31 Ocak 2012 Salı

EUROLEAGUE TOP 16 3.HAFTA TAHMİNLERİ

Unics Kazan-Olimpija Milano: Unics'in Pana deplasmanından sürpriz bir galibiyetle dönmesi ile grupta işler iyice çığrından çıktı.  Olimpija Milano yani Emporio Armani Milan   grubun en zayıf halkası.  İlk yarı için 3,5 maç sonu için 7,5 handikap verilmiş iddaada.. Bence  geçmiş iki maçın ilk yarılarını geride kapatan bir  Unics varlığında sadece maç sonu tercihi daha mantıklı. Milano temsilcisinin bu maç son şansı.. Bunu da unutmamak gerek.  Önümüzde iki senaryo var.. Ya Unics aşırı sert savunma yapacak  ve Milano buna karşılık vermeye çalışacak ya da   Milano oyunun  başından itibaren kötü oldukları savunma yerine hücumu düşünecek.. İlk seçenek bize Milano'nun çok  düşük bir skora çakılı kalması olarak dönüp 143.5 sayı altını işaret eder ama ikincisi  ise üstü.. Benim görüşüm bu maç üst bitecektir..

Olympiacos- Anadolu Efes: Bence uzak durulması gereken bir maç. Ne olacağı hiç belli değil. Sezon başında oynanan Two Nations Cup'da iki takım arasında büyük bir uçurum vardı.  Geçen sürede Efes yerinde sayarken Olympiacos  bir tkaım olma yolunda adımlar attı. Tek şans Efes pota altının daha güçlü olması... İlk yarı için 2,5 maç sonu için 4,5 handikap verilmiş Efes lehine..  153,5 da toplam sayı sınırı..  Bu yıl şu ana kadar oynadığı 5 büyük maçtan  0 galibiyet çıkarıp en farklı mağlubiyet rekorunu genişleten bir Efes'in Atina deplasmanında ne yapacağı aslında  içimde bir yerlerde  bağırıyor ama düşünmek dahi istemiyorum.


Real Madrid-Bilbao Basket: İddaada Bilbao lehine ilk yarı için 5,5 maç sonu için ise 9,5 handikap verilmiş.. Bu maçı Madrid kazanacaktır büyük ihtimalle ama  10 sayı fark olmaz.   Özellikle Alex Mumbru bu dönemde çok formda ve  rakibin şutörlerini kilitleyebilecek yetenekte bir oyuncu. 157.5 gibi bir toplamn sayı alt/üst seçeneği var ki çok rahat değil söyleyebilmek.. 

CSKA Moskova-Galatasaray: Bu maçta maç sonu için 17.5 handikap verilmiş..  İyi bir risk değil.. İlk yarı sonucu için verilen 9.5 handikap daha mantıklı. Galatasaray 10 sayı gibi bir farkla yenilirse dahi önemli bir sonuç elde etmiş olacaktır.

Fenerbahçe Ülker-Panathianikos: Panathinaikos için geçen haftaki büyük sürprizin ardından kazanılması gereken bir maç. Özellikle oyun kurucu ve pota altı konusunda çok ağır basıyor Pana.   Maç sonu için FB Ülker'e verilen 6.5 handikap bence seyircinin desteğiyle  geçilmeyecektir.. Ufak farklarla biten bir maç olması muhtemel..  Ayrıca toplam sayı 147'yi geçmez ve alt olur.

Barcelona-Zalgiris: Zalgiris bu grupta büyük ihtimal üçüncü olacak takım. Handikap olarak maç sonuna verilen 15.5 büyük bir fark.. Bence 10 sayıyı aşmaz fark..  Aşarsa da 11-12 gibi bir fark olur.   143.5 sayı barajı da aşıllır.

Cantu-Maccabi Tel Aviv:  Maç sonu için 5,5 ilk yarı için ise 2,5 handikap verilmiş..  Şahsi görüşüm Cantu kadrosunda Maccbi'ye sorun çıkarabilecek tek oyuncu Basile. Bunu Blatt da görüyordur ve  tecrübesi ile  bu sorunu oluşmadan önleyecektir..  İlk yarı ve maç sonu iin tercihim Maccabi'den yana.  148,5 ise toplam sayı da pek mantıklı değil, alt olur.

Malaga- Siena: Siena'nın kaybetmesi sürpriz olur. Malaga lehine verilmiş 0.5 handikap  da Siena'yı tercih etmek için uygun bir ortam yaratıyor.. Maç sonu için 152.5  barajı aşılır.

TOP 16 3.HAFTA YAYIN PROGRAMI


01 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA
 
20:45 - OLYMPIACOS – ANADOLU EFES 
 
02 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE  

18:15 - CSKA MOSKOVA – GALATASARAY MEDICAL PARK
20:30 - FENERBAHÇE ÜLKER – PANATHINAIKOS

 Maçlar NTVSPOR'da olacak.

27 Ocak 2012 Cuma

MUCİZEYE İZİN YOK

Galatasaray Medical Park, evi Abdi İpekçi'de oynadığı ilk Top16 maçında Olympiakos'un uzatmada 78-77 mağlup ederek, ikinci maçında ilk galibiyetini aldı. Baştan sonra yüksek atmosferde geçen, çok kaliteli basketbolun oynanmadığı ancak son derece heyecanlı bir maç izlediğimizi söylemek yanlış olmaz. Ancak maçın uzatmaya gitmemesi gerekirdi, Galatasaray maçı 40 dakikada kazanmayı hak edecek kadar iyi bir oyun ve mücadele sergilemişti keza.

Bu sezon, son yıllarda alıştığımız görüntüsünden uzak olan Yunan devi Olympiakos, neredeyse grup aşamasında Euroleague'e havlu atacakken, son maçlarda toparlanmış ve Fenerbahçe Ülker'in ardından A Grubu'nu ikinci sırada tamamlamıştı. Bourousis, Teodosic, Papaloukas, Nielsen, Halperin gibi birçok önemli silahını kaybeden Olympiakos'un güvencesi, önce efsane koç Ivkovic, ardından da yıldız oyun kurucu Vassilis Spanoulis gibi görünüyordu. Özellikle uzun rotasyonunda yaşadığı sıkıntının ardından, Caja Laboral'den Richard Dorsey ve Banvit'e gönderilen oyun kurucu Kalin Lucas'ın yerine Partizan'dan gelen Acie Law'ın takıma bir şeyler katması bekleniyordu. Galatasaray Medical Park ise - özellikle iç sahada - Oktay Mahmuti önderliğinde, tam onun kişiliğini yansıtan bir takım görüntüsü sergiliyordu. Sert savunması, topa uyguladığı sıkı baskı ve büyük mücadelesi ile içeride oynadığı maçlarda taraftarını memnun eden bir görüntü sergileyen Galatasaray ise Darius Songaila ile yolları ayırma kararı almadan birkaç gün önce, genç Sırp uzun Boris Savovic ile anlaşmıştı. Zaza Pachulia'nın Atlanta Hawks'a dönmesine Songaila'nın formsuzluğu da eklenince, Galatasaray MP için uzun rotasyonu sıkıntısı baş göstermişti ve Savovic'in vereceği katkı merak konusuydu.

Geçen hafta CSKA karşısında iyi direnen Olympiakos - en azından kendi adıma - tam bir kapalı kutuydu. Yeni transferlerin takıma intibak edip etmediği dışında, ne yapacağı asla belli olmayan Pero Antic, Printezis ve Papanikolaou gibi oyuncular, maçı öngörülemez bir hale sokuyordu. Ve elbette ihtiyar Ivkovic'in müthiş basketbol aklı... Galatasaray'ın ise aşağı yukarı ne yapacağı belliydi, maç sonuna kadar kavgayı sürdüreceklerdi. Fark açılsa da, kapansa da, özellikle geçen yıl Olympiakos forması giyen Jamon Gordon'ın ve Jaka Lakovic'in önderliğinde bütün oyuncuların mücadeleden vazgeçmeyeceği artık bilinen bir gerçekti. Maça iyi başlayan Galatasaray oldu. Özellikle Lakovic'in hücumdaki etkinliğine Andric'in de katılmasıyla öne fırladılar. Olympiakos ise özellikle kısaları ile skor bulmaya gayret ediyor, pota altı savunmasında açıklar veriyordu. İlk çeyrek 15-15 eşitlikle bitti ancak ikinci çeyrekte Galatasaray fırtınası esti. Özellikle Cevher Özer'in beklenmedik derecede agresif ve iyi oyunu ve hızlı hücumlardan bulunan kolay basketler ile fark bir anda 10 sayıyı buldu ve ilk yarı 42-28 Galatasaray üstünlüğüyle neticelendi.

Yeni transfer Savovic için yorum yapmak için henüz çok erken ancak bir Zaza etkisi yapmayacağı çok aşikar. Yine de Shipp'in içeriye verdiği destek ve Furkan'ın insanüstü gayretiyle Galatasaray ilk yarıda pota altında gayet iyi göründü. Bunun bir diğer nedeniyse, Kyle Hines dışında bütün Olympiakos uzunlarının adeta sefilleri oynamasıydı gerçekçi olmak gerekirse. Üçüncü periyotta da Galatasaray üstünlüğü sürdü ancak maç henüz kopmamıştı: 57-47. Son çeyrekte Euroleague'in en acı (elbette rakipler için) gerçeklerinden biri olan Spanoulis sahneye çıktı. Printezis ve genç Sloukas'ın da yardımlarıyla üst üste sayılar bulan Pire temsilcisi, farkı kapadı ve maç dengelendi. Galatasaray'ın hücumda tıkanmasının başlıca nedenleri Lakovic'in yorulması ve sürekli denediği zorlama atışlar ve ribaundlardaki üstünlüğün sona ermesiydi. Tam maç elden gidiyor derken Gordon sahne aldı. Sezon başındaki ön eleme maçlarını gözlerimin önüne getirdi Jamon Lucas'ın inanılmaz oyunu. Hücumda tamamen tıkanan Galatasaray'ı, adeta tek başına maçta tutmayı başardı. Olympiakos ise, son dakikalara 3-4 sayı geride girmesine rağmen, faul haklarını doldurmadığı için peş peşe 4 defa Lakovic'e faul yapmak zorunda kaldı onu faul çizgisine gönderebilmek için. Maçın bitmesine 3 saniye kala, serbest atışı sokan Lakovic, Galatasaray'ı 3 sayı öne geçirdi: 69-66

Artık maç bitmiş gibiydi ancak Sloukas orta sahanın çok gerisinden attığı üçlükle maçı uzatmaya götürdü. Bu inanılmaz bir atıştı ve bir Euroleague sezonunda belki bir veya iki kez gerçekleşebilecek bir şeydi. Yunan ekibi çok morallenmiş, Galatasaray ise büyük bir şaşkınlık içindeydi. Açıkçası uzatmada maçın kaybedileceğini düşündüm o şut girdiğinde. Ancak Mahmuti inadı uzatmada da sürdü. Gordon'un hücumda inisiyatifi tümüyle ele aldığı ve takımın geri kalan oyuncularının son derece candan savunma yapmaya devam ettiği uzatma periyodunda çok sayı izleyemedik. Olympiakos'un Kyle Hines ile sıkça hücum kullanması, onlar adına dikkat çeken hücum stratejisiydi. Yine Hines'ın kaçırdığı bir serbest atışın ardından Gordon, rakip potaya yüklendi ve sol eliyle bıraktığı atışla maçı Galatasaray'a getirdi: 79-78.

Uzatmanın sonucu 9-8 Galatasaray lehineydi ve maç kazanılmıştı. Seyircilerin büyük tezahüratı altında, Galatasaray MP belki de bu sezon ilk kez bir 'hedef' maçtan galip ayrılmanın coşkusunu yaşıyordu. CSKA ve Efes'in ardından grupta 3. sıraya yerleşen Galatasaray için artık daha ileriye bakmak adına bir fırsat var. Efes'in çok iyi olmayan görüntüsü, Galatasaray'ı ve hatta hala Olympiakos'u grup ikinciliği için iştahlandırıyor. CSKA'nın bu gruptan birinci çıkması garanti gibi görünüyor. Belki de ikincilik düğümünü onların düşük motivasyon ile çıktıkları ve kaybettikleri bir maç çözecek. Kim bilir, bu grupta hala her şey ortada...

26 Ocak 2012 Perşembe

SALON YENİ TAKIM ESKİ


Fenerbahçe Ülker, yeni salonun açılış maçında dün gece Euroleague’in en büyük hayal kırıklıklarından biri olan EA7 Milano’yu konuk etti. Özellikle muhteşem skorbordu ve modern görünümüyle oldukça etkileyici görünen Fenerbahçe Ülker Sports Arena, tıklım tıklım dolu tribünler önünde güzel bir maça sahne olamadı maalesef. Fenerbahçe Ülker, uzun zamandır ilk defa tam kadro ile maça çıktı. Parmağı kırılan Roko Ukic’in de katılımıyla, özellikle hücumda daha düzenli bir takım izleyeceğimizi umuyordum açıkçası maç öncesinde ve kolay bir galibiyet bekliyordum.

Fenerbahçe Ülker, maça Roko Ukic, Ömer Onan, Bojan Bogdanovic, James Gist ve Gasper Vidmar beşiyle başladı. EA7 Milano ise, Omar Cook, Alessandro Gentile, Stefano Mancinelli, Antonis Fotsis ve Ioannis  Bourousis ile sahaya çıktı. Atletik ve skorer forvetleri Malik Hairston’un olmaması onları hücumda olumsuz anlamda etkileyecekti ancak ben bunun defansif açıdan Milano’ya bir katkı ve düzen katacağını düşünenlerdendim. Özellikle altını çizmek istediğim noktalardan biri de, potanın çemberlerinin çok sert olması. Hatırlayanlar olacaktır, Darüşşafaka Ayhan Şahenk Spor Salonu’nun ilk açıldığı zamanlarda da, şut sokmak müthiş zordu. Fenerbahçe Ülker Sports Arena da aynı sıkıntıyı oyunculara yaşattı. Özellikle çembere temas ederek sayı olan atışlar çok azalıyor doğal olarak bu sertlik düzeyi fazla olunca. Buna bir önlem olarak, iki takım da dış şuta fazla ağırlık vermeden, potaya yüklenerek, yakın atışlar bulmayı hedefledi maç boyunca. 

Maçın ve salonun ilk basketini de Marko Tomas, içeri drive edip yaptığı jump-shot ile kaydederek tarihe geçti. Sezon başından bu yana kadrosunun kalitesine oranla çok başarısız bir seyir izleyen Milano temsilcisi, oyunun her bölgesinde çok dağınık ve savruk bir takım olarak değerlendiriliyordu. Bununla doğru orantılı olarak, yetenekli Yunan pivot Bourousis, belki de kariyerinin en kötü maçlarından birini oynuyor, geçen yıl Valencia formasıyla başımıza bela olan oyun kurucu Omar Cook ise çok silik görünüyordu. Ukic'in dönüşüyle daha organize olmasını beklediğimiz Fenerbahçe hücumları ise, onun oynamadığı maçlardan pek de farklı görünmüyordu. Uzunların istisnasız hiçbiri - rakibin uzunlarının kötü oyununa rağmen - bir varlık gösteremedi maç boyunca. Buna koç Spahija'nın anlamsız rotasyon hamleleri de eklenince, maçta kaliteli basketbol adına hiçbir şey ortaya koyamadık. EA7 Milano'nun maç boyunca yaptığı en iyi şey, savunmada iyi geri koşmaları oldu. Öyle ki, sadece 3-4 fast-break atabildi Fenerbahçe Ülker ve bu yüzden skoru koparmayı bir türlü başaramadı. İlk yarıda Stefano Mancinelli'nin fizik üstünlüğünü kullanmak adına yaptığı post-up'lar ve genellikle bire bir oynanan Fenerbahçe Ülker hücumlarıyla geçti: 30-28

İkinci yarıda maçı koparmak adına birkaç hamle deneyeceğini düşünüyordum Spahija'nın ancak pek umduğumu bulamadım. Hücumda Ukic ve Bogdanovic'in bireysel denemeleri dışında bir stratejimiz yok gibiydi ve topu dolaştırmayı bir türlü başaramıyorduk. Zaten bunu, maçı (toplamda) sadece 7 asist ile bitirmemizle rahatça görebiliyoruz. EA7 ise, Drew Nicholas'ın üçlükleri ve Fotsis&Rocca ikilisinin giderek artan mücadelesi ile oyuna tutunuyordu. Maçı sadece 8 oyuncu oynatarak tamamlayan EA7'ye karşı, 11 oyuncu kullanıp belli bir oyun tutturamamak ve farkı arttıramamak ise Fenerbahçe Ülker adına çok eksi bir faktör olarak göze çarptı. Son periyotta kopacak gibi olan maçta Fotsis ile ayakta kalan EA7, fark 2 sayıyken yine Fotsis'in kaçırdığı üçlükle maçtan 65-63 mağlup ayrılmaya razı oldu. 

Maç hakkında gerçekten söylenecek çok olumlu şey yok iki takım adına da. Son derece kalitesiz ve kötü bir oyun oynandı. Özellikle koç Spahija'nın Vidmar'ı, sonra da bir ara Tomas ile Bogdanovic'i resmen benche gömmesi izleyenlere saç baş yoldurdu. İkinci oyun kurucu Curtis Jerrells ve power forvet James Gist'in dağınık ve sorumsuz oyunları da buna tuz biber ekti. En azından rahatlıkla TOP8'e kalmasını beklediğim Fenerbahçe Ülker, Unics Kazan'ın deplasmanda Panathinaikos'u mağlup etmesiyle gruptan çıkamama tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bundan sonra her maç final ve bu takım finalleri hiç iyi oynamıyor...

25 Ocak 2012 Çarşamba

KAÇ KEZ İFLAS ETMEK GEREKİR DEFTERİ KAPATMAK İÇİN??

CSKA Moskova 96 -68 Anadolu Efes

Maçın çok az bir kısmını izleyip kapattım. Gerçekten de dayanılacak bir durum değil gördüğümüz.  Sezon başından itibaren yaptığım analizlerin aynısını görüp aynı şeyleri yazmak gerçekten bunaltıyor bir yerden sonra.  Ufuk Sarıca diyoruz her hafta.. Kim çıkıp Olympiacos'un kadrosu Efes'den daha iyi diyebilir..  Gelecek hafta göreceğiz ki Olympiacos iyi bir takım, kaybetseler bile bunu diyeceğiz. Çünkü başlarında bir koç var  takımı hangi sisteme uyguni nasıl oynamalı bunun hesabını yapıyor kaç aydır.  Takım kadrosuna bakınca ya beklenen patlamayı yapamamış oyuncular  ya da altyapıdan gelen yıldız adayları var.  Ufuk Sarıca ile Ivkovic yer değiştirse Olympiacos galibiyet alamazdı Euroleague'de, Anadolu Efes de birinci bitirirdi o grubu. Ama ne oldu, Efes son yılların en kötü Maccabi'sinden  kendi Avrupa kupaları tarihinin en ağır mağlubiyetini aldı.  Real Madrid'in sezonun ikinci 100 sayı barajını aşan maçının galibi olmasını sağladı ki ilk maç da yine Real Madrid'indi, ama rakibi Spirou idi.  Aynı takımlara İstanbul'da da boyun eğdi Efes. Çünkü karşısındaki takımı çözebilecek bir taktiği yoktu. 

Efes yönetimi anlaşılan parayı çok bulmuş, batıracak yer arıyor.  Şu kadro Messina, Pesic gibi isimlerin elinde  ters eşleşme olmasa çok rahat dörtlü final görebilir.. Ilievski filan da konuşmazdık büyük ihtimalle. İstanbul'da oynanacak bir dörtlü finalde de bu takım çok şanslı olurdu. İşin ilginci iki koç da boştaydı ve iki koç da  Efes bu bütçeyi sağladığı takdirde düşünemden gelirdi.  İzlerken bunalıyorum ama en çok Savanovic ve Kerem Tunçeri'ye üzülüyorum.  Böyle bir işin içinde olmayı hak etmiyorlar..

Başta sorduğumu tekrar sorma ihtiyacı hissediyorum; KAÇ KEZ İFLAS ETMEK GEREKİR DEFTERİ KAPATMAK İÇİN??





TOP16 2. HAFTA TAHMİNLERİ

Anadolu Efes'in Sinan Erdem Spor Salonu'nda Galatasaray MP'ı mağlup ettiği ve Fenerbahçe Ülker'in Unics Kazan deplasmanından anlamsız bir şekilde mağlubiyetle ayrıldığı ilk haftanın ardından, TOP16 heyecanı 2. hafta maçlarıyla sürüyor. Bugün de maçların öncesinde takımların durumlarını ve tahminlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

CSKA Moskova - Anadolu Efes: Euroleague'in tartışmasız favorisi CSKA, 2. haftanın ilk maçında temsilcimiz Anadolu Efes'i ağırlıyor. 11 maç sonunda hala kaybetmeyen CSKA'da, coach Kazlauskas'ın şikayet edecek fazla bir şeyi yok gibi görünüyor. Asi oyun kurucu Milos Teodosic bile, tam anlamıyla olmasa da, sisteme ayak uydurmuş görünüyor. İki takımda da herhangi bir eksik bulunmuyor. Ermal Kuqo ve Tarence Kinsey yavaş yavaş maç ritmi bulmaya başladı ve Kerem'i dinlendirebilmek adına transfer edilen Oliver Lafayette, ile maçta fena bir görüntü vermedi. Efes cephesinde Vujacic ve Savanovic'in katkılarının bariz bir şekilde arttığını görüyoruz ancak pota altındaki Barac sıkıntısı hala sürmekte. CSKA, adeta kusursuza yakın bir takım ve bu maçı rahat kazanacaktır. Anadolu Efes için ise sonuçtan ziyade, maksimum performanslarını test edebilme adına, gelecek için önemli bir maç. Ne kadar direnecekleri, gelecekleri adına bir gösterge olacak. Yüksek skorlu ve farklı bir CSKA galibiyeti sürpriz olmaz.

Real Madrid - Montepaschi Siena: TOP 16 F Grubu'nda ilk haftayı galibiyetle kapatan iki ekibin mücadelesi, haftanın en güzel maçlarından biri olmaya aday. Unicaja Malaga karşısında Nicola Mirotic'in son saniye basketiyle galip gelen Real Madrid, çok iyi bir görüntü sergilemedi ilk haftada. Siena ise, Bizkaia Bilbao'yu sanılandan kolay geçti. Maç öncesinde, Real Madrid cephesindeki en büyük sıkıntı Mirotic'in sakatlığı. Onun durumunun belirsizliği dışında bir sorun yok kadroda. Siena'da uzun süredir sakat olan Kaukenas yine yok ancak Ksistof Lavrinovic'in bir ihtimal sahaya çıkması söz konusu. Real Madrid'in uzunları gerçekten çok kaliteli ancak Siena'nın buna verecek cevabı var. Bence maçın kilidini dış savunmalar çözecektir. Rodriguez, Suarez, Singer, Llull ve Carroll'un performansları, özellikle savunmada çok önemli. Bo McCalebb ve özellikle Rakocevic'in ne yapacakları da Siena açısından hayati derecede önemli. McCalebb'ı durduracak bir atletik kısası yok Real Madrid'in ve buna ek olarak, Rakocevic'in iki ucu keskin bir bıçak olduğunu hepimiz biliyoruz. Siena, Real Madrid'e göre daha iyi savunma yapan bir takım olarak görünüyor kağıt üzerinde ve bu maçta da bu özelliklerini ortaya koymak isteyeceklerdir. Çok çekişmeli, düşük ve yakın skorlu bir maç bekliyorum. Favorim Siena.

Fenerbahçe Ülker - EA7 Milano: Fenerbahçe Ülker, yeni inşa edilen salonunda ilk maçını oynatacak. Taraftarın bu maça olan ilgisi yüksek olacaktır. Bu sezon istikrarsız ve güven vermeyen bir çizgisi olan Fenerbahçe Ülker'de, parmağından sakatlığı bulunan Roko Ukic'in iyileştiği ve maçta görev yapabileceği söyleniyor. Emporio Armani'ye baktığımızda, skorer forvet Malik Hariston kesin yok, Stefano Mancinelli'nin durumu ise belirsiz. TOP 16 takımları arasında belki de en büyük hayal kırıklığı yaratan takım EA7 Milano. Takım inanılmaz derecede dağınık ve savunma kavramından yoksun. Ribaundlarda, asistlerde ve şut yüzdelerinde adeta yokları oynuyorlar. Hepimizin yakından tanıdığı, çok kaliteli oyunculardan kurulu bu ekip, Scariolo gibi tecrübeli bir koça rağmen bir türlü düzenli bir oyun ortaya koymayı başaramıyor. Fenerbahçe Ülker, bence bu maçı kolayca kazanacaktır. Fark ve yüksek skor bekliyorum. Aksi büyük bir sürpriz olur.

Bizkaia Bilbao - Unicaja Malaga: İspanyolların kapışması, F Grubu'ndaki iddialarını sürdürebilme açısından her iki takım açısından da büyük önem taşıyor. İlk haftayı mağlubiyetle kapayan iki ekip de, Euroleague'in inatçı ve zor takımlarından olarak kabul ediliyor. Unicaja Malaga'da Joel Freeland ve Tremmell Darden forma giyemeyecek. Bilbao cephesinde şutör Janis Blums ve Mumbru'nun durumları kritik ama Mumbru'nun oynaması kesin gibi. Malaga'da geçen hafta muhteşem bir oyun oynayan ve 32 sayı kaydeden Luka Zoric'in üzerindeki sorumluluk yine çok büyük. Banic gibi kurnaz ve dış şutu olan bir uzun ve D'Or Fischer gibi bir güce karşı, tecrübeli Garbajosa'nın desteğine çok ihtiyacı olacak. Bilbao, seyircisinin müthiş desteğiyle içeride son derece coşkulu ve baskılı bir oyun oynuyor. Malaga'nın ise bu atmosfere aşina olmasına rağmen, özellikle  faul problemine girmesi muhtemel. Kısa oyuncuları daha iyi durumda olan Bilbao, Blums oynamaz ise biraz zorlanacaktır ancak yine de Bilbao'nun ipleri, her zaman guardları Aaron Jackson'un elinde. Çok yüksek bir skor beklemiyorum bu maçtan, oldukça sert ve bolca faule sahne olmaya aday bir maç. Bilbao, zor da olsa kazanır.

Panathinaikos - Unics Kazan: PAO, Obradovic, Diamantidis ve Batiste önderliğinde yılların alışkanlığını sürdürüyor. Gelenlere gidenlere rağmen, takım hala son derece düzenli ve tehlikeli. Geçen hafta da EA7'yi deplasmanda farklı geçtiler. CSKA haricinde ikinci favorim de kesinlikle Panathinaikos'tur bu sezon. Ev sahibinde herhangi bir eksik yok. Tarihinde ilk kez Euroleague'e katılan Kazan ise, beklentilerin üzerinde bir başarıyla yoluna devam ediyor. Gruba baktığımız zaman, hiç istemesek de, Fenerbahçe Ülker'i geçip ilk sezonlarında TOP 8'e kalmaları da kimseyi şaşırtmaz sanırım. Kadrosunda çok büyük yıldızlar bulunmayan, takım halinde oynamaya gayret eden ve zaman zaman inanılmaz savunma yapabilen bir takım Unics. Keskin şutörleri de devreye girdiğinde onları durdurmak kolay olmuyor. Ancak geçen haftaki Fenerbahçe maçının ilk yarısında da gördük ki, evinde dahi dirençleri kırılabilen, dağılabilen bir takım. TOP 16 için yaptıkları tek takviye olan Bostjan Nachbar'ın geçen hafta oynayacağını yazmıştım ancak vize sorunu nedeniyle forma giyememişti. Bu hafta Nachbar'dan faydalanabilecekler OAKA'da, ancak o salondan kolay çıkış olmadığını hepimiz biliyoruz. Özellikle oyun kurucu mevkisinde zayıf olduğunu düşündüğüm Kazan, Diamantidis-Calathes ikilisine karşı koyamaz. Farklı PAO galibiyeti beklemek abes olmaz.

Bennet Cantu - Zalgiris Kaunas: H Grubu'nun ilk haftayı mağlup kapatan iki takımının mücadelesi, bol mücadele vaadediyor. Öncelikle iki takımın da sakatlık sorunu yaşamadığını belirteyim. Grup aşamasında çok iyi bir görüntü veren Cantu, pek etkileyici bir yıl geçirmeyen Zalgiris'i ağırlayacak. İhtiyar delikanlıları ve iyi seyircisi ile sahasında çok iyi maçlar çıkaran Bennet Cantu'yu evinde tek devirebilen takım Fenerbahçe Ülker oldu şimdiye dek. İçeride Marconato, Shermadini, Leunen ve Micov gibi iri yarı adamlara sahip Cantu, Greg Brunner'ı da alarak, boyalı alan savunmasına güç kattı. Onların zaten en büyük silahı savunma; geçen hafta Regal Barcelona gibi sonsuz skor opsiyonuna sahip bir takımı, sahasında 65 sayıda tutmaları bunun en güzel göstergesi. Disiplinli, basit ve savunma basketbolu oynayan (bence) sevimli bir takım Cantu. Öte yandan, istikrarsız ve tahmin edilemez Kaunas, fırtınalı bir sezon yaşıyor. Brose Baskets'e deplasmanda fark atıp gruptan çıkmaları hala aklıma. Takımın öne çıkan oyuncularından Sonny Weems, savunulması çok zor ve skor yapma potansiyeli yüksek bir kısa. Bennet Cantu'yu bu ismin zorlayacağını düşünüyorum. İçeride ise resmen kavga olacak. Kudretli Javtokas ve Rakovic'in içeride Marconato ve Shermadini ile verecekleri mücadele sıkı olacaktır. Bennet Cantu iyi savunma yapan bir takım ve Zalgiris'i bu maçta rahat bırakacaklarını sanmıyorum. Zalgiris kısalarının ne vereceği bu maçın kilidi olacaktır. Bence düşük skorlu ancak Cantu'nun kazanacağı bir maç olacaktır.

24 Ocak 2012 Salı

EUROLEAGUE TOP 16 2.HAFTA TAHMİNLERİ

CSKA Moskova-Anadolu Efes:  Anadolu Efes'in sezon başından beri çizdiği portre nedeniyle CSKA galibiyeti uzak bir seçenek değil.  İlk yarıda için verilen 6.5, maç sonu için verilen 12.5 handikap Efes'in bireysel performansa dayanan oyununda sivrilen oyuncu sayısı fazla olmazsa geçilecektir.

Real Madrid-Montepaschi Siena: Siena için ilk yarı 3,5 maç sonu 6,5  sayı handikap verilmiş. Siena'nın oyun düzeninde Real Madrid'in hızlı oyununu durdurabilecek bir sistem takımı olması Siena'nın Madrid'e evinde ilk yenilgisini tatmasını sağlayabilir.

Fenerbahçe Ülker-Emporio Armani Milano: Fenerbahçe Ülker'in handikaplı kazanacağını düşünüyorum. Milano gibi takımlar karşısında  zaman zaman zorlansa da kazanıyor.  Özellikle Ömer Onan'ın sert savunması belirleyici olacaktır. İlk yarı  için 3.5, maç sonu için verilen 7.5 handikap aşılacaktır.

Bilbao -Malaga:  Geçen hafta  Siena deplasmanında beklenen bir mağlubiyet alan Bilbao  Real Madrid karşısında  son anda kaybetti.  Pota altı savunması konusunda Real Madrid'den daha iyi olduğunu düşündüğüm  Bilbao maçı kazanmaya yakın taraf. Yaklaşık bir ay önce oynanan ACB maçında evinde Malaga Bilbao'yu 78-73 yenmişti. Maç sonu için verilen 4,5 handikap aşılır.

Cantu-Zalgiris: Koç değişikliğinin ardından düzelme belirtileri gösteren ve Top 16 turuna kalmayı başaran Zalgiris bu deplasmandan galibiyetle dönebilecek kapasiteye sahip. Özellikle Kalnietis ve Popovic ile oyun kurucu  düzeyinde Cantu'nun önünde.  Beklenenin aksine Zalgiris galibiyeti bekliyorum. Üst seçeneği de düşünülmeli.

Panathinaikos-Unics Kazan: Maç sonu için verilen 11.5 sayı handikapı biraz fazla gibi görünse de  ilk tur maçlarındaki durgunluğu Top 16 ile birlikte  atmış gibi ve haliyle  bu sayı farkını aşabilecek düzeyde. Obradovic  CSKA'nın öne çıktığı bir mücadelede yarışta olduklarını göstermek isteyecektir.  Alt da bir seçenek olarak düşünülmeli.

Galatasaray-Olympiacos: CSKA önünde oldukça toparlanmış görünen Olympiacos  takımlarımız adına biraz korkutucu. Özellikle Hines ile Pero Antic'in artan formaları pota altı savunmasında sorun yaşayan Galatasaray için kötü haber, Dorsey takviyesi de  özellikle Shumpert'den alıamayan katkıyı sıfıra yaklaştıracaktır.  Temsilcimizin tek avantajı seyircisi gibi görünüyor.  Umarım geçen hafta izlediğimiz Olympiacos kendini göstermek için aşırı motive olmuş bir takımdır da bu hafta  sezon başındakine benzer bir takım izleriz.


Maccabi-Barcelona: Barcelona'da Navvarro dönerken Maccabi de  oyun kurma konusundaki sorunlarını büyük ölçüde gidermiş gibi. Maç sonu için Maccabi'ye verilen 0.5 handikap zaten takımların birbirine yakın olduğunu gösteriyor. Maccabi özellikle seyirci desteğiyle galibiyete yakın taraf. Üst seçeneği de düşünülmeli.

EUROLEAGUE'DE HAFTANIN CANLI YAYINLARI

25 Ocak 2012 ÇARŞAMBA
18:15 - CSKA MOSKOVA – ANADOLU EFES
21:00 - FENERBAHÇE ÜLKER – EMPORIO ARMANI MILANO

16 Ocak 2012 PERŞEMBE

20:00 - GALATASARAY MEDICAL PARK – OLIMPIAKOS
21:45 - MACCABI ELECTRA – BARCELONA
 REAL MADRID – MONTEPASCHI SIENA maçı çarşamba günü saat 23:00 itibari ile banttan  yayınlanacak.


Bütün maçlar NTVSPOR ekranlarında olacak.

23 Ocak 2012 Pazartesi

ACB 17.HAFTA SONUÇLARI

Sonuçların ardından 7. ve 8. sıradaki takımlar olan Valencia Basket ve CAI Zaragoza play-off çizgisinin dışına çıktı, yerlerine ise Fuenlabrada ve Lagun Aro yerleşti.

21 Ocak 2012 Cumartesi

ACB'DE 17. HAFTA PROGRAMI



 21 Ocak 2012


 Assignia Manresa | Unicaja    20:00
Blusens Monbus | Gescrap Bizkaia     21:00


22 Ocak 2012

FC Barcelona Regal | CAI Zaragoza   13:15
Asefa Estudiantes | Lucentum Alicante  13:30
UCAM Murcia | Lagun Aro GBC  13:30
FIATC Mutua Joventut | Valencia Basket  13:30
Baloncesto Fuenlabrada | Blancos de Rueda Valladolid  13:30
Cajasol Banca Civica | Gran Canaria 2014  13:30
Real Madrid | Caja Laboral  19:00


TOP 16 İLK HAFTA SONUÇLARI

18 Ocak 2012 Çarşamba


19 Ocak 2012 Perşembe

  















20 Ocak 2012 Cuma

EUROLEAGUE.NET REZALETİ

Avrupa basketbolunun zirvesi denince akla gelen lig belli; Euroleague.  Birkaç gün önce yeni bir site yapılanmasına gittiler. Görünüm olarak ufak rütuşlar olsa da asıl değişim nedeni bugün görüldü. Yeni görünüme geçen site bu akşam 21:45 itibari ile içindeki bütün sayfaları iki sayfaya yönlendirdi.  Biri internet üzerinden Euroleague maçlarını canlı yayınlayan euroleague.tv adresi diğeri ise  maçların anlık skor ve istatiki bilgilerinin olduğu maç sayfalarının siyah zeminde sıralandığı ve bu maçları canlı takip etmek için ulaşılacak linklerin bulunduğu sayfaydı. Bu süreçte oyuncular ve takımalr hakkındaki bilgi depolarına erişim imkanı yoktu ayrıca Euroleague hakkında haberleri kesinlik kazanmadan vermeyen bir site olduğundan güvenilir kaynak olarak gördüğümüz sitenin haber kısmına da ulaşılamadı. Bu sürede biz de blogda sorun yaşadık. Çünkü bazı fotoğrafları Euroleague.net'den almıştık ve bu fotoğrafların kaynağına da ulaşamadık. Özellikle slider show kısmında sorun yaşadık. Tabiiki bunlar bizim kısa sürede düzeltebileceğimiz sorunlardı ancak bilgileri büyük bir kazanın iki kepçesi olarak  görülebilecek bölümler adına kapatmak Avrupa basketbolunun bir numaralı organizasyonun resmi sitesine yakışmadı.

19 Ocak 2012 Perşembe

UMUTSUZ GECENİN YILDIZI

 Anadolu Efes 68- Galatasaray 60


İki Türk takımının mücadelesi bize büyük bir zevk yaşatmalıydı ancak ben dün gece izlediğim Olympiacos yüzünden büyük bir umutsuzluğa düştüm. Sezon başından itibaren Galatasaray pota altında görülen zaafiyetin bu kadar uzun süre geçmesine rağmen bir türlü düzelmemesi, Efes'in iç dış dengesi denilen şeyden bihaber oyunu ve kolay dağılabilirliği...  Aradaki 8 sayı fark??? İşte onun adına kadro farkı deniliyor.  İddiamda geri adım atmıyorum.. Elit bir koçla final four oynayabilecek bir kadro Efes'inki. Pesic'in takımı üzerine kurduğu ve ona özel hücumlarla  beslettiği Savanovic kaos basketbolu içinde  bu kadar büyük bir performans sergiliyorsa  onu kullanabilecek bir koçla birlikte neler yapabilir düşünmek gerekir. 

Maçı genel itibari ile baştan sona değerlendirmek için çok fazla kelimeye gerek yok. Üçlük isabetleri ile farkı yakalayan Efes pota altından oynamayı unuttuğu sıralarda Galatasaray'In geri dönüş çabaları kaçan basit atışlarla son buluyordu. Üçüncü çeyreğe kadar böyle sürdü. Arada atılan  üçlükler ve orta mesafeli şutlarla skoru dengede tutan bir Efes vardı sahada.  Galatasaray ise pota altında yığılan Efes savunmasını açacak atışları yapamıyor ve pota altında basit atışlar kaçıyordu.  Galatasaray'ın iki sayılık isabet oranı 18/42. Bu atışların çoğu direk pota altından potaya bırakılan toplar.  Rakip pota altında bu kadar kötü olan kendi pota altında nasıldı sorusunun yanıtı ise Efes hanesinde yazılı 15 hücum ribaundu ile açıklanabilir. 

Üçüncü çeyrek ise Efes için pota altını yeniden hatırlamak anlamı taşıdı.  Barac'a dışardan Vujacic'den gelen katkı ile  Galatasaray'ın farkı  kapatma çabaları sonuçsuz kaldı. Bu süreçte Galatasaray adına ayakta duran tek isim Gordon da yorulunca  son çeyrek orta sahaların ortadan kalktığı bir futbol müsabakası gibi oldu.  Galatasaray'ın pota altından kaçırdığı şutlar gerçekten ilginçti. Buna karşın Efes'in bozulan dengeyi bir türlü sağlayamaması ve faul ile soluklanma istemi  bir koç faktörü idi sanırım.

Maçla ilgili en akılda kalıcı şey Savanovic'in performansı oldu. Neredeyse 16 sayının tamamını ilk çeyrekte attıktan sonra ribaund toplamaya yöneldi. Maçı da 17 ribaund ile bitirdi. Eğer 5 numara pozisyonunda oynayan yetenekli ama özel pozisyonlara ihtiyaç duyan oyuncular daha iyi beslenseydi ya da beslenirse bu performansı çok sık izleyebiliriz.

Ve Umutsuz Gece... Dün CSKA karşısındaki Olympiacos'u izlerken büyük bir şaşkınlık yaşadım. Çok çok büyük oynadılar. Ellerindeki tek yıldız Spanoulis. Avrupa'nın bu yılki en iyisi CSKA karşısında bu silahları durduğu halde takım oyununu çok iyi oynadılar. Bu akşam izlediğim kadro zaafiyeti çeken Galatasaray ile  koç sorunu ile boğuşan Efes'in Olympiacos karşısında işleri çok zor.  En kolay geçilebilecek ikinci idi Olympiacos.  Dusan Ivkovic'in  yıldızsız takımını ibretle izleyip bir gün sonra yıldızlarla donatılmış bir takımın bireyselliğe sığınışını izlemek gerçekten üzücü.

18 Ocak 2012 Çarşamba

İTİNA İLE MAĞLUP OLUNUR

Fenerbahçe Ülker, Top 16 G Grubu'nun açılış maçında Unics Kazan deplasmanından 76-71 mağlup dönüyor. İlk yarısını domine ettiği ve 17 sayı farkla önde bitirdiği maçtan bu şekilde ayrılmak, elbette çok üzücü ancak maalesef beklenmedik de değil. Sezon başından beri süregelen sorunları, tıpkı bizlerin ekran başında izlediğimiz gibi izleyen coach Spahija, Euroleague tarihine geçecek bir mağlubiyet yaşadı, yaşattı.

Maç öncesi koş-koş yani open-court basketbolun lehimize olacağını, Kazan'ın tempolu oynamayan bir takım olduğunu yazmıştım. Ayrıca Domercant ve Lydel'in keskin şutörler olduğunu ve iyi kontrol edilmeleri gerektiğini de belirtmiştim. Maalesef, basketbolun gerektirdiği hiçbir şeyi yapamadığımız garip bir ikinci yarı sonrası, elimizden büyük avantajı kaçırdık. Kazan maça, Samoylenko, Lydel, Domercant, Wilkinson ve Jawai beşiyle başladı. Fenerbahçe Ülker ise Jerrells, Ömer, Tomas, Gist ve Vidmar ile sahaya çıktı.

Maçın gidişatı aşağı yukarı belliydi Fenerbahçe adına. Vidmar erken fauller alacak ve yerine Oğuz Savaş girecek, Bogdanovic ve Preldzic dış oyuncuların yerine oyuna dahil olacaktı büyük ihtimalle. Nitekim öyle de oldu. Artık hiçbir şey beklemediğim Vidmar ve Gist ikilisinden yine yarar yerine zarar gördük. Beklediğimden çok daha az süre alan Savrasenko'nun yerine oynayan Jawai ve özellikle Veremeenko, pota altımızı yol geçen hanına çevirdiler. İlk yarıda farkı açmamızın sebeplerinden olan dış adam savunması, oyuncularımız diri olduğundan oldukça ön plana çıktı ancak, yorgunluk ve konsantrasyon kaybı neticesinde Kazan'ın üç dış adamı Lydel, Domercant ve Samoylenko çift haneli sayılarla maçı tamamladılar. Burada büyük eşleşme avantajımız, Ukic'in olmamasına rağmen, oyun kurucu pozisyonundaydı. Yaşlı Samoylenko ve dirençsiz Greer karşısında Jerrells'in enerjisi ve Engin'in aklıyla çok ağır basacağımızı düşünüyordum. Yapmamız gereken her şeyi, ilk yarıda gerçekleştirdik. Jerrells'ın, özellikle Greer oyundayken onun üzerinde uyguladığı iyi baskı, Bogdanovic ve Ömer'in isabetli şutları ve en önemlisi sahanın her tarafında yapılan katı savunma ile Kazan'ı ilk yarıda çaresiz bıraktık. İlk yarıda doğru basketbolun doğrularının çoğunu ortaya koyduk.

İkinci yarıya Samoylenko ve Lydel'in tempo arttırması ile başladı Kazan. Çok seçenekli bir kadrosu olmayan ve neredeyse 7-8 kişiyle maçı tamamlayan Kazan'ın yorulmasını beklerken, üst üste gelen isabetli şutlar ve sert savunmalar, rakibi inanılmaz morallendirdi. 3. periyotta başlayan çöküş, hücumda berbat tercihler ve Lydel'in isabetli şutlarıyla hızlandı. Tüm bu kötü gidişe coach Spahija, sadece 4 kısaya dönerek reaksiyon vermeye çalıştı ancak elbette başarılı olamadı. Uzunlarımıza göre çok çabuk olan Veremeenko'nun da pota altında etkinliğinin artmasıyla son periyota başa baş bir skorla girildi. Son periyotta da devam eden başıboş ve dağınık takım görüntüsü, Henry Domercant'ın peş peşe soktuğu şutlarla sürdü ve kaçınılmaz son, yani mağlubiyet geldi: 76-71.

Bu maçı kaybetmek için her şeyi yaptı Fenerbahçe ikinci yarıda ve son derece haklı bir mağlubiyet aldı. Artık takımın ne oynadığına önce coaching ekibinin, ardından da oyuncuların karar vermesi gerek. Yoksa Top 16 hala yolun sonu olmayabilir ve bir şans daha ele geçebilir.

MASAL GERÇEKLE BİTTİ

Unics Kazan 76- 71 Fenerbahçe Ülker

Fenerbahçe Ülker Top 16'nın açılış maçında Kazan deplasmanındaydı.  İlk yarı sonunda Bogdanovic'İn sayıları ve Ömer Onan'ın savunması ile 17 sayılık bir fark yakaladı temsilcimiz ancak bu bir masaldı ve gerçekten uyanmak için ikinci yarının başlaması gerekiyordu.   Gerçek ritmini bulan Kazan ile birlikte geldi. Maç sonu fark beklenilen ölçüde olabilir ama maçın başından itibaren Fenerbahçe Ülker hep bir dağılmanın kenarındaydı.  El üstü üçlüklerle açılan fark ve Tv başında haklı çıkayım mantığındaki yorumcunun  etkisiyle Fenerbahçe Ülker iyi göründü. Gerçek ise farklıydı. Gist ve Jerrels bu seviyenin oyuncuları değil kesinlikle. Gist için basketbol smaç ve bloktan ibaret bir şov. Jerrels ise sayı atmakla bir şeyler başardığını sanan bir oyun kurucu.  İkisi de Fenerbahçe Ülker için kambur. Koç faktörü ile kendini kanıtlama derdine düşen Emir ise iyice dağıldı bu maçta.  Bogdanovic için düşüncem hala aynı.  Ülker döneminde Top 8 oynamış neredeyse her yıl Top 16 gören bir takım Fenerbahçe Ülker.  Bu standartta bir takımda maddi yatırım yapıyorsanız sayı yükünüzü çeken oyuncu savunma sorunları olan biri olamaz. Kaya Peker'deki önlenemez çöküş, Oğuz Savaş'ın saatli bomba gibi oynaması ve Vidmar'ın sahada kalma süresini iyice sınırlayan faul problemi..  Kaya Efes'den FB Ülker'e geçtiğinde gıptayla bakılıyordu bu rotasyona.. Bugünkü hali ise ortada..   Ortada büyük bir yetersizlik var, nerede bu yetersizlik bu sorgulanmalı. Büyük paralara kurulan takımın en iyi oyuncusu farklı bir bağla takıma bağlı Ömer Onan.  Diğer oyuncualr ise sakatlığı henüz atlatamayan Mirsad'ın kenarda didindiğinin yarısı kadar takıma katkı sağlamıyor.

Kazan cephesinde ise maçın önemli dönüş noktası 3. çeyrek oldu.  Bu çeyrekte sazı eline alan Samoylenko attığı 16 sayı ve verdiği paslarla dağılmaya meyilli FB Ülker savunmasını yıktı.  10 asist ve 16 sayı ile maçı noktaladı.


Aslında ilginç bir noktaya da temas edelim istatistik kağıdındaki.. İlk beşler bazında Unics'in sayısı  59, FB Ülker'in 28.



istatistikler

TOP 16 BAŞLARKEN: İLK GÜN MAÇLARI

Bugün Euroleague'in grup aşamasının ardından, gruplarında ilk 4 sırayı alan 16 takımın katıldığı Top 16 aşaması start alıyor. Temsilcilerimiz Anadolu Efes, Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Medical Park'ın grup aşamasında başarılı olması ve üçünün de Top 16'ya kalması, heyecanımızı ve beklentilerimizi arttırıyor doğal olarak. Dilerseniz, bugün oynanacak üç maçın analizi ve tahminlerimle Top 16 aşamasına başlayalım:

Unics Kazan - Fenerbahçe Ülker: Top 16'nın ilk maçı olan mücadele, Türkiye saatiyle 18:00'de başlayacak.Lojistik açıdan Avrupa'nın kuşkusuz en uzak ve zor deplasmanına gidiyor Fenerbahçe Ülker, üstelik takımın lideri Roko Ukic'ten yoksun olarak. Unics Kazan, grup aşamasında son derece başarılı maçlar çıkardı ve beklenenin üzerinde galibiyet aldı. Savrasenko, Samoylenko ve Veremeenko gibi tecrübeli Rus oyuncuların yanı sıra, genelde şutör ve bireysel yetenekleri üst seviyede ABD'li oyunculardan kurulu Kazan takımı, kadrosuna son takviyeyi, eski Efes'li Bostjan Nachbar ile yaptı. Nachbar'ın, içeride Savrasenko ve Wilkinson gibi oyuncuların fiziksel oyunlarına dış şut tehdidi katacağı aşikar, ancak kariyerindeki düşüşten ötürü verimliliğini  bekleyip görmek en mantıklısı gibi görünüyor. Samoylenko & Greer ikilisinin, Jerrells ve Engin'e karşı büyük bir üstünlük sağlayacağını düşünmüyorum. Özellikle Samoylenko'nun yaşı ve Greer'ın savunma zaafları zaten bilinmekte.

Kazan'ın, seyircisinin de katkısıyla, sert ve agresif oynayacağını, bol bol dış şut deneyeceğini tahmin ediyorum. Burada da maçın kilidi yatıyor kanımca. Sakatlıktan sonra düzelme emareleri gösteren Marko Tomas, Ömer, Preldzic ve Bogdanovic ile şutör guard ve forvet mevkilerinde Fenerbahçe Ülker çok ağır basıyor. Kazan'ın keskin şutörleri, eski dost Domercant ve Terrell Lyday'e yapılacak savunma, büyük önem arz etmekte. Uzunların mücadelesinde ise Vidmar'ın yine faul problemine gireceği kesin gibi olduğundan, Oğuz ve Kaya'nın sertlik dozajını mümkün olduğu kadar arttırmaları gerekiyor, keza tecrübeli Savrasenko burada başımıza iş açabilir. Gist'in savunmada bir şey yapmadığından artık tümüyle emin oldum, onun vereceği katkı, çabukluğu ve iyi sıçramasıtyla, çemberden seken şutların toplanmasından ibaret kalacaktır.

Ukic olmadan oynamak çok zor olacak. O ne kadar formsuz da olsa, takımı çekip çevirebilen bir liderdi. ancak Kazan'ın oyun kurucuları da çok büyük yıldızlar değil. Eğer biraz koş-koş basketbolu oynayabilirsek ve savunma ribaundlarında ezilmezsek, bu maçtan kesinlikle galip ayrılırız. Set hücumlarında çok başarılı olabileceğimiz bir maç gibi görünmüyor Kazan mücadelesi. Mümkün olduğunca tempo yapıp uzunlarını etkisizleştirmeli ve fast-break atmalıyız. Bunu söylememin bir nedeni de, maç başına yapılan asist kategorisinde, Euroleague'in en başarısız takımı olmamız.

Netice olarak, Kazan deplasmanı kolay geçmeyecektir ama ben Fenerbahçe Ülker'in zor da olsa bu maçı kazanacağını düşünüyorum. Yüksek ama yakın skorlu bir maç bekliyorum.


Olympiacos - CSKA Moskova: Grup aşamasında çok da iyi bir görüntü vermeyen Olympiacos, ard arda yaptığı transferlere ve düştüğü grubun dengeli olmasına güveniyor. Bildiğiniz gibi, bu grubun diğer iki takımı Galatasaray ve Efes. E Grubu'nun bu ilk mücadelesinde, Yunan ekibinin rakibi, Euroleague'in tartışmasız favorilerinden, namağlup CSKA. Yıldızlar topluluğu CSKA, belki de en büyük transferini AK-47'yi (Andrei Kirilenko) NBA'e kaptırmayarak yaptı. Bu maçta da takımda sakat veya cezalı oyuncuları bulunmuyor. Dolayısıyla, onlar için söylenecek fazla söz yok, kadroyu incelemek yeterli.

Olympiacos ise, kurt coach Ivkovic ile, geçtiğimiz yıllara nazaran daha mütevazi bir kadroyla yola çıktı. Antic, Hines gibi uzun oyunculardan beklenen katkıyı alamayan takım, grup aşamasında gerçekten çok zor haftalar yaşadı. Takımı güçlendirmek adına, Partizan'dan ayrılan delici guard Acie Law, Caja Laboral'den power forvet Richard Dorsey transfer edildi. Takımın beyni Spanoulis iyileşti ve hazır durumda. Vasilopoulos  dışında eksiği bulunmayan Olympiacos'ta, Papadopoulos da oynayacak hale geldi. Özellikle Spanoulis'in oyunda olmadığı anlarda Acie Law ve Kalin Lucas'ın takımı nasıl idare edeceği büyük önem taşıyor takım adına. Bunu zamanla göreceğiz. Uzunlarından pek verim alamayan takım, Dorsey'nin gücüne ihtiyaç duyacaktır. Bu maç için görüşüm, kısır bir skorlu ancak CSKA'nın kazanacağı bir maç olacağı yönünde. CSKA'nın sert savunma ve büyük baskı ile karşılaşacağını söylemek zor değil. Yine de tecrübeleri ile Atina'dan çıkmayı bilirler. Alt ihtimali kuvvetli.

Montepaschi Siena - Bizkaia Bilbao: Top 16 F Grubu'nun ilk maçı. İki çok beğendiğim takımın mücadelesi, büyük ihtimalle Euroleague'i neden sevdiğimi bana bir kez daha anımsatacak şekilde geçecektir. Bol itiş kakış, pota altı mücadelesi, planlı ve defansif oyunun en güzel örneklerini görmeyi umduğum bir müsabaka. Bilbao, gerçekten de - daha önce defalarca söylediğim gibi - 'belalı' bir takım. Hücumda ve savunmada çok seçeneği olan, tecrübeli ve asla pes etmeyen bir takım. Fizik güzü çok yüksek kısalara ve eğer gününde olursa, oyun kurucu Jackson gibi büyük bir silaha sahipler. Faul yaptırma ve serbest atış çizgisine gitme şampiyonu Marko Banic, güçlü D'Or Fischer ve Mavroeidis gibi uzunlara, Vasiliadis, Grimau, Hervelle ve Mumbru gibi over-size 3 numaralar eşlik ettiğinde, çember altını resmen cehenneme çevirebiliyorlar. Diğer oyun kurucular Raul Lopez ve Josh Fisher etkili olamadığı takdirde, Aaron Jackson'un oyun kurucu mevkisinde tek kalması ise bir dezavantajları gibi görünüyor.

Siena ise, bildiğiniz üzere, tam bir makine. Rakocevic değil, NBA'den Sam Cassell gelse (ki kendisi pas verme özelliği olmayan bir oyuncuydu) bu makine bozulmayacak gibi görünüyor. Uzun süreli sakatlıkları bulunan Rimantas Kaukenas ve Lavrinovic'lerden Ksistof, yine yoklar Sürekli sakatlık sorunu yaşayan yıldız oyun kurucu McCalebb ise oynamaya hazır ancak onun durumu bu yıl gerçekten bir muamma. Bilbao'da ise eksik yok. Siena'nın silahları gerçekten bireysel olarak büyük isimler ancak onlara asıl gücü veren, şahane takım oyunları ve tecrübeleri. Andersen, Stonerook, Moss, Thornton, Ress, Aradori, Zizis gibi oyuncuları ile Siena bu maçı kazanmak adına büyük favori görünüyor. Ancak rakip Bilbao olunca, hiçbir zaman erken ve kesin konuşmamak gerek. Çok sert, düşük tempolu, set hücumlarıyla geçen bir maç bekliyorum. Siena zor da olsa kazanır ve yüksek bir skor oluşmaz kanaatindeyim.

EFES LAFAYETTE'Yİ KAPTI

Efes'in bu yıl en belirgin eksikliği oyun kurucu pozisyonundaydı.  Kerem Tunçeri yorulunca biten bir takım izliyorduk. Bu yönde bir hamle geldi Efes cephesinden ve grup aşamasında  Prokom forması giyen Oliver Lafayette transfer edildi. 10 maçın tamamında benchten gelen oyuncu ortalama 24 dakika  sahada kalmış ve 10.7 sayı ve 3.3 sayı ortalaması tutturmuş.  Efes için kadro derinliği yaratmak adına bir transfer olduğu için kenardan gelmeyi kabullenen bir oyuncu olması önemli. Prokom'un oyun düzeninde kendisini oyunun ibresini kendi takımına çevirme gayesinde olan biri olarak izledik, Galatasaray karşısında da  izlemiştik. Oyuncunun Perşembe günü Galatasaray karşısında sahada olması bekleniyor.

17 Ocak 2012 Salı

TOP 16 İLK HAFTA TAHMİNLERİ

18 Ocak 2012 Çarşamba

Unics Kazan-Fenerbahçe Ülker: Özellikle transfer adına bas bas bağıran bir takımdı grubunun lider bitirse de Fenerbahçe Ülker. Ancak  skor tatmin etmiş olacka ki bir transfer hamlesi gelmedi.  Belki sakatların iyileşmesi ile daha farklı bir performans umuyorlardır. Ancak  güçlü bir "takım" görüntüsü veren Unics karşısında temsilcimizin daha fazlasına ihtiyacı var.  Şahsi görüşüm Unics'in kazanacağı yönünde.

Olympiacos-CSKA Moskova: Olympiacos ne kadar büyük bir isim olsa da ne kadar büyük bir koç tarafından yönetiliyor olsa da 10 sayı üzerinde bir fark yiyecektir evinde.  Özellikle Law ve Dorsey transferleri de henüz takıma yeni katılmışken ve Spanoulis bir son dakika değişikliği olmazsa oynayamayacakken  normal karşılanan skor 10 sayı üstü bir farkı göstermeli. 

düzeltme: Spanoulis Euroleague resmi sayfasıan göre bu maçta oynayacaktır. Üst seçeneği de mantıklı.

Montepaschi Siena- Bizkaia Bilbao: Bilbao'da Mumbru çok formda ancak onların da oyun işleyişi yönünde sorunları var.. Bu sorunlarla birlikte gitmenin en tehlikeli olduğu deplasmanlardan birine çıkacaklar.  İddaa bu maç için ilk yarı 4.5 maç sonu 8.5 handikap vermiş. Siena bu handikapları geçecektir.  Ayrıca toplam sayı da alt seçeneği de bir kenarda durmalı.


19 Ocak 2012 Perşembe

Zalgiris-Maccabi Electra:  Maccabi'de ciddi anlamda oyun kurucu sıkıntısı yaşanıyordu. Son iki Adriyatik Ligi karşılaşmalarına bakınca bu konuyu aştıkları yolunda izlenimler var. Sezon başında takıma gelen ve yeterli süreyi alamayan Papaloukas daha uzun süreler almaya başlamış ve istatistik  kağıdında isminin karşısında top kaybı yerine sayı ve asist bölgeleri dolmuş. Spirou'dan transfer edilen Mallet ise Cibona Zagreb karşısında 31 dakika sahada kalmış.   Bence bu istatiki varsayımları Maccabi maça yansıtırsa 10 sayıyı aşmayacağını düşündüğüm bir farkla galip gelecektir.  6-7 sayılık bir fark bekliyorum.

Anadolu Efes-Galatasaray: TBL'nin 5.haftasında oynanan maçta Anadolu Efes deplasmanda Galatasaray'ı 69-61 yenmişti. Takımlara bakıldığında Galatasaray daha disiplinli bir takımken Efes'in yıldız gücü daha fazla.  İddaa maç sonu için 8.5 handikap vermiş Galatasaray lehine. Efes kazansa dahi bu farkı yakalayacağını sanmamakla birlikte Efes'i bu dengesizlikleri ile  iddaa kuponlarına koymamayı tercih ederim.

Unicaja Malaga-Real Madrid: ACB'de 7.haftada aynı sahada karşılaşan iki takımın mücadelesi 80-96 bitmiş. Real Madrid'in o dönemki kadrosunda Rudy Fernandez ile Ibaka vardı ayrıca belirtmek gerekir sanırım.  Ancak Real Madrid bu iki ismin eksikliğinde de henüz taşları yerine oturtamamış Unicaja'yı yenebilecek güçte. İddaa'nın verdiği 4.5 handikap aşılır.

Emporio Milano-Panathinaikos: Milano lehine maç sonu için verilen 3.5 handikap rahat aşılabilecek bir sayı farkı. Özellikle Milano'nun oyunu ağırlaştırabilen takımlar karşısında yaşadığı sıkıntı göz önüne alınınca daha da anlamlı oluyor.  Alt seçeneğini de düşünmek gerekir. Obradovic Milano'nun 70'i geçmesine izin vermeyecektir.

Barcelona-Bennet Cantu: Barcelona'nın kazanacağı yönünde bir şüphe yok ama Cantu için verilen 15.5 handikap  biraz fazla. İlk yarı 1 ikinci yarı 2 oynanabilir. Üst seçeneği daha mantıklı olabilir, Navarro'nun eksikliğini de göz ardı etmemek gerekir.

ACB 16.HAFTA SONUÇLARI

14 Ocak Cumartesi

Blancos de Rueda Valladolid 73-81 Gescrap Bizkaia 
Unicaja 87-79 UCAM Murcia
Valencia Basket 69-76 Baloncesto Fuenlabrada
Caja Laboral 65-76  Assignia Manresa

15 Ocak Pazar

CAI Zaragoza 96 -73  FIATC Mutua Joventut
Gran Canaria 2014 73-65 Asefa Estudiantes
Blusens Monbus  70-77  Cajasol Banca Civica
Lagun Aro GBC 56 -71 FC Barcelona Regal 
Lucentum Alicante 86 -92 Real Madrid

Bu hafta oynanan maçlar sonunda Lagun Aro GBC 8. sırayı CAI Zaragoza'ya bıraktı.  Ayrıca Unicaja da Caja Laboral'i geçerek 3. sıraya yerleşti.

EUROLEAGUE'DE HAFTANIN CANLI YAYINLARI

18 OCAK 2012 ÇARŞAMBA

18:00 - UNICS KAZAN – FENERBAHÇE ÜLKER
21:45 - OLIMPIAKOS - CSKA MOSKOVA
 
19 OCAK 2012 PERŞEMBE 
 
20:30 - ANADOLU EFES – GALATASARAY MEDICAL PARK 
 
Maçlar NTVSPOR ekranlarında olacak.

16 Ocak 2012 Pazartesi

NACHBAR UNICS'DE



En son Efes Pilsen forması ile mücadele eden Sloven forvet  7 aylık bir aradan sonra yeni takımıyla anlaştı.  Efes forması ile beklentilerin çok uzağında kalan oyuncu Rus ekibinde nasıl bir performans sergileyecek merak konusu. 30 yaşındaki oyuncunun adı Beşiktaş ile de anılmıştı. Genelde Sloven oyuncular temsilcilerimize ve milli takımımıza karşı ilginç performanslar sergileyebiliyorlar, Fenerbahçe Ülker bu konuda temkinli olmalı. Sözleşme yıl sonuna kadar geçerli olacakmış.

GALATASARAY HAMLEDE SÜRPRİZ YAPTI

Bir süredir Galatasaray'ın pota altı rotasyonuna transfer yapması bekleniyordu hatta Akingbala  ile uzun süredir anılıyordu. Ancak bir sürpriz yaptı Galatasaray yönetimi. Sırp takımı Hemofarm'dan Boris Savovic'i renklerine bağladılar.   Oyuncunun hem 4 hem de 5 numara oynadığına yönelik bilgiler olsa da sahada görmediğimiz için yorum yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. İstatistikleri ise iyi görünüyor ama Euroelague'de mücadele eden Adriyatik lig takımlarının performansı da hafızalarda tazeliğini koruyor.  Adriyatik Ligi'nde 16 maçta 12.8 sayı, 11.4 ribaund ortalamaları tutturmuş oyuncu ki ligin ribaund kralı durumunda. Oyuncunun 24 yaşında olduğunu ve 2.06 m olduğunu da belirtelim.


Beni ümitlendiren noktalardan biri ribaund konusunda istikrarlı bir görüntü çizmesi . Ancak istatistik kağıdının sayı kısmında Adriyatik Ligi'nde oynadığı bazı maçlarda yer alan rakamlar düşündürücü.  Başta da belirttiğim gibi Adriyatik Ligi Beko BL kadar zor bir lig değil. 

14 Ocak 2012 Cumartesi

ACIE LAW OLYMPIACOS'DA



 Olympiacos maddi zorluklar yaşasa da sakatlıklarla yaşadığı sorunu transferlerle çözmeyi başarıyor. Dorsey transfer haberinin ardından şimdi de Spanoulis'in sakatlığı nedeniyle yapılan bir transfer.  Law bu sezon Partizan forması giyerek başladı Euroleague macerasına.  Bu macerada aslında kötü bir görüntü çizmedi, takımın öne çıkanlarından da sayılmazdı ama.  Spanoulis'in yerini doldurması zor ama  en azından boşluğu dolduracaktır. Bizim takımlarımızın aksine en kötü anda bile takımı iyiye götürecek hamleler yapıyor Yunan kulüpleri.  Biz ise hala Ilievski'yi, Gist'i, Jerrels'i ve Galatasaray pota altında cirit atan rakip oyuncuları izlemek zorunda kalıyoruz.

Bir diğer transfer haberi de Cantu'dan geldi bugün. Son beş Euroleague maçında forma giyemeyen Scekic'in eksikliğini Greg Brunner ile doldurmuşlar. Fabi Shoes Montegranaro takımından yapılmış bu transfer. Bir süredir İtalya'da forma giyen oyuncunun oyun düzenine adapte olması zor olmayacaktır. Cantu klasik bir İtalyan takımı olduğu için iyi bir hamle yaptıkları söylenebilir.

13 Ocak 2012 Cuma

BİLBAO SON NEFESTE

Bilbao'nun Euroleague  macerası nedeniyle oynadığı bu erteleme maçı ligde zor günler geçiren Bilbao için bir nefes oldu. Yeniden Euroleague'e gitmek isteyen Bask temsilcisi Play-off sınırının bir galibiyet uzağına yerleşti böylece. Ancak  yeniden benzer bir başarı istiyorlarsa daha üst sıraları hedeflemeliler ve bu mçataki gibi Play-off için yarışan rakipleri karşısında kazanmaları gerekiyor.

Maça geçmeden önce  üst sıralarda yer almayan iki takımın maçını bu derece dolu tribünler önünde oynanırken görmek  biraz kıskanma sebebi. Bizde haftasonalrı dahil liderlik için yarışan takımalr benzer tabloyu sergileyemiyor çünkü.


Maçın ilk çeyreğine  iki taraf da oldukça durgun başladı.  Zaragoza oyuncualrı Bilbao pot alatına yönelme konusunda sıkıntı yaşadılar ve zorlama şutlar attılar, yakaladıkları kolay basket fırsatlarını ise heba etmekten çekinmediler.  Bilbao ise Zaragoza pota altını steps yapmak için uygun alan olarak görmüştü byük ihtimalle.  Bu dakikalarda Bilbao adına Blums iki tane üçlük isabeti sağlayıp skoru 0-6 yapmıştı.  Cai'nin ilk sayıları ilk çeyreğin  bitimine 6:20 kala Wright'ın üçlüğü ile geldi. İlk çeyrekte ilk iki sayılık isabet geldiğinde çeyreğin yarısı bitmek üzereydi  ancak bu süre içinde uzun mesafeli üçlük isabeti şaşırtıcı idi.  Pasco'nun smaçla bitirdiği pozisyon maçta Cai adına en güzel ve düzenli hücumdu sanırım. Daha sonra benzer bir smaç pozisyonu yaratmak adına yapılan saçma top kayıpları ise  ilginçti. Küçük seriler yapan iki tkaım izledik çeyreğin sonuna kadar. Bilbao 4-5 sayı fark yakalıyordu, Zaragoza kapatıyordu.  13-17'den sonra yine Zaragoza benzer bir seri ile çeyreği 18-17 önde bitirmeyi başardı. 


İkinci çeyreğe Bilbao basit atışları kaçırarak başladı.  Bu dönemde Zaragoza daha düzenli görünen taraftı.  Ancak bu iyi görüntü skora yansımadı ve Vasileiadis'in peş peşe gelen ve ikincisi basket faul olan iki üçlüğü tekrar Bilbao'yu öne geçirdi. Bu basketlerin ardından yine bir Cai serisi vardı ve skor 30-27'ye geldi ve dört dakikalık bir sürenin ardından Bilbao basketi bulup farkı bire indirdi. Bu anlarda sayı sıkıntısı çeken takımını ayakta tutan Banic'ti ve onun son saniyelrde gelen basketi ile Bilbao ilk yarıyı 32-33 önde bitirdi.

Bilbao'nun Euroleague'de çok sık gördüğümüz hastalığına bu maçın ilk yarısında yeniden tanıklık etmek mümkündü. Pota altının iki tarafta da hakimi olan takım pota altı organizasyonlarından genelde boş dönüyordu ve skora bu üstünlük bir türlü yansımıyordu.


Üçüncü çeyreğe Bilbao ilk yarının tersine bir şekilde başladı. Pota altından basit atışlar isabet bulmaya başladı ve Cai iyice kontrolü kaybetti.  İlk beş dakikada ev sahibinin bulduğu sayı sadece 2(34-42). Üçüncü çeyrek Mumbru'nun ateşlemesi ile Bilbao adına fark sürekli açılıyordu.   Çeyrek sonuna 2:45 kala fark 13 sayı olmuştu, Vasileiadis'in üçlüğü ile(34-47). Bu atış sonrasında geçen 1 dakiakda faul atışları izledik ve skor 39-47 oldu. 14.4 saniye kala ise Carlos Cabezas'ın üçlüğü farkı beşe indirdi ki bu üçüncü çeyrekte Zaragoza'nn ikinci basketi idi.  Tabii ki çeyrekteki son söz hakkı Banic'e aitti ve o da bunu basketle bitirmeyi bildi. 42-49 üçüncü çeyreğin sonucu idi.

Son çeyreğe yine tutuk başladı takımlar.  İlk basket ikinci dakika dolarken Banic'in hızlı hücumu bitirişinden  geldi. Karşılıklı basketler ve kaçan şutlarla geçilen iki dakika sonunda  5:23 kala Cabezas'ın faul atışları ile Zaragoza öne geçip seyirci desteğini arkasına aldı(52-51). Bu süreçte Cabezas'ın  Bilbao pota altında uzunlarla oynayarak attığı basket izlenmeye değerdi. Son 3:56 kala Stefanson'un basketi ile fark üçe çıktı ve 10 saniye geçmeden Aaron Jackson üçlükle yanıt verdi.  Stefanson ise direnişe birkaç saniye sonra attığı basket ile karşılık verdi. Mumbru bir süredir süren suskunluğunu bozarak bu baskete yanıt verdiğinde son iki dakikaya girilmişti.  Son 35 saniyeye 58-58 eşitlikle girildi. 27 saniye kala alınan Bilbao molası sonrası  Aaron Jackson'un iki sayılık atışı isabet bulmadı ama ribaundu çeken Jackson takımını son 10 saniyeye önde soktu. Bu sırada İspanyol spikerin birkaç defa Basile'yi anması ise ilginçti.  Bizim takımlarımız arasında oynanan bir maçta önde olan takım için böyle bir kabus anını hatırlatmak rastlanılmayan bir şeydir. 6. 2 saniye kala faul yapılan Wright'ın kullandığı serbest atışlardan birini kaçırması ile skor 60-59 oldu ve Banic'in taktik faul yapma niyetindeki Cai oyncnularını atlatarak rahatlıkla bitirdiği son saniye hızlı hücumuyla maç 62-59 Bilbao üstünlüğü ile sona erdi.

Maçta dikkat çekici noktalardan biri hakem kararları idi. Euroleague'de sezonun ilk maçlarında uygulanan ve rahatsızlık veren  her temasa faul kuralı devredeydi ve oyunu özellikle Euroelague mücadelesi yapan Bilbao adına soğuttu. 

Maçın en skorer ismi Bilbao'dan Banic oldu. 17 sayı atan oyuncu  ayrıca 7 ribaund aldı. Ribaund konusunda ise Mumbru 10 ribaund ile maçın en çok ribaund çeken oyuncusu oldu, yaptığı 4 asist de önemliydi ki maçın en fazla asist yapan oyuncusu yine Bilbao'dan Jackson oldu beş asistle.

Zaragoza cephesinde ise Cabezas 13 sayı ile en skorer oyuncu ve 3 asistle en fazla asist yapan oyuncu oldu. Hettsheimeir ise  takımın en dikkat çekici oyuncusu idi. Bu performansını sürdürür ise gelecek yıl Euroleague'de görebiliriz.

Maçın istatistik tablosuna buradan bakılabilir.

12 Ocak 2012 Perşembe

BAĞLILIĞIN HİSSEDİLDİĞİ MEKANLAR-4

PEACE AND FRIENDSHIP STADIUM (Stadio Eirinis kai Filias)

Dünyada ismiyle tezat oluşturan bir salon örneği istense ilk akla gelecek salondur herhalde Olympiacos BC'nin salonu. Barış ve dostluk stadyumu belki İskandinavya'da filan bir anlam kazanır ama  her tribünün holiganlık destanı olan Yunanistan'da ancak ironik oluyor.

1983 yılında yapımına başlanan salon 1985 yılında açılmış.  2004 Atina Olimpiyatları sırasında elden geçirilen salon 2004 Atina Olimpiyatları'nda voleybol maçları için kullanılmış.  14.905 kişi oturma kapasitesi var.  Gerektiğinde boş alanalra sandalyeler konularak kapasite 16-17 bin bandına çekilebiliyor.

Yunanistan deplasmanları sert deplasmanlar olduğu için böyle bir his duyma ihtimalim var ancak  en yumuşak  Yunan deplasmanıdır.  Aynı şartlar altında PAOK, Pana, AEK, Aris ile oynandığında  farklı bir mağlubiyetle sonuçlanacak maçlar  Olympiacos karşısında galibiyet veya düşük farklı mağlubiyeler bitebilir.  Sahanın  tribünlerden uzak oluşu da bir etken.  Özellikle bu yıl ciddi seyirci kaybı sonrası iyice sessizleşen bir salon oldu.  En sert olduğu dönemlerde dahi en fazla plastik su şişelerini görmüştü temsilcilerimiz. 

Bilet fiyatlarından bahsedersek sezon kombine fiyatları  VIP tribün için 3300 Euro, en pahalı bilet 3500 Euro ve en düşük bilet fiyatı  195 Euro.  Ülkede yaşanan kriz nedneiyle geçen yıla göre bilet fiyatlarının düştüğünü de ekleyelim..





Anadolu Efes ve Galatasaray'ın karşılaşacağı atmosfere yönelik tahmin yürütmek için bu video belki ufak ipuçları verebilir.




Ayrıca bu yıl oynanan Olympiacos- Fenerbahçe Ülker maçından daha farklı bir ortam oalcağını söyleyebiliriz Top 16 turunda.



















ACB HAFTANIN MAÇLARI(16.HAFTA)

ACB Liga Endesa'da 16.hafta programı şöyle:

14 Ocak Cumartesi

Blancos de Rueda Valladolid- Gescrap Bizkaia  19:00
Unicaja- UCAM Murcia 20:00
Valencia Basket - Baloncesto Fuenlabrada 20:30
Caja Laboral - Assignia Manresa 21:00

15 Ocak Pazar

CAI Zaragoza - FIATC Mutua Joventut 13:15
Gran Canaria 2014 - Asefa Estudiantes 13:30
Blusens Monbus - Cajasol Banca Civica 13:30
Lagun Aro GBC - FC Barcelona Regal  13:30
Lucentum Alicante - Real Madrid  19:00

12 Ocak 2012 tarihinde erteleme maçı  CAI Zaragoza-Gescrap Bizkaia Bilbao maçı saat 21.30'da oynanacak.

Tv yayını olan maçları ACB.com üzerinden kayıt olarak ücretsiz izleyebilirsiniz.

THY EUROLEAGUE'DE SİSTEM DEĞİŞİMİ

 Türk Hava Yolları Euroleague gelecek yıldan itibaren yeni bir lig sistemini uygulamaya koyacak.  Bugün bu konuyu resmi sitelerinden açıkladılar.

Yapılan değişiklikler ve maratonun yeni haline bir göz atalım...

İlk aşama eleme turu. Geçtiğimiz iki yıl boyunca  16 takımın katıldığı ve iki takımın Euroelague'e kalması ile sonuçlanan bu tur artık 8 takımın dahil olduğu bir eleme aşaması olacak. 2 takım yerine ise bir takım yoluna devam edecek.  Büyük ihtimalle bu turda sadece tek  takımımız yer alacak.  Bu sezon Galatasaray ve Banvit, geçtiğimiz sezon ise  Banvit elemelrde mücadele etmişti.


Sezonun grup aşaması bildiğimiz düzende oynanacak. 6 takımlı 4 grup(A-D) oluşturulacak ve her grubun ilk dört sırasındaki takım Top 16 turuna çıkacak.


Top 16 ise büyük bir değişime uğradı. 4 takımlı 4 grup yerine 8 takımdan oluşan iki grup oluşturulacak.   Kura çekilişi olmasa da bir toplantı tarzı orgnaizasyon olur mu bilinmez ama  grup maçları tamamlandığında hangi takım hangi gruba gidecek belli olacak.


Grup E: A1, B2, C3, D4, C1, D2, A3, B4
Grup F: B1, C2, D3, A4, D1, A2, B3, C4



Yeni oluşturulan sistemde Grup aşamasında ve Top 16 turunda çok stratejik mağlubiyetlere tanıklık etmek olası.  Top 16 turunda da grupların ilk dört sıralarını alan takımlar bir üst tura yükselecek.  Play-off yani Top 8 turunda ise yine çapraz eşleşmeler olacak.  E1 vs F4, E2 vs F3, F1 vs E4 v e  F2 vs E4.  Bu turdaki seriler yine beş maç üzerinden olacak. 3 galibiyete ulaşan  dörtlü finale çıkacak.

Dörtlü finalde tabloda  yer alan eşleşmeler ile olacak.

Diğer ligleri ilgilendiren çok ilginç bir karar aldı ayrıca Euroleague yönetimi ki bence çok gereksiz olmuş. Açılış haftası hariç çarşamba ve perşembe günleri oynanan maçlar artık perşembe ve cuma günü oynanacak.  Bu yerel liglerde takvim ve seyirci problemlerine yol açacaktır büyük ihtimalle.

Ayrıca bu sezon elemeler harici şampiyon olan takım en fazla 23 maç oynayacakken gelecek sezon bu rakam eleme harici 31 maça çıkacak.





Not: Tablo Euroleague resmi sitesinden alınmıştır.

11 Ocak 2012 Çarşamba

DORSEY OLYMPIACOS'DA

Olympiacos pota altında  Lazaros Papadopoulos'un uzun süren sakatlığı ile iyice sıkıntı yaşamaya başlamıştı.  Bu nedenle Top 16 vizesi alamayan Caja Laboral'de forma giyen Richard Joey Dorsey'i transfer ettiler. Daha önce 3 yıl NBA'de forma giyen oyuncu 61 maça çıkmış.  Genelde benchi dolduran oyuncu bu yıl başladığı Euroleague macerasında da vasatın altında performans sergiledi.  6 Euroleague maçında forma şansı bulan oyuncu sadece üçünde ilk beş başladı.  Ortlama olarak  9 dakika süre alan oyuncu ise toplamda 12 sayı atarken 16 ribaund topladı. İki sayılık yüzdesi ise yüzde 45. ACB'de  7 maçta aoynayan oyuncu 11 dakika ortalama süre alıp 1.7 sayı, 3.1 ribaund ortalamaları tutturmuş.  İki sayılık atış isabet yüzdesi %53 imiş bu maçlarda.  Oyuncunun  buranın kralı benim havasındaki Teletovic'den dolayı böyle vasat bir istatistiki tablo sergilemesi de bir ihtimal. Belki  Dusan İvkovic'İn elinde farklı bir tablo çizebilir.



BAĞLILIĞIN HİSSEDİLDİĞİ MEKANLAR-3

 Alexander Gomelsky CSKA Universal Sports Hall

2005 yılında  77 yaşında hayatını kaybeden, CSKA Moskova ve Sovyetler Birliği tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir antrenör ve ayrıca CSKA başkanlığı görevi yapmış  olan Alexander Gomelsky'nin adını taşıyan salon 5500 kişi kapasiteli.  1980 Olimpiyatları için 1979 yılında inşa edilmiştir.



Salonun pota arkası kısımlarında  tribün yoktur.  Bu da düşük olan kapasitenin etkisini azaltıyor.  Önemli maçlar harici pek ses duyulmaz. Seyirci için Avrupa'nın önemli seyirci topluluklarından demek zor. Ancak seyirci olma konusunda tecrübeliler ve bizim seyircimizin aksine hakem etkileyebilme kabiliyetleri var.

Ayrıca Efes kızları dediğimiz oryantal gösterisinden(dans takımı olarak geçiyor) öte olmayan gösterinin  Avrupa'daki bir numarası bu salonda sergilenir.

Ekrandan bakınca salon hakkında daha detaylı bir bilgi olması adına  bu yıl ev sahipliği yaptığı en büyük maç olan Panathinaikos maçının tamamını izlemek mümkün.





Top 16'da en pahalı bilet fiyatı 444 TL civarı şu anda(4000 ruble), en ucuz bilet ise yaklaşık olarak 12 TL(200 ruble). Ligde ise en pahalı bilet  236.5 TL, en uygun ise 6 TL.







10 Ocak 2012 Salı

UNICAJA TRIPKOVIC VE BLANCO'YU GÖNDERDİ



Sakatlık sorunları ile boğuşan Unicaja Malaga  bu sezon sakatlığı nedeniyle Euroleague ve ACB'de süre alamayan Uros Tripkovic  ve ACB'de toplam 21 dakika, Euroleague'de ise 59 dakika süre alan Saul Blanco ile yollarını ayırdı.  İki oyun kurucusu ile yollarını ayıran takım altyapısından yetiştirdiği 19 yaşındaki Jose Pozas'ı Euroleague rotasyonuna ekledi. Pozas ACB'de şu ana kadar sadece 3 dakika süre almıştı.

5 Ocak 2012 Perşembe

EL CLASİCO'DAN GELEN LİDER MADRİD



 Ağırlıklı olarak Euroleague ağırlıklı olarak karalıyoruz ancak böyle güzel bir maça değinmeden geçmek yanlış olurdu galiba.

Ülkemizde bir yayıncısı olmadığı için internet üzerinden kötü bir çözünürlükle izlemek zorunda kalsam da heyecanlı bir maç izlemekten dolayı mutluyum.  ACB konusunda Trt'nin aldığı tutum da tartışma konusu olabilir.  Yalçın  Çetin'in spor müdürlüğü zamanında yayın hakkı 3 yılllığına alınmıştı ve  TBMM Tv'den fırsat bulundukça maçlar yayınlanıyordu.   En azından izleyebiliyorduk diyelim. Bazı kurumlar vizyonun ne olduğunu bilmiyor galiba, olanda vizyon sahiplerine oluyor; Yalçın Çetin örneği gibi.

Maç ile ilgili periyot skorlarını öncelikle tek tek aktarayım...

18-16(Madrid lehine)
48-36(Madrid lehine)
62-58(Madrid lehine)
78-74(Madrid lehine)

Maçta fark yaratan birkaç etmen vardı. Öncelikle bunlardan bahsedelim. Barca cephesinde Navarro'nun sakatlık nedeniyle olmaması büyük bir handikaptı.  Maça en fazla etkileyen durumlardan biriydi şüphesiz.  Bu yıl Barca'nın organizasyon yönünden sıkıntıları olması da bu eksikliğin önemini arttırdı.  Sadece Huertas'ın eline kalmış durumdalar.  Madrid seyircisi de bugün Palacio de Deportes'i bir clasico havasına sokmuştu.  Carroll'un üçlükleri ile coşan taraftarın Pocius'un üçüncü çeyrekteki üçlüğüne verdiği tepki muazzamdı. Carroll'u da unutmayalım tabii..


Maç genelini incelersek ikinci çeyrek hariç  Barcelona Madrid'in hızlı oynama isteğiyle mücadele etti.  İkinci çeyrekte birkaç dakikalık bir dönemde bu konuda sorun yaşadılar ve fark bir anda çift hanelere ulaştı.  Özellikle Carroll bu dönemde Barca'nın çok canını yaktı. Attığı üç üçlüğün ikisi Pascual'a mola aldırttı.  İlginçtir ki bütün üçlüklerini bu çeyrekte attı Carroll.  Zaten 4 tane kullandı, diğeri de son çeyrekte  uzun mesafe şutuydu.  Barcelona  3. çeyrekte iki kez geri gelme teşebbüsünde bulundu. Çok küçük farklara kadar indi skor.  İkincisinde başarılı oldular ve son çeyreğe girilirken fark sadece 4 sayı idi.  Bu geri dönüşler esnasında skorborda bakmayan biri Real Madrid'in farkı açmaya devam ettiğini sanabilirdi ilginç olarak.
 Son çeyrek yakın skorlarla ilerlerken Barcelona eline geçen bütün fırsatları elinin tersiyle itti.  Son 2.20 kala Barcelona skor 72-72 iken hücum için Madrid potasına ilerlerken son 14 saniye kala Pocius  skoru 76-72 yapıyordu.  Hayatımda son dakikaları bu kadar kısır geçen bir maç izledim mi hatırlamıyorum.  Pocius'un faul atışı kaçtığında  Barca ümitlense de ribaund Madrid'de kaldı ve taktik fauller başladı.  Maç 78-74 biterken  Madrid seyircisinin zafer naraları arka plandan öne çıkmıştı.

Maçta  aslında üçlük yüzdesi düşüktü. Madrid yüzde 29, Barca yüzde 24 ile atış kullandı ancak Madrid'in coştuğu anlarda boş üçlükleri kaçıran  Wallace, Ingles  ve Huertas Madrid'in farkı açmasını ve psikolojik üstünlüğü eline almasını sağladılar. Buna karşılık karşılarında Carroll  ard arda basketler buluyordu ki maçın Tomic ile birlikte en skoreri 16 sayıyla.  Tomic'e de ayrı bir parantez açmak lazım.  Sadece attığı sayılar değil kritik anlarda aldığı üç hücum ribaundu da çok önemliydi.

Maç sonunda Real Madrid'in zirveye yerleştiğini de belirtelim. 

 78. Real Madrid (18+30+14+16): Sergio Rodríguez (4), Suárez (11), Pocius (10), Mirotic (6) y Tomic (16) -quinteto inicial- Reyes (6), Llull (7), Singler (0), Carroll (16) y Begic (2)

74. FC Barcelona Regal (16+20+22+16): Huertas (13), Eidson (7), Mickeal (14), Lorbek (4) y Ndong (12) -quinteto inicial- Rabaseda (2), Sada (0), Vázquez (6), Ingles (7) y Wallace (9).

Maça ait istatistiklere buradan ulaşılabilir.





2 Ocak 2012 Pazartesi

KRILENKO DEVAM DEDİ

Krilenko'nun CSKA ile anlaştığını daha önce yazmış ve bu yazıda NBA'e dönem hakkının bulunduğunu belirtmiştim.  Anlaşılan son dönemde NBA'de umduğunu bulamayan oyuncu Avrupa'daki ilgiden son derece memnun.  An itibari ile bir kahraman gözüyle bakılıyor kendisine CSKA cephesinde.   Gelen tekliflerin kendisini cezbedecek seviyede olup olmadığı konusu bir muallak olsa da   Krilenko sezonu Avrupa'da bitirme kararı aldı. Diğer takımların işi şimdi daha da zor.. Özellikle aynı Top 16 grubunda rakipleri olan Efes ve Galatasaray için.

1 Ocak 2012 Pazar

EUROLEAGUE TOP 16 - H GRUBU

 Top 16'nın en kolay çözümlenecek grubu gibi duruyor.  Barcelona ile Maccabi'nin yarışını izleyeceğiz hissi uyandırıyor ancak  özellikle Efes'in grubunda olmasından dolayı pek çok maçını izlediğimiz Maccabi'nin büyük sıkıntıları var.   Cantu'dan değil ama Zalgiris'den bir sürpriz beklenebilir.

Barcelona  bu yılın en büyük şampiyonluk adaylarından. İlk turda grup aşamasında galip gelmenin çok zor olduğu Siena deplasmanındaki mağlubiyetleri var, bunun haricinde bir mağlubiyetleri yok.  Son maçlarında Navarro'nun sakatlığı ve yedek oyuncuların perfromanslarının değerlendirilmesi ile biraz tutuk göründüler ancak  Victor Sada olmak üzere yedekler de iyi performans sergiledi.

İlk beş; Huertas, Navarro, Eidson, Pekovic ve Lorbek.

Maccabi Tel Aviv ise oyun kurma konusunda sorun yaşadığı çok belli olan bir takım.  Evlerinde taraftar desteği ile çok farklı oynasalarda deplasmanlarda şut isabet yüzdeleri oldukça düşük.  Deplasman karneleri kaderlerini çizecek de diyebiliriz.  Belki Papaloukas'ın takıam uyumu sonunda sağlanır ve beklenilmeyen bir Maccabi ile karşılaşırız..

İlk beş: Ohayon, Smith, Langford, Eliyahu, Schortsanitis.

Bennet Cantu Top 16'da nasıl olduğuna hala inanamıyordur sanırım.  Büyük bir mucize idi bence.  Kadroları çok kısıtlı bir takım ve  grubundan çıkmayı garantileyen ilk takım.  Fenerbahçe Ülker karşısında izlediğimzi takım   oyunu ağırlaştıran ve bu sayede bir şeyler yapmaya çalışan bir takımdı.  Bu grupta öyle bir şansları yok. Çünkü ritmin iplerini eline almak isteyen ve hızlı oyunu seven iki ekol takıma karşılar.. İşleri çok zor.


İlk beş: Cinciarini, Micov, Markoishvili, Leunen ve Marconato.


Zalgiris bence bu grupta sürpriz yapabilecek bir takım.  Lokavtın bitişi sanki takımı şahlandırdı. Özellikle Kalnietis'in direksiyona geçmesi ile daha rahat oynamaya başladılar. Son zamanlarda izleme şansımız olmadı ama skorların gidişatı ve bir iki video sayesinde böyle yazabiliyoruz.  İki maçlarını izledik aslında NTVSPOR ekranlarında ama bu iki maç bugünkü basketbollarına yönelik bir ölçü değildi. Büyük ihtimalle Top 16 turunda da maçlarını izleyemeyeceğiz..

İlk beş: Kalnietis, Lipkevicius, Weems, Jankunas, Javtokas.