anadolu Efes-Belgacom Spirou: Türk takımları hakkında yorum yapmaktan hoşlanmıyorum  iş tahmin olunca ama Efes'ten en az 15 fark bekliyorum.

Caja Laboral-Bennet Cantu: Geçtiğimiz hafta evinde 11 sayı farkla Nancy'i yenen Cantu en az 8 sayı fark ile ilk yenilgisini yaşayacaktır. Zor bir deplasmanda  geçen yıla göre gücünü kaybetmiş olsa da iyi bir takımla oynayacaklar.. Galibiyet almaları çok zor.

Galatasaray Medikal Park-Unics Kazan: Kazan takımı daha önce çok fazla karşımıza çıktı alt lig maçlarında. Genelde takımlarımızın mağlubiyetlerle dolu bir seyir defteri var geçmişlerinde. Zor maç.

Montepaschi Siena-Union Olimpija: Siena rahat kazanır. Rehavete düşmezlerse 20 sayı farkı rahat elde ederler. Ama yoğun maç trafiğinde genç oyuncuları deneyebilecekleri ender maçlardanb iri olduğunu unutmamak gerekir.

Olympiacos-Fenerbahçe Ülker:Olympiacos'un durumunda Pana olsaydı yine Pana'yı bir adım önde tutardım, seyircisinden dolayı. Ancak Olympiacos seyircisi çok ateşli bir seyirci değil. İki takım da olumu sinyaller vermedi ama ben Fenerbahçe Ülker'i avantajlı görüyorum.

Real Madrid-Emporio Milano: Şahsi fikrim iki denk takımın mücadelesinde ev sahibi olma ve geçen haftaki Spirou maçındaki 100 sayı atılmasının verdiği coşku ile Real Madrid galip gelecektir.

Regal Barcelona-Asseco Prokom: Bu maçta Barca dememek için biraz uzak kalmış olmak gerekir Euroleague organizasyonuna.  Barca 20 sayı civarı bir fark yakalar. 

Maccabi Tel Aviv-Partizan: Partizan'ın en önemli oyuncusu olarak görülen Pekovic bu maçta fazla etkinlik gösterebilir mi şüpheli. Maccabi ilk maçındaki yenilginin acısını +10 şeklinde çıkarır.

Nancy-Bizkaia Bilbao: Bilbao ikinci maçında ikinci galibiyetini alır. Nancy'nin  Euroleague seviyesinde bir başarı yakalaması zor. Fransız takımlarının atletic olması yetmiyor Euroleague için.

23 Ekim 2011 Pazar

EUROLEAGUE TOP ÇALMA KRALLIĞI

Bu yazıyı aslında hafta içinde 300 barajını geçen Pablo Prigioni'nin etkisiyle yazıyorum. Aklımın ucuna dahi gelmemişti.

Prigioni bu hafta Euroleague'de 300 barajını geçen ikinci oyuncu oldu. Toplam sayı olarak ilk on sıra şöyle Euroleague'de:

1. Theodoros Papaloukas

216 maçta 316 top çalması bulunuyor 34 yaşındaki Yunan oyun kurucunun.

2.Pablo Prigioni

174 maçta 304 top çalması var. Son Fenerbahçe Ülker maçında 6 top çalarak 300 barajını geçti.  İtalyan pasaportlu Arjantinli oyun kurucu 34 yaşında ve daha parkelere veda etmesine çok var(sakatlık filan olmaz umarım).

3.Dimitris Diamantidis

147 maçta 278 top çalan Yunan oyun kurucu henüz 31 yaşında. Bu yıl büyük ihtimal 300 barajını aşacaktır.  İlerleyen yıllarda listenin bir numarasında kendisini görebiliriz.

4.Gianluca Basile

Avrupa'nın keskin şutörlerinden olan 36 yaşındaki İtalyan oyuncunun 200 maçta 259 top çaldığını görüyoruz. Euroleague seviyesinde belki de son yıllarını geçiren Basile bu sezon Bennet Cantu'ya transfer olmuştu.  300 barajına ulaşması zor gibi.

5. J.R. Holden

Amerikalı oyun kurucu uzun yıllar CSKA forması giymişti. Bu dönemde Rus milli takımı ile 2007 Avrupa Basketbol Şampiyonluğu kazanmış ve CSKA forması altında Rusya ligi-Euroleague şampiyonluğu ünvanlarını kazanmıştı. 209 maçta 247 top çalan oyuncu CSKA forması giydiği 9 sezonda 209 top çalmış.

6. Trajan Langdon

O da JR Holden gibi 35 yaşında aktif basketbol kariyerine son verdi. Bir dönem Efes Pilsen forması giyen Amerikalı 167 maçta 216 top çalmış.  Bu sayının 30'u Efes forması ile.

7. Jorge Garbajosa

34 yaşındaki İspanyol oyuncu 137 maçta 211 top çalma istatistiği yakalamış.  Eğer NBA ve Rusya Ligi mücadelesinde geçirdiği toplam 3 yıl Avrupa'da kalsaydı bu rakamı 300 üstü olarak görebilirdik.

8. Jaka Lakovic

33 yaşındaki Sloven oyun kurucu 203 maçta 194 top çalmış. Galatasaray forması giyiyor.

9.Nikola Prkacin

Cibona Zagreb takımında sportif direktörlüğe getirilen 36 yaşındaki Hırvat 145 maçta 190 top çalmış. Uzun yıllar Efes pota altında alan karartan Prkacin de listede Türkiye'ye uğramış isimlerden.

10. Marcus Brown

Bir dönem Efes Pilsen formasını terletmiş olan oyuncu son yıllarını Litvanya'da geçirdi. 178 maçta 184 top çalan oyuncu geçtiğimiz sezon bitimi ile aktif basketbol kariyerine son verdi. 37 yaşındaki  oyuncu Efes Pilsen'de iki yıl oynamıştı.

Listede 22. sırada yer alan Kaya Peker Türk oyuncular içinde ilk sırada(162 maç-157 top çalma), ikinci sırada Mirsad Türkcan(37.) yer alıyor(124 maç-140 top çalma) ve üçüncü sırada Kerem Tunçeri (39.) var(121 maç 138 top çalma)

Eğer ortalamalara bakacak olursak şöyle bir tablo var:

1. Emanuel Ginobili   44 maç 120 top çalma 2.73 ortalama(insan mısın sen?:))
2.Fred House              62 maç 157 top çalma 2.53 ortalama
3. Jeff Trepagnier       33 maçta 76 top çalma 2.30 ort. (Ülker'de geçirdiği sezon 20 maç 61 top çalma)
4. Riccardo Pittis       75 maç 161 top çalma 2.15 ortalama
5. David Vanterpool  75 maç 157 top çalma 2.09 ortalama(Messina'nın CSKA'sındaki önemli savunmacılardandı)
6.Mire Chatman        29 maç 58 top çalma 2.0 ortalama(Beşiktaş Cola Turka formasını 3 yıl giydi, bu yıl  Karşıyaka'da)
7.Charles Smith        79 maçta 159 top çalma 1.99 ortalama(2 sezon Efes forması giymişti)
8. Chuck Eidson        61 maçta 121 top çalma 1.98 ortalama
9.Ricky Rubio           63 maçta 124 top çalma 1.97 ortalama
10. Shaun Stonerook 94 maçta 182 top çalma 1.94 ortalama(hepsi Montepaschi Siena forması altında)

Bu tabloda ilk karşılaştığımız Türk oyuncu karşımıza 118.sırada çıkan Kerem Tunçeri.

YENİ BİR EUROLEAGUE DEPLASMANI-BILBAO



Özellikle oynadıkları ilk Euroleague maçı olan Olympiacos maçının son çeyreğinde görüldüğü üzere Bilbao taraftarı bu yıl Partizan ve Pana taraftarı ile yarışacak gibi. Özellikle son 20 saniyesi çok iyiydi. Bunun bir videosu yok ama maçın tamamınını yer aldığı bir videoda son 2 dakikayı paylaşmak istiyorum. Sırf tribünler için maçları izlenir. Bilbao Arena'nın kapasitesini de ekleyelim.. 10 bin kişilik salon 38 milyon avroya mal olmuş. Henüz iki yıllık bir salon. Kendilerinin de gelişi ile Euroleague Bask  lobisi artmış oldu sanırım. Caja Laboral ile birlikte Bask Country mesajını verecekler.

BİRİNCİ HAFTA TAKIMLARIMIZIN MAÇ İSTATİSTİKLERİ

Terör nedeniyle bu hafta analiz yapma isteğim olmadı. Yine derin analizler yerine spot şeyler yazmayı düşünüyorum. Yazının sonuna gelince sadece üç link de olabilir koca koca paragraflar da, hiçbir fikrim yok..

FENERBAHÇE ÜLKER-CAJA LABORAL


İstatistik bilgilerinden önce Fenerbahçe Ülker'in ani bir silkinmeye ihtiyacı olduğunu söylemek gerek. Avrupa'da bir yerler hedefleyen takımların aldıkları oyuncular ile Fenerbahçe Ülker'in tercihleri gerçekten bir karşılaştırma konusu.  Çok yumuşak bir uzun(Gist) ve oyun kurma konusunda iyi olmayan bir oyun kurucu. Daha ilginci en yüksek beklenti ile transfer edilen Bogdanovic sayı atamadı. Adamın sistemle giden bir takım oyuncusu olmadığı söyleniyordu sürekli, bir iki maç böyle giderse haklılık payı verilebilir bu düşünceye. Ömer Onan gibi takıma ivme kazandıran oyuncular olmasa top 16 bile zor.. Özellikle takımını önemli bir kısmını kaybetmiş, pota altı iyice zayıflamış Caja Laboral karşısındaki görüntüleri gerçekten çok kötüydü.

istatiki tablo

Sefolosha'yı konuşmak için erken..


PROKOM - GALATASARAY

Galatasaray için ilk maçta ilk galibiyet olması açısından önemliydi. Ancak grubun en zayıf halkası olarak görünen Prokom karşısında geri dönüşe izin vermeleri kötüye işaret. Diğer maçlarda  karşılaşacakları rakipleri çok daha donanımlı. Ve Jaka Lakovic her zaman o kadar yüzdeli oynamaz.

istatistik

PARTIZAN- ANADOLU EFES

Daha önce Ermal'in ve Barac'ın kolay faul aldığını söylemiştim Anadolu Efes ile ilgili yazımda. Yine kolayca ekarte edildiler. Şimdilik en önemli sorun bu. Yeni takım olmanın stresini attıkları an Avrupa'da yenilmez bir takım haline gelebilirler. Pionir Arena'da kazanmak zordur, üçüncü çeyrekte rakibi  sahadan silerek kazanmak ise daha zordur. Pekovic karşısında ağır faul problemi yaşayan Efes bu konuya dikkat etmeli. Sinan'daki tutukluğu ise çözemedim. Kinsey'den çok farkı yok gözümde.  Üstündeki toprağı atar umarım.


istatistikler

19 Ekim 2011 Çarşamba

Uzun süredir devam eden ve artık ilginç bir şekilde kanıksadığımız şehit haberlerine bir yenisi eklendi bugün.  Hakkari'de hayatını kaybeden 24 askerimiz ve bugüne kadar hayatlarını bu vatan uğruna feda eden tüm insanlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve halkımıza derin bir uyanış dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor. 

18 Ekim 2011 Salı

AÇILIŞ KRILENKO'NUN



CSKA Moskova deplasmanda Zalgiris'i  13 sayı farkla yendi(74-87). Aslında bu kadar büyük bir fark beklemiyordum. Beni şaşırtan CSKA değil Zalgiris oldu. Maç öncesi değerlendirmede pota altlarının belirleyici olduğunu belirtmiştim.  Zalgiris cephesinin bundan pek haberi yoktu galiba. Sıradan bir takıma oynar gibi başladılar ve ilk çeyrek bittiğinde skor 25-16 olmuştu bile. İkinci çeyrekte CSKA'nın ilk beşi bozulduğu için biraz rahatladı Zalgiris biraz da kendi pota altını korumaya çalıştı ve farkı eritmeye başladı.  Yaklaşık 5 dakika sayı atamayan CSKA karşısınd aikinci çeyrekte farkı ancak bire kadar indirmeyi başardılar. Bu süreçte  CSKA pota altına yaptıkları kamikaze denemeler ile kendilerini durdurdular. Bu süreçte yorulan oyuncular dinlendi kenarda.  Ardından yaklaşık 2 dakika bu bir sayılık fark etrafında döndü maç ve sonra ezici CSKA baskısı geldi.  İkinci çeyreğin sonuna 2.57 kala 31-32 olan maç ikinci çeyrek sonunda 31-44 olmuştu.  İlk çeyrekte Siskauskas son saniyede üçlük atarken ikinci çeyrek sonunda bu kez Lavrinovic üçlüğü kaydetti. Lavrinovic demişken biri baketbolu uzun süredir yorumlayan diğeri yönetmiş iki kişi istatistik kağıdının sayı kısmına bakarak kendisine çok olumlu konuştu ancak sahada kaldığı sürede attığı üçlükler hariç Zalgiris'e çalıştı eleman. CSKA ilk beşinin çok çok gerisinde. Çok sırıtıyor.

CSKA'nın bu geceki oyunu  geçen yılın Olympiacos'unu andırdı.Uzun rotasyonu zor bulunur bir durumdayken  potadan uzakta üçlük için fırsat bekleyen uzunlar gerçekten tuhaf bir manzara idi.  Zalgiris zaten bu alanı savunamda zorluk çekiyor, maça hazırlanmamış bir durumdaydı.  Bunlar kötü işaretler.  Eğer lockout biter ve Krilenko NBA yoluan düşerse CSKA final four bile göremeyebilir.

Zalgiris'e tekrar dönersek üçlük atma niyeti taşıyan Litvanyalı bir oyuncusu dahi yoktu. Avrupa'nın en keskin şutörlerini yetiştiren ülkerlerden biri Litvanya ve onun temsilcisi Zalgiris.  Çok ilginç. Krilenko etkisiyle pota altında alıştıkları işleri de yapamadılar ancak oyunun son bölümlerinde Collins'in üç sayıları hariç bir şey yapmadılar dış şut konusunda.  18 üçlük denemesinde bulunan takım  5 üçlük isabeti yakalarken bunun 3 ü Collins'e ait (3/4). Bu denemelerin çoğu son peryotta geldi.

CSKA bu maçta 13 sayı farklı galip gelmiş olsa da Krilenko 'ya dua etmeli. 17 sayı, 15 ribaund, 5 asist  ve 4 blokla maçı bitirdi. Zalgiris'i pota altından tek başına temizledi gibi.

Maçın tek tek istatistiklerine girmeye gerek yok bence.  Euroleague resmi sitesinde istatistik tablosu şu şekilde yansıtılmış.

Tüm maç CSKA'yı çeska diye telaffuz eden İhsan Bayülken gerçekten sinir bozucuydu. Daha kötüsü ise Krilenko'ya pota altı temizliğinde yardım eden, rakip potada yaptığı mücadele ile dış oyuncuları rahatlatan Krstic'i istatistik kağıdındaki sayı hanesiyle yorumlamasıydı.  Aldığı  5 ofansif ribaundu görüp çark etme çabası da güzldi bu arada. Eleştirilen Krstic maçı 11 sayı ile bitirmiş belirtmek gerekirse.  Pota altı belirleyiciliği olan bir maçtı bu maç. hangi açıdan bakılırsa bakılsın öyleydi. Bunu iki kişi görememiş anlaşılan.. Biri Zalgiris koçu İlias Zouros diğeri ise İhsan Bayülken idi.

Maçın ikinci yarısı yani üçüncü ve dördüncü çeyrekler için söylenecek çok şey yok. Zalgiris arada bir 10 sayı civarına indiriyordu farkı ve ardından aptalca bir hata yapıp yeniden artmasını sağlıyordu.

15 Ekim 2011 Cumartesi

İLK HAFTA ÖNCESİ SONUÇSAL BAKIŞLAR

17 Ekim 2011

Zalgiris-CSKA Moskova


Kağıt üzerinde CSKA önde dursa da başabaş geçecek bir mücadele bizi bekliyor. Farkın çok açılmadığı bir CSKA galibiyeti bekliyorum. Maçın kaderini pota altları belirleyecektir.

19 Ekim 2011

Unics Kazan-Montepaschi Siena

Zor bir deplasman olmasına rağmen yılların sistem takımı için çok zor olmayacaktır. Siena iyi bir başlangıç yapar ve kazanır. Unics'in 60 -70 sayı arası bir rakamda kalacağını düşünüyorum. En az 8 fark olur. diye bir kehanette bulunayım, tutarsa ünlü oluruz belki.

Fenerbahçe Ülker- Caja Laboral

Uğur olsun diyerek Türk takımlarının maçlarını skorsal tahminden kaçınıyorum. Fenerbahçe Ülker Caja Laboral'in değişmeyen sisteminde önemli olan pota altı besleme ve oradan sonuç çıkmazsa dışa döneme organizasyonuna önlem alırsa avantajlı olur. Pau Ribas'a dikkat.

Bennet Cantu-Nancy

İki zayıf ekibin mücadelesi. Biri Fransa şampiyonu diğeri  İtalya finalisti ama  gruptaki rakiplerinden çok uzaktalar. Bu maçta İtalya temsilcisi 10+ fark yakalar.

Prokom-Galatasaray

Galatasaray'ın grupta dördüncülük için muhtemel rakiplerinden, grubun zayıf halkası Prokom ile yapacağı maçta olası yenilgi Galatasaray'ı zor durumda bırakır.

20 Ekim 2011


Partizan -Anadolu Efes

Pionir Arena'da yine muhteşem bir manzara bizleri bekliyor olacaktır. Efes'in tek rakibi o atmosfer.

Spirou-Real Madrid

Geçtiğimiz yıl iki takım da evlerinde oynadıkları maçlarda rakibine büyük farklar atmıştı. Bu yıl bu tekrarlanmaz. Real Madrid +10-15 arası bir şekilde kazanır.

Panathinaikos-Unicaja

Skor anlamında iki takımın da 60-70 arası olacağı bir maç.  4-5 sayı farkla Pana kazanır.

Emporio Armani- Maccabi

Küçük bir fark da olabilir büyük bir fark da ama Maccabi kazanır.

Union Olimpija-Barcelona

Barcelona rahat kazanır. En az 7 sayı fark olur.

Brose Basket-KK Zagreb

Alman ekibi bir süredir Euroleague'de. KK Zagreb ise bu pozisyona biraz yabancı ama ekol farkı ile deplasmandan bir galibiyet çıkarırlar gibi.

21 Ekim 2011

Bilbao-Olympiakos

Bilbao kazanırken biz de Olympiacos'un diğer maçları için daha rahat yorum yapmak için fırsat yakalamış oluruz.

9 Ekim 2011 Pazar

JAKA LAKOVIC- TÜRK TAKIMLARININ BELALISI TÜRKİYE'DE

32 yaşına giren Sloven oyun kurucu daha önce Türk takımlarında oynamadığı halde çok yakından tanıdığımız bir oyuncu.  Yıllarca Euroleague'de mücadele eden takımlarımızın karşısında farklı bir oyun sergileyen oyuncu uzun yıllar boyu Türk basketbolseverlerin Türkiye'de görmek istediği bir oyuncuydu.  Nedenlerinden biri iyi oyuncu olması olsa da asıl nedenin Türk takımlarına karşı sergilediği oyun olduğu söylenebilir.

Jaka Lakovic'in Türk takımları karşısında Euroleague performansları:

Tarihler 19 mart 2003 ü gösterdiğinde OAKA'da ilk kez bir Türk kulüp takımının karşısına çıkıyordu Lakovic.  Pana'nın Ülker'i 78-74 yendiği maçta 20 dakikada 2 sayı, 3 asist ve 4 top kaybı ile oynuyordu, 4 faul yaptığı maçta hiç faul aldıramamış olması o günlerdeki çaylaklığına bir gösterge olabilir.  5 atışta 1 isabet ile maçı bitirmiş.

9 nisan 2003 tarihinde oynanan rövanş maçını Ülker 92-73 kazanırken Jaka Lakovic 28 dakika oyunda kalıp 13 sayı ile takımının en skoreri olmuş, yaptığı 6 asist ile de takımının en çok asist yapan oyuncusu olmuştu.

2004-2005 sezonunda grup aşamasında Pana forması ile Ülker karşısına çıkan Lakovic Abdi İpekçi'deki maçta 26 dakikada 10 sayı, 3 asist ve 3 ribaund ile oynamıştı. Maçı Ülker 2 sayı farkla kazanmıştı(66-64). Rövanş maçında ise Pana 79-72 kazanırken Lakovic 35 dakikada 18 sayı atmıştı.

Aynı sezonun play-off turunda Efes karşısına çıkan Lakovic Efes'i destekleyen bizlerin umutlarını kıranlardan biri olmuştu. OAKA'daki ilk maçta 26 sayı atan Lakovic 4 de asist yaptırmıştı. Pana'nın 57 serbest atış kullanarak tarihe geçtiği maçta 11/17 serbest atış ile oynamıştır. Hakemlerin lehine 13 faul çaldıkları Lakovic maçın son anlarında 5 faul ile oyundışı edilmişti. Maç hakemlerin tüm çabalarına karşın uzatmaya gitmişti ve Pana maçı 102-96 almıştı. Serinin ikinci maçı Abdi İpekçi'de oynanmış ve  75-63 Efes üstünlüğü ile sona ermişti. Jaka Lakovic bu maçt aattığı 20 sayıyla takımının en skoreri olmuştu. Atina'da oynanan son maç ise 84-76 Pana üstünlüğü ile sona ermiş,  lakovic yine bizi şaşırtmayarak 22 sayı ile takımının en skoreri olmuştu.

2005-2006 yılında  baş belamız iki takımımıza da uğramıştı. Grup aşamasında Ülker karşısında  sezonun ilk maçında İstanbul'da 19 sayı atmıştı, maçı da Pana 82-66 kazanmıştı.  Rövanş maçını yine Pana kazanırken Lakovic 14 sayı atıp, 6 da faul aldırmıştı.

Top 16 turunda Efes karşısında  OAKA'da oynanan ve Efes'in 76-73 kazandığı maçta sadece 6 sayı ile oynamıştı, tövanş maçında İstanbul'da 14 sayı üretmişti ve maçı da Pana 55-66 kazanmıştı.

2006-2007 sezonuna girerken takım değiştirip Barcelona'ya gitmişti Lakovic ama yine iki takımımıza karşı oynamayı başarmıştı. Grup aşamasında Fenerbahçe Ülker ile karşılaşan Lakovic Barca'nın 84-70 kazandığı maçta 11 sayı 7 asist ile oynamıştı. İkinci maçta ise İstanbul'da 82-69 Fenerbahçe Ülker'in kazandığı maçta 13 sayı, 6 asist ile oynadı.

Top 16 turunda Barcelona'da oynanan ilk maçta Barca Efes'i 82-79 yenerken Lakovic 15 sayı 6 asist ile oynuyordu. İstanbul'daki grubun 5.maçında ise 12 sayı 5 asist üretti. Maçı Efes 82-78 kazanmıştı.

2007-2008 yılında grup aşamasında yine Fenerbahçe Ülker'in rakibi oldu Barca. Grubun ikinci maçı Barcelona'da idi ve 82-67 Barca üstünlüğü ile sona erdi.  Lakovic 13 sayı 5 asist ile oynadı. İstanbul'da oynanan grubun 9. maçında gülen taraf 78-85 ile yine Barca oldu.  Lakovic de 22 sayı ile maçın en skoreri oldu.

2009-2010 sezonunda yaşadığı sakatlık dolayısıyla çok az maça çıkabilen Lakovic'in çıktığı maçlardan biri de grup aşamasında  oynanan Barcelona-Fenerbahçe Ülker maçıydı. 89-55 Barcelona üstünlüğü ile biten maçta Lakovic kısa sürede 14 sayı ve 3 asist ile oynadı. Takımın bu durumda bile en skoreriydi.

Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe Ülker'in Barcelona deplasmanında 69-61 kazandığı maçta 16 buçuk dakikada 11 sayı üretti. İstanbul'da oynanan ve  Barcelona'nın 75-69 kazandığı maçta 10 sayı  2 asist ile oynadı. Bu maç Avrupa arenasında kendisinin bir Türk takımı ile oynadığı son maçtı belki de.


202 maçta 127 kez ilk beşte sahaya çıktı. Toplamda 2369 sayı atan Lakovic ortalama 11.7 sayı ile oynadı. Yüzde 50lik iki sayı isabeti yakalayan  Lakovic'in yüzde 38.8 üç sayı isabet oranı var. 676 iki sayılık atışlardan, 1065 sayı ise üç sayılık atışlardan attı.  Yüzde 83.7 serbest atış atan oyuncu bu alanda Euroleague'in en iyilerinden.

Bakalım Galatasaray'da Türk takımlarına karşı başarılı olduğu kadar başarılı olabilecek mi?

7 Ekim 2011 Cuma

THY EUROLEAGUE FANTASY CHALLENGE

bwin sponsorluğunda kendi takımınızı kurduğunuz ve yönettiğiniz oyun bir anlamda..şöyle bir sayfası var ilgilenenler için. Marcelinho  Huertas oyun kurucu için iyi bir tercih olabilir...

ZAZA PACHULİA GALATASARAY'DA



D grubu analizinde de Galatasaray pota altından bahsetmiştim. Pek  iç açıcı değiller. Zaza Pachulia bu alandaki eksiklikleri kapatmak adına yapılmış bir transfer oalrak gayet iyi. Ancak lockout bitince  NBA yollarına düşecek. Galatasaray top 16 turuna kalırsa elenen takımlardan yapabileceği iyi bir uzun transferi ile takımı rahatlatabilir, yoksa lockout ne zaman bitecek  endişesi ile çok uyurlar. Zaza ne kadar önemli bir oyuncu olsa da  top 16 turunda  çok büyük katkılar vermesi zor, belirtmek gerekirse.

6 Ekim 2011 Perşembe

THY EUROLEAGUE 11-12 SEZONU ÖNCESİ-4

D GRUBU

 Regal fc Barcelona, Montepaschi Siena, Unics Kazan, Asseco Prokom, Union Olimpija ve Galatasaray 


REGAL FC BARCELONA

Geçtiğimiz yıl Pana karşısında playofflarda elenen Barcelona bu yıla yine iddialı giriyor. Takımın ana iskeletine yıldızlar ekleyen Barcelona bu yıl da şampiyonluğun büyük adaylarından.  Türk basketbolseverler olarak şimdiden bir Anadolu Efes-Barcelona finali beklemekteyiz zaten.


Juan Carloa Navarro, Fran Vasquez, Boniface Ndong,  Erazem Lorbek gibi yıldızların yanına eklenen oyuncular ise şöyle:

Marcelinho Huertas:  1983 doğumlu İtalyan pasaportlu Brezilyalı oyun kurucu geçtiğimiz iki yıl boyunca Caja Laboral'de sergilediği performansla büyük takımların radarındaydı. Geçtiğimiz yaz döneminde Efes Pilsen-Barcelona savaşına olan transferi Barcelona  kazanmıştı.  Kendisinin bir Bask ekibinde oynadığını unutup Katalanca'yı iyi öğrenme şansı bulduğu için Barcelona'ya transfer olduğu geyiğini yapanlar olsa da  Huertas'ın performansı ile Barcelona'ya gittiğini söylemek gerekir. Geçtiğimiz yılı 14 ü ilk beş olmak üzere 20 maçta 28.37 dakika ortalama sürede 10.3 sayı, 5. 5 asist,  3 ribaund ve 2.6 top kaybı ile kapattı.

Chuck Eidson: Sezonun flaş transferlerinden biriydi. Maccabi'nin geçtiğimiz yıl sergilediği başarılı oyunda baş aktörlerden biriydi. Son iki yılı Maccabi forması ile geçiren 31 yaşındaki oyun kurucu geçtiğimiz yıl 9.7 sayı, 3.5 asist, 4.3 ribaund ve 2.6 top çalma istatistiği tutturmuştu. Huertas ile forma mücadelesine girecek olması performansını nasıl etkileyecek merak konusu. Geçtiğimiz yıl 22 maçın 20sinde ilk beş başlamıştı.

C.J. Wallace: Geçtiğimiz yıl Gran Canaria forması ile sergilediği performans ile ligin ağır abisi Barcelona'nın dikkatini çekmeyi başarmış 1982 doğumlu Amerikalı şutör.  Büyük ihtimalle geçtiğimiz yıl kritik anlarda sahneye sürülen Anderson'un yerini alacaktır.


MONTEPASCHI SIENA

Yılın bir diğer Final four adayı. Geçtiğimiz yıl yine grup aşamasında Barcelona ile karşılaşmış ve Barcelona'nın önünde grubu lider bitirmişlerdi(aynı grupta Fenerbahçe Ülker 2. idi). Bir disiplin takımı olan İtalyan temsilcisi genelde yıldız oyuncular yerine takım olma yoluyla başarıya ulaşıyor. Geçtiğimiz yıl play off turunda Olympiacos karşısında yaşadıkları ilk maç yıkımından geri dönmeleri de bunun bir örneği. Bireysel başarı odaklı olmadığını söyledik takım için ama  geçen yıl bir takım dişlisi olan Bo McCalebb bir yaz dönemi ardından takımın yıdlız oyuncusu rolünde olacak. Pianiagiani'ye  takımında bir yıldız olmalı deselerdi herhalde Bo McCalebb konusunda hiç tereddüt etmezdi, bu da takımın bir şansı.

David Andersen: Avustrulyalı basketbolcu NBA'ya gitmeden önce Avrupa'nın en değerli uzunlarından biriydi. NBA'da  işler istediği gibi gitmeyince 31 yaşındaki uzun yeniden Avrupa'da ve sıçrama noktası olan Siena'da.  Euroleague'de attığı 1894 sayıyla en skorerler arasında olan Andersen Euroleague'deki son sezonlarında ceza üçlüğü olayını da gerçekleştirebilen bir oyuncu olmuştu. Bazen pota altını kullanma sorunları yaşayan Siena için iyi bir haber, Smodis'ten çok çekmiş Oktay Mahmuti için kötü bir haber.

DaJuan Summers: Detroit'den transfer edilen  23 yaşındaki şutör oturmuş Siena takımında kendisine rotasyonda yer arayacak.  Sadece iki oyuncu transfer etmiş bir takımda kendini göstermesi için ekstra şeylere ihtiyaç duyabilir.




UNICS KAZAN

Yıllardır Eurocup'da ekiplerimize bela olan Kazan şimdi de Euroleague'de. Eurocup' da geçen yıl şampiyon olan takımın kadrosunda Henry Domercant(Efes'teh hatırlarız kendisini), Savrasenko, Zakhar Pashutin, Lynn Greer( geçtiğimiz yıl FB Ülker kadrosundaydı) ve iki sezon önce GS forması giyen Mike Wilkinson gibi tanıdık isimler var. Galatasaray'ın Top 16 için en büyük rakibi olacaklardır.


ASSECO PROKOM

Polonya ekibi yıllardır Euroleague organizasyonunda yer alan bir ekip. Bazen Avrupa basketboluna önemli isimler kazandırsa da 2009 yılındaki belki de kulüp tarihinin en iyi kadrosunun yaşadığı play-off harici büyük bir başarısı yok. Özellikle o başarıdan sonra takım kadrosundaki önemli isimler ayrılınca top 16yı zor görecek bir hale geldiler.  Bu grup yerine özellikle A veya C gruplarında olsalardı  top 16 ile aynı cümlede adları anılmazdı. Union Olimpija ve Galatasaray'ın iştahını kabarttıkları herhalde bir sır değildir.

UNION OLIMPIJA LJUBLJANA

Galatasaray'ın korkması gereken ekiplerden biri. Zaten Galatasaray'ın gruptaki asıl rakipleri Kazan ve Union Olimpija.  Kadrolarında Türkiye'den tanıdığımız Ratko Varda bulunuyor. Kendisinin hatırladığımız haliyle Galatasaray pota altında kamp kurma ihtimali var.  Özellikle Andric karşısında çok avantajlı olacaktır.  Geçtiğimiz yıl peri masalı yaşayarak grubunu ikinci bitiren Olimpija'nın bu başarısında en büyük faktörlerden olan Goran Jagodnik ve Damir Markota  Galatasaray'ı çok zorlayabilecek diğer oyuncular.

GALATASARAY


Euroleague elemelerini geçen Galatasaray kolay bir gruba düştü. Pota altı rotasyonu Bu ligin epey altında yer alan temsilcimiz rakiplerin de etkisiyle gruptan 3. veya 4. sırada çıkacaktır. Özellikle Luksa Andric dah aönce Cibona ile Euroleague deneyimi yaşmış olsa da çok zorlanacaktır. Furkan Aldemir ve Sertaç Şanlı'nın performansları ise çok önemli olacak. 

Furkan Aldemir: Yıldız adayımız Pınar Karşıyaka'dan transfer edildi.  Genç yaşına rağmen geçtiğimiz  yılalrda önemli işaretler sundu bizlere.. Galatasaray pota altında Songaila'dan dah fazla güven verecektir.


Jaka Lakovic: Yılların tecrübeli kurdu Galatasaray'ın en önemli kozlarından olacaktır. Yıllardır Oktay Mahmuti'nin hayallerini süslüyordu ama bu yaştaki hali için ne düşünüyor bilemeyecem. Sloven oyun kurucu direksiyondaki diğer oyunculalar içinde Ender olduğu düşünülürse çok değerli bir kazanım.

Jamon Lucas: Olympiacos tufanından Galatasaray'a düşen oyuncu. Galatasaray'ın savunmayönüne büyük katkı sağlaması ve skor gücüne ortak olması bekleniyor.  Büyük beklentiler içine girmek hayal kırıklığı yaratabilir.


Darius Songaila: Galatasaray'ın NBA'dan transferi. Litvanyalı oyuncu 8 sezondur NBA'da forma giydi.  Litvanya milli takımında önemli işler yapan oyuncu Galatasaray taraftarının çok şey beklediği oyunculardan ve pota altında Galatasaray'ın eksikliğini kapatabilecek kadrodaki tek oyuncu.

Ender Arslan: Ne desem boş. Oktay Mahmuti'nin Efes antrenörü iken yere oturma derecesine gelip sahada neler oluyor düşüncesine girmesini sağlayan iki baş aktörden biriydi; diğeri Nicholas'dı tabiiki.

Cevher Özer: Beşiktaş'tan transfer edilen isim pota altı dertlere ligde bir nebze çare olabilir, Euroleague grup aşamasında da sırıtmayabilir ama Top 16 ve ilerisi için Pollyanna bile iyi şeyler söyleyemez.

Oktay Mahmuti: İlk iki takımın neredeyse baştan belli olduğu bir grupta top 16 için mücadele edecek. Sürprizleri sever, bazen kendi takımı yapar, bazense kendi takımıan yapılır. Montepaschi ve Barcelona uzunları daha önce uzunlardan üçlük yeme derselerini çokça alan Mahmuti'ye büyük sürprizler yaşatabilirler.  Dikkatli olursa uzun bir aradan sonra yeniden top 16 görebilir. Belli mi olur, yine adı büyük takımlarla anılmaya başlar.

Grup birincisi: Barcelona
Grup ikincisi: Montepaschi Siena
Grup üçüncüsü: Union Olimpija
Grup dördüncüsü: Galatasaray
Grup beşincisi: Unics Kazan
GRup altıncısı: Prokom

5 Ekim 2011 Çarşamba

TÜRKİYE'DEN GEÇEN BİR PROFESÖR



Nikola Prkacin; 1975 yılında Dubrovnik doğumlu pota altı oyun kurucusu 4 yıl Efes Pilsen forması giydi. Arkasında beş oyuncunun savunma yaptığı bir oyun planında bile yararlı olmaya çalıştı.  Bu manzara bir daha görülür mü bilinmez ama bir dönem Efes'i durdurmak Prkacin'i durdurmaktı. Bu durum ne kadar takımın iliğine işlediyse Prkacin o kadar yoruldu, Prkacin ne kadar yorulduysa Efes o kadar çok fırsat kaçırdı. Bir takım düşünün; oyun planında  bir uzunun  üç sayı çizgisinin önünde sol nadiren sağ tarafta topu alması ve sırtı dönük şekilde potaya gitmesi var. Ayrıca pota altından ya bitirecek ya da ters tarafa pas verecektir bu oyuncu. Ters tarafa pas vermesi çok aşırı mucizevi paslar atmasından dolayı değildir, arkasında rakip takımdan beş oyuncunun savunma yaptığı bu zatın bulunduğu tarafta dip çizgiye gitmeyi akıl edebilen bir oyuncu olmadığındandır.  Bugünün büyük koçu Oktay Mahmuti'nin geliştirdiği bu oyun planı  herhalde bir daha görülmeyecektir.

Prkacin Efes formasını ilk kez 2003-2004 sezonunda giydi. 16 maçın 13ünde ilk beş başladı. Sezonu 7.8 sayı, 4.3 top kaybı, 1.5 asist, 1 top çalma ve 1.8 top kaybı istatistiği ile bitirdi.  Bu sezonda kendisinin Efes'deki takım arkadaşları da şöyleydi.

2004-2005 sezonunda ise Top 8'e kadar ilerledi Efes. Bu turda oynanan Panathinaikos maçlarında büyük özverilerde bulundu, diğer oyuncular gibi.  Tüm bu özverilerine rağmen kendini yere atmayı ve hakemi kandırmayı marifet bilen Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi şutörlerinden İbrahim Kutluay'a yapıştırdığı Osmanlı tokadı blok karışımı hareket kendisini bu özveri konusunda bir adım öne çıkarmıştır benim gözümde.  Bu sezonu kendisi 9. 9 sayı, 1.8 asist, 2.5 top kaybı ve 4.6 ribaund ortalaması ile kapattı. Asist konusunda takımın içinde bulunduğu durumu da anlatan bir takımdaşlar tablosu.

2005-2006 sezonu Prkacin'in Efes'de en yorulduğu sezondu. Ermal'in doping cezası nedeniyle çoğu maçta 30 dakika üzeri performans sergilemişti. Sezonu 12.1 sayı, 5.3 ribaund, 2.5 top kaybı ve 1.9 asist ortalaması ile kapatıyordu Prkacin.

2006-2007 sezonu Prkacin'in Drew Nicholas tarafından alt üst edildiği döneme gelir. Drew Nicholas top kaybeder, savunmada Prkacin topu takımına kazandıran güçlü bir savunma yapar, Drew Nicholas şut atar, girmez. Bu sezon Efes Pilsen Barcelona ve Barcelona ile top 16 gruplarında eşleşti ve bir süre üst tur hayali kurdu. Drew Nicholas'ın malca top kayıpları ve  saçma sapan atışları ile kısa sürdü tabii ki. Prkacin yılı 12.1 sayı, 3.9 ribaund ve 1.3 asist ortalaması ile kapattı, 2 de top kaybı ortalaması vardı.  Pana'dan tarihi fark yiyen ve Pana ile gelenek halini alan herkes evinde yenecek anlaşmasını bozan o rezil takım şöyleydi.

2007 yılı Prkacin için veda yılıydı. O gittikten sonra Efes pota altı onu çok aradı. Yıllarca topu Prkacin'e verin o bir şey yaparsa yapar, yapmazsa dış oyuncular siz atış kullanın, insiyatif alın mantığındaki Efes'in yeni bir düzene geçmesi zor olacaktı ama bunun için takımın baştan değişmesi beklenmiyordu.

Prkacin şimdi Cibona Zagreb'de sportif direktörlük görevinde. Belki bir gün yine Efes ile yolları kesişir.

YENİ BİR İSİM VE YENİ BİR BAŞLANGIÇ



Anadolu Efes kanadına biraz eğilmek gerekiyor.. Gerçek anlamda zevk veren bir oyun oynanıyor daha yeni tanışan bu takımda. Bir zamanların Tau'su, geçen yılın Maccabi'si ve iki yıl öncenin Barcelona'sı tadındalar. Oyuncular hissettiriyor bunu. Geçen yıldan takımda kalan oyuncular şu şekilde:

Kerem Tunçeri:  32 yaşındaki oyun kurucu son Avrupa Şampiyonası'nda beğenilmese de takımın önemli oyuncularından oalcaktır.  Yıllarını Efes Pilsen forması ile geçiren oyuncu ilk beş için Ilievski ve Doğuş Balbay ile mücadele edecek. Oyunun gidişatına göre Sinan Güler,  Sasha Vujacic ve Tarence Kinsey de bu mevkide rotasyona girebilir.

Cenk Akyol: Takımın oyunu yönlendirebilecek çok oyuncuya sahip olması onun takımdaki az sayıda gerçek manada şutörlerden olmasına rağmen rotasyonda diplere inmesine sebep oluyor. Ufuk Sarıca olmazsa belki de o rotasyona bile giremeyebilir.


Kerem Gönlüm: 34 yaşındaki  savaşçı uzun oyuncumuz yine sakatlıklar ile uğraşıyor. Zaten sakatlık olmasa doping oluyor, bir şey oluyor.  Yaşına rağmen savaşçı özelliği ve enerjisi kon usunda bir kaybı olmayan ve bunların yanına  tecrübesini koyan Kerem, pota altı Avrupa'nın en iyisi olan takımda forma savaşında zorluk yaşayabilir.  Barac ve Ermal'in faul problemine girme potansiyelleri  rotasyon konusunda yardımcısı olabilir.

Sinan Güler:  Son yıllarda milli takımda çok iyi işler yapan oyuncu bunu Efes'e taşıyamadı.  Bunda Efes'in saçma oyuncu ve koç tercihleri de oldu. Ancak bu yıl zemin müsait. Yılın yıldızlarından biri olacaktır.

Efes'in kadrosunda 2 altyapı oyuncusu ile birlikte 15 oyuncu var. 4 oyuncu geçen yılki kadroda yer alıyordu, bu kadroya  9 yeni oyuncu transfer edildi. Takımdan sezon içinde lockout nedneli ayrılabilecek tek oyuncu Ersan İlyasova. Onun da bir yılı Avrupa'da geçirmek istediği bir sır değil.

Doğuş Balbay: Genel kanaat altyapısından yetiştiği Fenerbahçe(henüz Ülker birleşmesi olmamışken)'ye döneceği yönünde olsa da o yeni yapılanamy agiren Efes'i tercih etti. NCAA 'de en iyi savunmacılardan biri olarak gösterilen oyuncunun Euroleague performansı ve alacağı dakikalar merak konusu. Ancak söylentiler üzerinden gidersek Sinan Güler-Kinsey-Doğuş üçlüsü bir arada oynadığında rakip şutörler bayağı üzülecektir.

Vlado Ilievski: 31 yaşındaki Makedon oyun kurucunun Euroleague'de 11. yılı. Kariyerinin çoğunu Union Olimpija'da geçiren Ilievski 2 yıl Barcelona,  birer yıl Roma ve Siena ve yarım sezon TAU formaları giydi. Geçtiğimiz yıl Euyroelague yönetimi ile sorunlar yaşayan ve Euroelague yönetiminin  oyuncularına lisans vermediği Union Olimpija ile top 16 oynarken 15 maçta 34.48 dakika ortalama süre aldı.  10.8 sayı, 2.5 ribaund ve 4.1 asist ortalamaları tutturdu. Geçtiğimzi yılı büyük ölçüde aynı performasnla geçiren oyuncu '11 Litvanya Avrupa Basketbol ŞAmpiyonası'Nın yıldızlarındandı.

Tarence Kinsey: Son dört yılının üçünü Fenerbahçe Ülker  ile Euroleague ve TBL'de geçiren Kinsey diğer sezonu Cleveland ile NBA'de geçirdi. Savunmacı yönü kuvvetli olan oyuncu Fenerbahçe Ülker'de 22.16 dakika ortalama süre aldı. Bu sürenin bir kısmında yaşanan sakatlıklar nedeniyle oyun kurucu pozisyonunda oynadı. Aslında Fenerbahçe Ülker forması altında çok göze batanb ir isim değildi, ancak hazırlık maçlarında gördük ki Efes'in yeni yapısında Sinan Güler ile birlikte kenardan gelen bir sert savunma direktifi olacak.  Tomas ve Ukic'in gölgesinde kalan geçen yılki performansından sonra adını çok duyacağız gibi.

Esteban Batista: Uruguaylı pota altı oyuncusu Efes adına unuttuğumuz kalın ve kıvrak oyuncu profilini yendien hatırlatacak gibi. Maccabi'de geçen iki sezonun ardından ACB orta sıra takımlarından Fuenlabrada forması giydi. Buradaki performansı ile yine Avrupa basketbolunun yıldızlar arenası Euroleague'e adım attı. Bu kez sırtında Caja Laboral forması vardı. Euroleague mücadelesinde top 16 sonrası başlayan oyuncu üst düzeyde oynanan 10 maçta 8.4 sayı 6.3 ribaund ortalamalarına ulaştı.  Efes rotasyonundaki uzunlarla kendisinin hanesindeki en büyük eksi olan faul problemini kapatacaktır.

Sasha Vujacic: Efes'in bu sezon yaptığı hem tribün hem saha içi transferi. Sharapova aşkıyla yanan yurdum gençliğinin abartması halinde tribün felci yaşayabilir ekibimiz. Ne de olsa basketbol Türk seyircinin henüz tam olarak yıkmadığı bir zemin.  2 adet NBA şampiyonluk yüzüğü bulunan oyuncu skorer yanı ile Efes'e  2 yıl katkı sağlayacak. Yıl sonunda ayrılma oğsiyonu olan oyuncu lockout kapsamında değil.

Dusko Savanovic: Geçtiğimiz yıl Valencia forması ile coşan oyuncu Euroleague en iyi ikinci beşine seçildi. Valencia'nın sezon başındaki çöküşünde takımı silkeleyenlerden biri oldu Pesic'in gelişiyle. Efes'in bu yılki ilk flaş transferi idi.  Yüzde 36.5 lik üç sayı isabeti onu pota altı savunmacıları için zor biri yapıyor. Yıllarca Smodis'ten çeken Efes yeni Smodis'i kendisine almış gibi.

Ersan İlyasova: Ülker altyapısında başladığı yolculuğa Ülker'de fazla oynama şansı bulamadan  NBA'de devam etti. Zaten o dönem geleceğin yıldızı etiketiyle önümüze sürülmüştü. NBA'de fazla şans bulamayınca iki yılını Barcelona'da geçirdi. Barcelona'da oynarken dikkatleri üzerine çekmişti. Yeterli tecrübeninardından yendien NBA yolarına düşen oyuncu lockout ile Avrupa'ya döndü. Bir yıl boyunca Avrupa'da kalmak isteyen oyuncu lockout süresince kulüplerle konuşma imkanı olmadığı için bu amacına henüz ulaşabilmiş değil. Dönüş aşamasında peşinden final four hedefleyen takımların koştuğunu belirtelim.

Ermal Kuqo: Avrupa arenasında Arnavut kimliği ile mücadele eden oyuncu yıllarca Efes forması giydikten sonra bir yıl İspanya yapıp yeniden Efes'e dönmüştü. Geçtiğimiz yıl Galatasaray CC'ye giden oyuncu yeniden Efes Pilsen'de. Ritmini bulduğunda  hücumda çok etkili olan oyuncunun kronik sorunu fauller. Ermal dörtledi lafı kulaklarımıza pek yabancı değil. Nicola Prkacin'den de çok şey öğrenmiş olduğunu unutmayalım.

Stanko Barac: Geçtiğimiz yıla kadar bir türlü olamayan  bir Hırvat uzundu. Geçtiğimiz yıl özellikle Huertas'ın besleme anlayışı ile kendini gösterdi. Son üç yılını geçirdiği Saski Baskonia'dan Efes'e transfer olması da tamamen geçen yılki performansından. Bu yılda bu performansı sürdürür mü bilinmez ama ortam uygun, zemin müsait. Orta mesafeli şutu iyi olan 2.17lik Barac ceza üçlüklerini de değerlendirme konusunda yetenekli. Efes'in uzun rotasyonunda bu konuda sıkıntısı olan oyuncular Batista ve Kerem Gönlüm olacak gibi. Teknik ekibin bu konuyu iyi değerlendirmesi özellikle geçen yıl Barcelona-Pana playoff eşleşmesinde gördüğümüz gibi önemli olabilir(hatırlatırsak; Pana  Ricky Rubio ve Victor Sada'yı boş bırakma taktiği uygulamış ve bu sayede diğer oyuncuları durdurmayı da başarmıştı).

UFUK SARICA: Belki de kadronun en tahmin edilemeyeni. Onun performansı Efes için çok önemli. Bu kadro çünkü 2007 yılının Panası ile iki yıl öncesinin Barcelonası değerinde, hatta ötesinde. En büyük şansı Engin Özerhun'dan uzak kalmasını sağlayan yeni kulüp yapısı ve Çetin Yılmaz olacaktır.

Bir de not düşelim; her ne kadar Ilievski çok iyi bir performans ortaya koymuş olsa da bu yıl bu takımın direksiyonunda Huertas olsaydı şimdiden Final Four için diğer üç takım kim olur sorusuna yanıt arıyor olurduk.

4 Ekim 2011 Salı

THY EUROLEAGUE 11-12 SEZONU ÖNCESİ-3

C GRUBU:

Real Madrid, Maccabi Tel Aviv, Partizan Belgrad, Anadolu Efes, Emporio Armani Milan ve Belgacom Spirou

REAL MADRİD

Öncelikle geçen yıldan bir fark olarak sistem değişimini konuşmak gerekecektir. Aslında Messina'nın alışık olduğumuz sert savunma ve yüksek yüzdeli hücum   oyunundan eser yoktu Madrid'de; ancak bir koç değişikliği ile başlıyorlar sezona. Yeni sezonda koçları geçen yıl ACB 14.lüğünde kalan Lagun Aro Gipuzkoa BC'nin koçu 1967 doğumlu Pablo LASO. Bu karar geçen yıl Power Electronics Valencia ile harikalar yaratan Pesic'in haberini beklerken geldiği için çok daha şaşırtıcı oldu.




Rudy Fernandez: Joventut Badalona forması ile oynadığı oyun ve üzerine İspanya milli takımında yaptıkları 2008 yılında kendisine NBA yolunu açmıştı. 26 yaşındaki şutör lockout bitene kadar Real Madrid için ter dökecek. Kendisinin Euroleague'de tek sezonu 2006-2007 olup 19 maçta 15.8 sayı ortalaması ile oynamış. NBA'de geçirdiği son sezonda 78 maçta 8.6 sayı ve 2.5 asist ortalamaları yakalamış. Takımda kaldığı sürece rakip savunmacıalr için büyük bir tehlike olacaktır.


Martynas Pocius:  Litvanyalı şutör  25 yaşında. Son iki sezonunu Lietuvos Rytas'da geçirdi. Geçtiğimiz yıl Euroleague'de 23.52 dakika süre ortlamasında 10.9 sayı, 2.7 ribaund ve 2.3 asist ortlamaları tutturdu. Yüzde otuzluk üç sayı yüzdesi geçen yılın tamamı ve bir önceki yılın top 16 turunda ortalaması gibi. Bu seviyelerde fazla miktarda atış sonrası kalırsa Madrid saha kenar ekibi le oturmaktan kurtulabilir.


Jaycee Carroll: 1983 doğumlu Amerikalı oyun kurucu son iki sezonunu Gran Canaria 2014 forması ile geçirdi. Eurocup'ta son iki yıldır istatistik olarak yüksek rakamlar tuttursa da Euroleague için ne kadar yeterli olduğu tartışılabilir.


Sergio Llull üzerine kurulu olacak takım, geçen yılın final four bileti ile bu yıla giriyor. Ancak bu yıl öyle bir grupta mücadele edecekler ki Top 16 bile zor.  Grubun 5.trobadan gelen takımı bile onlardan daha güçlü bir ilk beşe sahip.


MACCABI TEL AVIV


Geçtiğimiz yılın finalisti  kadrosundan en büyük kaybı Chuck Eidson'un Barcelona'ya gidişi ile yaşadı. Takımın yaptığı transferler takımın seviyesini en azından olduğu yerde tutacak gibi.  Bir aksilik yaşamazlar ise(play-offda Barcelona, Anadolu Efes gibi takımlarla eşleşmezlerse) kendilerini İstanbul'da izleme imkanı yakalayabiliriz.


Yeni transferlere ve geçen yıldan takımda kalan bazı oyunculara bir bakalım:


Theo Papaloukas: 1977 doğumlu Yunan oyun kurucu  Olympiacos'dan ilk ayrılan oyunculardan biriydi. Bu gemiyi ilk terk ednelerden olmasındai geçtiğimiz yıl Teodosic ile yaşadığı sürtüşme mutlaka etken olmuştur. Formsuz olduğu söylenen bir sezonda 5.4 sayı, 3.8 asist ortalamalrı ile oynadığını belirtirsek pasa dayalı Blatt sisteminde neler yapabileceğini hayal edebiliriz.

Devin Smith: 1983 doğumlu oyun kurucu daha önce Fenerbahçe Ülker'de oynamıştı.  14 maçta 7.9 sayı ortalaması tutturan oyuncu sonraki yıllarını Yunanistan ve İtalya'da geçirdi. Bu dönemde Eurocup'da iyi performanslar sunan oyuncu yeniden Euroleague'de. Eurocup'dan çok az oyuncu Euroleague'de yüksek performans sergileyebiliyor, kendisinden büyük performanslar beklememek lazım, her ne kadar Eurocup en iyi beşine seçilmiş olsa da.


Jordan Farmar: NBA lockoutlarıyla Avrupa basketboluna merhaba diyen bir oyuncu. Onun için iyi bir deneyim olacaktır. David Blatt gibi bir koçla çalıştığı için kendisinden iyi şeyler beklemek hata olmaz. Hızlı bir sistem takımına geldi.


Yogev  Ohayon: Hapoel Jerusalem'den gelen İsrailli oyuncunu ilk euroleague deneyimi olacak.  1987 doğumlu oyun kurucu rotasyonun son adamlarından olmaya aday. Fazla süre bulması zor.


Jon Scheyer: NBA gelişim liginden yapılan bir skorer oyun kurucu transferi. İsrailli oyuncu uzun süre Maccabi forması giyebilir.

 Shawn James: İsrail liginden bir pota altı transferi olarak takıma katılmış. Şimdilik kapalı kutu.


 Jeremy Pargo: 1986 doğumlu Amerikalı oyun kurucu geçtiğmiz sezon takımın en önemli oyuncularından biriydi. Sezonu 29.58 dakika oyunda kalma ortalaması ile bitirirken, bu sürede 13 sayı, 3.5 ribaund ve 4.3 asist ortalamaları tutturdu. Dörtlü finalde 36 dakika ortalama süre alan oyuncu 12.5 sayı, 4 ribaund ve 8 asist ortalaması ile oynadı. Caja Laboral karşısında final 8 de benzer bir performans sergilediğini de söylemek lazım.


Schorsanitis: Ne kadar inanması zor olsa da 1985 doğumlu olan Yunan pota altı oyuncusu geçen yıl beklenen patlamasını yaptı. Olympiacos'da rotasyon oyuncusu olan Sofo, Maccabi'nin ilk beşine yerleşti.Üst düzey maçlarda yaşadığı faul problemini yendiğinde Avrupa'nın en değerlilerinden olması için bir engel kalmayacak.








PARTIZAN BELGRAD


Bu yıl geçen yılki kadrosunun üzerine lockout oyuncuları ağırlıklı bir ekleme yapmış Adriyatik ligi şampiyonu. Miroslav Raduljica'yı da Efes'ten bir yıllığına kiralamışlar. Birlikte oynayan bir ekip,  yapıyı bozmayacak eklemeler, sıkı Yugoslav disiplini ve tabii ki Grobari. Lockout erken biterse sıkıntı yaşarlar ama yine de onları top 16da göreceğimizden eminim, yeni çıkardıkları yıldızlarla. Umarım o yıldızlardan biri Raduljica olur.




ANADOLU EFES


Türkiye'de oynanacak final four için büyük bir yatırım yapan temsilcimiz gruptan rahatlıkla çıakcaktır. Grup birinciliği için Maccabi ile çekişirler. Yaptıkları  yeni yapılanma için ayrı bir yazı yazma zorunluluğu duyduğumdan bu kısıtlı yorumla yetineceğim. Top 16'da olmazlarsa bir sürprizi değil mucizeyi gerçekleştirirler.




EMPORIO ARMANI MILAN

Bu yıla büyük transfer hamleleri ile giren takım koçluk görevine Scariolo'yu getirdi. Ardından da Avrupa'nın önemli oyuncularından seçme bir transfer yaptılar. Gözler üzerlerinde ancak Scariolo faktörü ile ne olur bilinmez. Geçtiğimiz yıl görece güzel kadrosu ile Khimki'nin gruptan çıkamadığını hatırlatmak lazım Scariolo önderliğinde.

Yapılan transferler:

Jacopo Giachetti: 1983 doğumlu İtalyan oyun kurucu son beş sezonda Roma forması ile Euroleague'de mücadele etti. Son iki yıldır top 16 göremeyen Roma'da sadece 2 sezon top 16 mücadelesi yapan oyuncunun 58 maçta 3.5 sayı ortalaması var.


Malik Hairston: Geçtiğimiz yıl Final four oynayan Montepaschi Siena'nın önemli oyuncuları arasında olan oyuncu bu yıl Milano'da. Ortalama 18.42 dakika süre alan oyuncu 8.6 sayı ve 3.2 ribaund ortalamaları ile oynadı. 


Danilo Gallinari: Genç İtalyan şutör lockout boyunca Milano'da olacak. Henüz 20 yaşında  yaşadığı ikinci Euroleague deneyiminde 11 maçta 14.9 sayı ve 4.2 ribaund ortalaması yakalamıştı. Bu 11 maçın birinde hiç sayı atmamış, birinde ise yalnızca 6 sayı atmış.


Antonis Fotsis: Yunan oyuncu Pana'da geçirdiği yılların ardından yeniden Yunanistan dışında. Son şampiyondan ayrılma nedenleri oldukça fazla olabilir; bütçe azaltılması, istediği süreyi alamaması, gelen cazip teklifler... Sebep ne olursa olsun yeniden eskisi gibi korkulan bir oyuncu olacaktır. 


Omar Cook: Unicaja forması ile geçirdiği iki yılın ardından Euroelague patlamasını geçtiğimiz yıl Valencia ile yaşadı. Bu patlama ona transfer gündeminde yer işgal etme ve bol paralı bir Milano seyahati kazandırdı. Bir ara Fenerbahçe Ülker'in de gündemine gelen oyuncu Milano ekibinin oyun kurmadaki ilk seçeneği oalcak.


Drew Nicholas: İstatistiklerine bakınca ne kadar büyük bir oyuncu olduğu hissedilse de biz Efes macerasından kendisini iyi tanırız:) Bir ara Trabzon sokaklarında çokça söylenen bir söz kendisi içn de söylenmişti biraz değiştirilerek; sayı makinesi diye aldık çamaşır makinesi çıktı. Zayıf savunması, takım havaya girmişken kaptırdığı toplar, sürekli top kullanma özelliği rakip takımlar için bir şans.


Ioannis Bourousis: Doping skandalı yüzünden Olympiacos'dan kaçan Bourosis'in yeni durağı Milano ekibi.  Türk takımlarına karşı istatistiklerine ettiği ihanetle bildiğimiz ve bu yüzden çok adını andığımız oyuncu pota altında rahatça sonuca ulaşabilen, faul aldırabilen ve üçlük tehditi bulunan bir oyuncu.  Şimdiye kadar yazdıkalrımda bir oyuncudan bu kadar oyunsal bahsetmedim herhalde, ama Türk takımları olarak bir kendisinden bir de Jaka Lakovic'den çok çektik, sonunda öğrendik:)


Leon Radosevic: Geçtiğimiz yıl çok kötü bir performans ortaya koyan Cibona takımından transfer edilmiş bir genç yetenek. 1990 doğumlu pota altı, geçtiğimiz yılı 9 maçta 12.9 sayı ve 6.3 ribaund ortalamaları ile kapattı.




BELGACOM SPIROU

Elemelerden gelen takım keşke gelmeseydik, bu ne böyle demiştir. Hedefleri D grubuna düşüp tarih yazıp top 16 görmekti ama o tarihi  bir aksilik olmazsa Galatasaray Cafe Crown yazacak. Takımda  Fransa milli takımı ve Real Madrid'den hatırlanabilecek uzun saçlı kötü şutör Gelabale ve NBA günlerinden ve Unicaja forması ile sergilediği performanstan hatırlanacak Çek Jiri Welsch var.

Söylemeye gerek yok sanırım; bırak gruptan çıkmayı tek galibiyet almak bile başarı sayılır.

Grup birincisi: Anadolu Efes
Grup ikincisi: Maccabi Tel Aviv
Grubun 3-5 tahmini çok zor.  Bu sırada 5. sıra için Emporio Milano ve Real Madrid benim favborilerim, ancak Anadolu Efes bile bu kadrosuna rağmen 5. bitirebilir. Ben şansımı Scariolo'nun kötülüğünden yana kullanma taraftarıyım.
Grubun sonuncusu: Biz ne yaptık demekle meşgul olan Spirou


YARIN: D GRUBU VE ANADOLU EFES

ANDREI KRILENKO CSKA'DA


Henüz 16 yaşındayken Spartak St. Petersburg'dan CSKA Moskova'ya transfer olan ve bu takımda iki yıl geçirdikten sonra NBA yolunu tutan Krilenko bu sefer bir dünya yıldızı olarak CSKA'da. 2001 yılında Utah Jazz macerasına başlayan Krilenko tam 10 yıl bu takımda forma giydi. Bu süre zarfında NBA All-Star takımına ve NBA All-Defensive takımına seçildi. Yaptığı bloklarla  adından sıkça söz ettirmişti. Rusya milli takımı ile  2007'de İspanya'da Avrupa şampiyonluğu yaşarken takımın lideri idi,  2011 Litvanya'da ise takımına bronz madalya için büyük katkılar sağladı. 2007'de  FIBA tarafından yılın en iyi Avrupalısı seçilen oyuncu Avrupa Şampiyonasında da mvp seçilmişti. 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda da turnuvanın en iyi beşine seçildi.

CSKA Moskova ile üç yıllık bir sözleşme yapmış Krilenko, NBA'e dönme hakkı saklı olmak şartı ile.  Bu hamle CSKA Moskova'nın B grubunda bir adım daha öne çıkmasını sağlayacaktır.

SASKI BASKONIA- BİR BASK REKLAM AJANSI



1959 yılında kuruldu bu sevimli İspanyol basketbol takımı. Bask bölgesinde  200 bin kişilik bir şehir olan Vitoria'nın takımıdır. Ancak meraklısı olup araştıranlar harici bu ismini bilen yok gibidir. Belki de bu açıdan dünyanın en ilginç kulübüdür.  Yıllarca Avrupa'nın en önemli basketbol liginde önemli başarılar elde eden bir takımdan bahsediyoruz ve asıl adı bilinmiyor. Adı bilinmeyen en başarılı takımdır desek yanlış olmaz sanırım.

Biraz daha tarihine dalalım kulübün.  1983 yılına kadar Caja de Basconia ismiyle geldiler. 1971 yılında ACB'ye yükseldiler. 1983-1986 yılları arasında muhtemelen bir banka olan Caja Alava ismini kullandılar ki Alava Vitoria'da bir bölgenin adı. Ardından  en bilindik isim geldi. Kulüple özdeşleşen TAU. Asllınd ailginç bir durum söz konusudur burada. Kulüp bir Bask kulübü olmasına rağmen kendisi ile özdşleşen marka bir Valencia merkezli seramik şirketidir. Neredeyse dört yıl geçti Caja Laboral isminin alınmasından sonra ve halen Caja Laboral deyince ardından bir hani TAU vardı ya o işte şeklinde bir açıklama yapmak gerekiyor.

1986-2009 arasında tam 23 yıl boyunca TAU Ceramica/TAU Vitoria/TAU ismi kullanıldı. Bu dönemde takımdan büyük isimler gelip geçti. Ve bir sezon başı baktık ki TAU ortalıkta yok, bir takım var; adı Caja Laboral. O günlerde garip gelmişti aslında.  Bugün garip gelmiyor. 23 yıl sonra yine bir Bask şirketi ile devam ediyor yoluna  Saski. Hem de hedefleri arasında Bask kültürünü korumak olan bir banka ile.

Geçmiş yıllarda zevk veren bir basketbol izletmişti bize Baskonia.O basketbolun çarklarından bazıları aslında  Avrupa basketbolunu izlemem diyenlerin de tanıdığı isimler.

Andres Nocioni:  Arjantin milli takımı ve NBA'de başarı ile mücadele eden ismin Arjantin'den dünyaya sıçraması 4 sezon formasını giydiği  Saski sayesinde olmuştu.

Luis Scola: 7 sezon Baskonia forması giymişti. Adını  da bu forma ile duyurmuştu. Ardından Arjantin milli tkaımı ile daha geniş kitlelere yayılan bilinirliliği NBA ile iyice genişlemişti.

Tiago Splitter: O da 7 sezon boyunca TAU forması giydi. Yıllar içind enasıl geliştiğini görmek, Luis Scola'nın boşşluğunu doldurup ben de NBA yolcusuyum mesajını vermesini görmek gerçekten güzeldi.  Scola ve onun sayesinde  pota altında güzel şeyler seyretmiştik.

Velimir Perasovic:  Doksanların ortasında o da uğradı  bu takıma. Yıllar sonra koçluk da yaptı. 2006 yılında Prag'daki final fourda takımın başında o vardı.

Pablo Prigioni: Adı TAU ile özdeşleşen bir isim Prigioni. Tam 9 yıl bu takımda oynadı.  2yıllık Madrid macerasında bile insanlar onu TAUlu olarak anıyordu. Şimdi son demlerinde yine Baskonia'da.

Igor Rakocevic: Belki de en iyi dönemini bu forma ile yaşadı. Skorer kimliğinde TAU'nun payı yüksek, ona tahammül eden takımı gibi.

Marcelinho Huertas: Brezilya takımındaki oyunu ile dünyada bilinen bir isimdi ama bir yıldız değildi. Yıllarca ACB'de oynadı, hatta bir İtalya yapıp döndü ama kaderini Caja Laboral belirledi. İkinci sınıf bir oyun kurucu olmaktan iki yılda  Barcelona'nın almak için fedakarlıklar yaptığı bir oyuncu haline geldi.

Arvydas Macijauskas: Kalaşnikof belki de bu ünvanı ve NBA biletini TAU'ya borçlu. Kurulan yıldız yaratma tezgahından NBA bileti kaptı. Pek varlık gösteremeden geri döndü ve sakatlıkların etkisi ile kariyerini sonlandırdı. Asla TAU'daki gibi keskin bir şutör izlenimi vermedi, pek çok oyuncu gibi.

 Jose Calderon: TAU'nun tezgahından geçen bir başka günümüz yıldızı. 2005 yılındaki final four ikinciliğinde takımdaydı.

Jorge Garbajosa: Profesyonelliğe ilk adımını burada attı. Sonrasında Malaga forması ile müthiş performans sergileyerek Avrupa'nın en iyilerinden biri oldu.

Predrag  Drobnjak: Yıldızlığa doğru ilk adımlarından birkaçını Efes'de atan oyuncu NBA macerası sonrası  Vitoria'da konaklamış.



Miroslav Beric: 1997-1999 yılalrı arasında Vitoria şehrine uğramış.

Roko Ukic: Hırvat oyun kurucunun ilk sıçrama tahtası idi TAU. Buradan Barcelona'ya , oradan da dolambaçlı bir yolla NBA. Ardından gelişmiş bir şekilde Fenerbahçe Ülker. BElki de kariyerinde oyun geliştirme adına katkı sağlamadığı ender oyunculardan biri Ukic.

Serkan Erdoğan: Ülker ile TAU'ya karşı mücadele etmişti. Bir sonraki sezon belki de bu mücadeledeki performansının karşılığı olarak TAU'ya transfer olmuştu. 2006 Prag ve 2007 Atina final four organizasyonlarında takımının en önemli şutörü idi.

Kaya Peker:  Serkan'ın açtığı kapıdan içeri girip geri dönen bir oyuncu. O geri dönüşten sonra Beşiktaş'ta yaptığı sıçrama dışında hep geri gitti.

Ender Arslan: Yarım sezon kadar burada oldu Ender. Euroleague'de 9/14 lük bir üşlük isabet oranı yakaladı. Hatta ligde oynadığı maçlarda da coşmuştu o dönem. Durmadan üçlük atıyordu. Ama bir yerden sonra normal Ender'e dönünce Türkiye yolları gecikmedi.

Baskonia'nın başarılarına gelirsek:

ACB: 2001-2002,2007-2008 ve 2009-2010 sezonlarında şampiyonluk. 97-98, 2004-2005, 2005-2006 ve 2008-2009 sezonlarında finalist.
İspanya Kral Kupası: 1995,1999,2002,2004,2006 ve 2009 yıllarında şampiyonluk.
İspanya Süper Kupa: 2005,2006,2007,2008 yılında şampiyonluk.
Eurocup: 1994,1995 finalist, 1996 şampiyon.
Euroleague Final Four:  2001 ve 2005 yılında finalist, 2006 yılında üçüncü ve 2007, 2008 sezonlarında sonuncu.

Bu yıl yine pek çok silahlarını kaybetmiş bir şekilde başlıyorlar lige. Üç sezondur  Caja Laboral forması ile Euroleague oynayan Pau Ribas bu yılki yıldız adayları. Geçtiğimiz sezon en fazla attığı sayı 9. Ama bakılmasın bu rakama. İspanya süper kupa karşılaşmalarında  en fazla sayı atan oyunculardan biri kendisi.

Bir parantez  de San Emeterio'ya. Daha iki yıl öncesine kadar rotasyon oyuncusuyken geldiği nokta gerçekten çok değerli. Geçtiğimiz yıl Euroleague'de normal sezonda en çok dakika alan oyuncuydu.


İçinde zeplin dolaştırdıkları hoş salonun adı Fernando Buesa Arena. 10 bin kişilik bir kapasiteye sahip.