27 Ocak 2012 Cuma

MUCİZEYE İZİN YOK

Galatasaray Medical Park, evi Abdi İpekçi'de oynadığı ilk Top16 maçında Olympiakos'un uzatmada 78-77 mağlup ederek, ikinci maçında ilk galibiyetini aldı. Baştan sonra yüksek atmosferde geçen, çok kaliteli basketbolun oynanmadığı ancak son derece heyecanlı bir maç izlediğimizi söylemek yanlış olmaz. Ancak maçın uzatmaya gitmemesi gerekirdi, Galatasaray maçı 40 dakikada kazanmayı hak edecek kadar iyi bir oyun ve mücadele sergilemişti keza.

Bu sezon, son yıllarda alıştığımız görüntüsünden uzak olan Yunan devi Olympiakos, neredeyse grup aşamasında Euroleague'e havlu atacakken, son maçlarda toparlanmış ve Fenerbahçe Ülker'in ardından A Grubu'nu ikinci sırada tamamlamıştı. Bourousis, Teodosic, Papaloukas, Nielsen, Halperin gibi birçok önemli silahını kaybeden Olympiakos'un güvencesi, önce efsane koç Ivkovic, ardından da yıldız oyun kurucu Vassilis Spanoulis gibi görünüyordu. Özellikle uzun rotasyonunda yaşadığı sıkıntının ardından, Caja Laboral'den Richard Dorsey ve Banvit'e gönderilen oyun kurucu Kalin Lucas'ın yerine Partizan'dan gelen Acie Law'ın takıma bir şeyler katması bekleniyordu. Galatasaray Medical Park ise - özellikle iç sahada - Oktay Mahmuti önderliğinde, tam onun kişiliğini yansıtan bir takım görüntüsü sergiliyordu. Sert savunması, topa uyguladığı sıkı baskı ve büyük mücadelesi ile içeride oynadığı maçlarda taraftarını memnun eden bir görüntü sergileyen Galatasaray ise Darius Songaila ile yolları ayırma kararı almadan birkaç gün önce, genç Sırp uzun Boris Savovic ile anlaşmıştı. Zaza Pachulia'nın Atlanta Hawks'a dönmesine Songaila'nın formsuzluğu da eklenince, Galatasaray MP için uzun rotasyonu sıkıntısı baş göstermişti ve Savovic'in vereceği katkı merak konusuydu.

Geçen hafta CSKA karşısında iyi direnen Olympiakos - en azından kendi adıma - tam bir kapalı kutuydu. Yeni transferlerin takıma intibak edip etmediği dışında, ne yapacağı asla belli olmayan Pero Antic, Printezis ve Papanikolaou gibi oyuncular, maçı öngörülemez bir hale sokuyordu. Ve elbette ihtiyar Ivkovic'in müthiş basketbol aklı... Galatasaray'ın ise aşağı yukarı ne yapacağı belliydi, maç sonuna kadar kavgayı sürdüreceklerdi. Fark açılsa da, kapansa da, özellikle geçen yıl Olympiakos forması giyen Jamon Gordon'ın ve Jaka Lakovic'in önderliğinde bütün oyuncuların mücadeleden vazgeçmeyeceği artık bilinen bir gerçekti. Maça iyi başlayan Galatasaray oldu. Özellikle Lakovic'in hücumdaki etkinliğine Andric'in de katılmasıyla öne fırladılar. Olympiakos ise özellikle kısaları ile skor bulmaya gayret ediyor, pota altı savunmasında açıklar veriyordu. İlk çeyrek 15-15 eşitlikle bitti ancak ikinci çeyrekte Galatasaray fırtınası esti. Özellikle Cevher Özer'in beklenmedik derecede agresif ve iyi oyunu ve hızlı hücumlardan bulunan kolay basketler ile fark bir anda 10 sayıyı buldu ve ilk yarı 42-28 Galatasaray üstünlüğüyle neticelendi.

Yeni transfer Savovic için yorum yapmak için henüz çok erken ancak bir Zaza etkisi yapmayacağı çok aşikar. Yine de Shipp'in içeriye verdiği destek ve Furkan'ın insanüstü gayretiyle Galatasaray ilk yarıda pota altında gayet iyi göründü. Bunun bir diğer nedeniyse, Kyle Hines dışında bütün Olympiakos uzunlarının adeta sefilleri oynamasıydı gerçekçi olmak gerekirse. Üçüncü periyotta da Galatasaray üstünlüğü sürdü ancak maç henüz kopmamıştı: 57-47. Son çeyrekte Euroleague'in en acı (elbette rakipler için) gerçeklerinden biri olan Spanoulis sahneye çıktı. Printezis ve genç Sloukas'ın da yardımlarıyla üst üste sayılar bulan Pire temsilcisi, farkı kapadı ve maç dengelendi. Galatasaray'ın hücumda tıkanmasının başlıca nedenleri Lakovic'in yorulması ve sürekli denediği zorlama atışlar ve ribaundlardaki üstünlüğün sona ermesiydi. Tam maç elden gidiyor derken Gordon sahne aldı. Sezon başındaki ön eleme maçlarını gözlerimin önüne getirdi Jamon Lucas'ın inanılmaz oyunu. Hücumda tamamen tıkanan Galatasaray'ı, adeta tek başına maçta tutmayı başardı. Olympiakos ise, son dakikalara 3-4 sayı geride girmesine rağmen, faul haklarını doldurmadığı için peş peşe 4 defa Lakovic'e faul yapmak zorunda kaldı onu faul çizgisine gönderebilmek için. Maçın bitmesine 3 saniye kala, serbest atışı sokan Lakovic, Galatasaray'ı 3 sayı öne geçirdi: 69-66

Artık maç bitmiş gibiydi ancak Sloukas orta sahanın çok gerisinden attığı üçlükle maçı uzatmaya götürdü. Bu inanılmaz bir atıştı ve bir Euroleague sezonunda belki bir veya iki kez gerçekleşebilecek bir şeydi. Yunan ekibi çok morallenmiş, Galatasaray ise büyük bir şaşkınlık içindeydi. Açıkçası uzatmada maçın kaybedileceğini düşündüm o şut girdiğinde. Ancak Mahmuti inadı uzatmada da sürdü. Gordon'un hücumda inisiyatifi tümüyle ele aldığı ve takımın geri kalan oyuncularının son derece candan savunma yapmaya devam ettiği uzatma periyodunda çok sayı izleyemedik. Olympiakos'un Kyle Hines ile sıkça hücum kullanması, onlar adına dikkat çeken hücum stratejisiydi. Yine Hines'ın kaçırdığı bir serbest atışın ardından Gordon, rakip potaya yüklendi ve sol eliyle bıraktığı atışla maçı Galatasaray'a getirdi: 79-78.

Uzatmanın sonucu 9-8 Galatasaray lehineydi ve maç kazanılmıştı. Seyircilerin büyük tezahüratı altında, Galatasaray MP belki de bu sezon ilk kez bir 'hedef' maçtan galip ayrılmanın coşkusunu yaşıyordu. CSKA ve Efes'in ardından grupta 3. sıraya yerleşen Galatasaray için artık daha ileriye bakmak adına bir fırsat var. Efes'in çok iyi olmayan görüntüsü, Galatasaray'ı ve hatta hala Olympiakos'u grup ikinciliği için iştahlandırıyor. CSKA'nın bu gruptan birinci çıkması garanti gibi görünüyor. Belki de ikincilik düğümünü onların düşük motivasyon ile çıktıkları ve kaybettikleri bir maç çözecek. Kim bilir, bu grupta hala her şey ortada...

0 yorum:

Yorum Gönder